Davutoğlu IŞİD ile savaşmaktan neden korkuyor

Rehine bahanesi bitti, şimdi Esad mazereti çıktı. Aslında çok da mazeret sayılmaz. Başından beri...

Rehine bahanesi bitti, şimdi Esad mazereti çıktı.

Aslında çok da mazeret sayılmaz.

Başından beri hedef Beşar Esad idi.

Esad’ı devirecekler, yerine Müslüman Kardeşler’i geçireceklerdi.

Ama olmadı.

Esad devrilecek iken…

Mısır’da ihvanın yani Müslüman Kardeşler’in (MK) lideri Mursi devrildi.

Ardından can ciğer kuzu sarması oldukları Suudi Arabistan ile bu yüzden, yani MK yüzünden papaz oldular.

Davutoğlu IŞİD ile savaşmaktan neden korkuyor - Resim : 1

En baba filozof Nietzche’nin dediği gibi “Beni öldürmeyen şey beni daha güçlü kılar” şiarına uygun olarak, Beşar Esad tüm bu badirelerden daha güçlü çıkınca, bizimkiler bu kez ABD ile de kötü olmaya başladılar.

Biden’ın son “IŞİD’e destek verdiniz” açıklamaları bunun açık işareti.

Suriye’de sermayeyi IŞİD’e yüklediler.

IŞİD ise gidip Irak’ta iş becerdi, Musul’u bastı, konsolosluğumuzu toptan rehin aldı, bir de bayrağımızı indirip, kendi kara korsan bayrağını çekti.

Musul çok önemliydi.

Özellikle de ABD için.

Petrol’ün ve Kerkük’ün anahtarı idi.

Musul’un anahtarını IŞİD’e teslim eden ise Irak Parlamento Başkanı Usame Nuceyfi’nin öz kardeşi Esil Nuceyfi idi.

Musul’u ele geçiren IŞİD de oraya Vali olarak Saddam Hüseyin’in, Baas Partisi’ne bağlı eski generallerinden Haşim El Cemmas’ı getirmişti.

Cemmas hem terör suçlamasıyla Türkiye’ye sığınan Irak eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’ye, hem de Saddam’ın sağ kolu olan ve ABD’den kaçmayı başaran Baasçı İzzeddin El Duri’ye yakın bir isimdi.

Fakat rehine krizi esnasında, serbest bırakılmaları için Türkiye’ye yakın bir tutum alan Cemmas, IŞİD tarafından görevinden alındı.

İşin ilginç yanı, Suriye’de Baasçı Esad’ı devirmek için katliamlar yapan IŞİD’in Irak’ta eski Baasçılarla işbirliği yapmasıydı.

Saddam’ın sürgündeki kızı Raghad, IŞİD’i desteklediğini açıkça belirtiyordu.

Ama olayın temeli bölgenin geri kalmışlığında, ortaçağdan kalan feodal yapısında yatıyor.

Nuceyfi ve Haşimi, Irak’ın en büyük Sünni aşiretlerinin liderleri.

Saddam’ın Baas Partisi de yıllar içinde sosyalist özünden uzaklaşmış ve Sünni bir nitelik almıştı.

Şimdi eski Baasçılar, din mezhep, aşiret temelinde birleşiyor.

Şii Maliki’yi göndermeyi başardılar.

Ama bunlar IŞİD’in yönetiminde değil.

Bize göre, IŞİD’in yönetimi Irak ve Suriye dışında, emperyalist batılı ülkeler ve onların yardakçılarının istihbarat servislerinin elinde.

Çünkü bu destek olmasa IŞİD var olamazdı.

Olurdu belki, ama bu kadar olamazdı.

Saddam’ın Irak’ındaki emperyalizm karşıtlığı, bugün Baas kalıntıları tarafından Şiiler, İran, Lübnan, Alevi ve Kürt karşıtlığına indirgenmiş durumda.

Bu da ABD, İsrail ve AKP’nin işine gelen bir şey.

4 yıldır yanı başımızda yaşanan felaketlerin, vahşetin ve de 2 milyon Suriyeli göçmenin ardında yatan neden de bu.

Davutoğlu IŞİD ile savaşmaktan neden korkuyor - Resim : 2

Ayn El Arap’ta (Kobani) yaşanan insanlık dramına kayıtsız kalınması, sınırdan dürbünle oradaki büyük kırımın izlenmesi de bu yüzden.

Türkiye tarafında bulunan akrabaların oraya gitmesine izin verilmemesi de bu yüzden.

Yoksa orada bir devlet otoritesinden söz edilemez.

Tam bir keşmekeş var Suruç’ta.

Kimse neyin ne olduğunu bilemiyor, asker tankı oraya çevirmiş vaziyeti izliyor.

Davutoğlu IŞİD ile savaşmaktan neden korkuyor - Resim : 3

AKP, Suriye ordusunun hava saldırılarını önleyerek, IŞİD’e dolaylı destek veriyor. Suriye yönetimi aylardır bas bas bağırıyor, ‘Türkiye bizi engellemese vuracağız’ diyor.

PYD’nin PKK’ya yakın olmasından çok, oradaki Kürtlerin ve diğer halkın Esad’a IŞİD’e karşı dolaylı da olsa destek vermesi asıl mesele.

Esad başından beri oradaki Kürtlerle zımni bir anlaşma yaparak, muhalefete destek vermemeleri karşılığında özerklik vermişti.

IŞİD’e karşı diye TBMM’den geçirdikleri tezkerenin aslında Esad’a karşı olduğunu, Başbakan Davutoğlu, bize değil ama CNN’e itiraf etti. (*)

Hedef başından beri Esad’ı devirip, Türkiye’den Suriye’ye, oradan da Lübnan’a uzanan bir Müslüman Kardeşler krallığı kurmaktı.

Buna Irak’ı da katabilirsiniz.

Ama bu iş imkansız gibi.

Siz istediğiniz kadar el altından IŞİD’i destekleyin, ABD’nin Esad’ı vurmasını bekleyin, daha çok beklersiniz.

Cheney’ullah paralel devletin temsil ettiği petrol ve silah lobileri hala faal ve güçlü olsa da Barack Obama gitmeden bu imkansız.

Yani, ABD’nin topyekün Suriye’ye yüklenip Esad’ı devirmesini kimse beklemesin.

Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi de beklemiyor aslında ama en azından IŞİD ile savaşmamak için bunu bahane ediyor.

Davutoğlu IŞİD ile savaşmaktan neden korkuyor - Resim : 4

ABD’nin hedefi Barzanistan’a bir Kürt koridoru açmak, o da şu aşamada tüm bu olan bitene rağmen çok güçlü bir ihtimal değil.

TSK ise ABD ile paralel gidiyor gibi.

IŞİD konusunda, Barzani’ye destek, PKK’ya köstek taktiği izliyor.

Bu da açılımcı AKP’yi zora sokuyor tabii.

Böyle giderse, mesela Kobani IŞİD’in eline geçerse, PKK eylemlerini yükseltebilir.

Aksi halde de eski kanka IŞİD’den korkulur.

Çünkü onların tek sermayesi saldıkları dehşet.

İşte dinci siyasetin acı sonu.

İslamcıyız diye yola çıkan kim varsa, önünde sonunda mezhep, tarikat, menfaat batağına saplanıyor.

Öbür taraftan etnikçi siyasetin sonu da vahim.

Türkiye’ye de, Suriye’ye de düşman bir yapı olan PYD, bugün acz içinde, Türkiye’den yardım dileniyor.

AKP ile Apo arasındaki diyalog sürecinde teröristbaşının “bu iş darbeye gidebilir” sözleri bu yüzden. olaylar çözüm yerine daha kaotik bir hal alıyor.

Sokaktaki insan bile bunun farkında.

Devlet otoritesi, bu keşmekeş ile baş edemiyor.

Sınırların laçka olması yüzünden Türkiye’de neredeyse bir ordu kadar terörist ve silah var.

PKK ve IŞİD, kanlı bir çatışmanın içinde ve bu çatışma Türkiye içine de yansıyabilir.

ABD’nin hedefi Kürt koridoru demiştik ya, aslında temel prensibi, bölgedeki İran etkisinin azaltılması ve İsrail’in güvenliği olduğu için, bölgenin “Lübnanlaşması” da onun bir hedefi sayılabilir.

Çünkü o zaman, her istediğinde rahatlıkla müdahale edebileceği bir ortam bulmuş olur.

Şu an yaşadığımız tam da bu zaten.

(*) Bu konuda böyle düşünüyorum ama, Odatv’nin katılmadığım bir acelecilikle “yalancılıkla” suçladığı Prof. Dr. Mehmet Yuva’nın Şam’dan aktardığı kulis bilgilerinin de dikkate alınmasında yarar gördüğümü söylemek zorundayım. Çünkü Ortadoğu’da işler sanıldığından daha karışık ve her türlü diyalog da mevcut.

Hüseyin Vodinalı

Odatv.com

Ahmet Davutoğlu IŞİD arşiv