Daha temiz daha dürüst insanlar olabilmeliyiz

Nihat Genç yazdı: Daha temiz daha dürüst insanlar olabilmeliyiz

Bu ‘bilmişler’ bundan beş-altı yıl önce habire AKP’yi destekliyorlar, bizi nasıl dövüyorlar, bizimle nasıl alay ediyorlar, ne yazacak ne konuşacak yer var, elde yok ayakta yok, bizi şeytan yaptılar.. ‘Ilımlı İslam’ geliyor Türkiye’ye ‘ileri demokrasiye’ giriyor analizlerine doymuyorlar, manşetlerden inmiyorlar, ekranlardan bir saniye ayrılmıyorlar, yetmedi, Hrant’ı öldürdüler üstümüze yıktılar, operasyonlar başladı önlerine geleni gestapolar gibi tutukluyorlar, bizler tutuklandıkça bizler kovuldukça AKP’nin cemaatin kanallarında sabahlara kadar, önce tutuklanma görüntülerini veriyorlar sonra kahkahalarla alay ediyorlar…

Bu ‘bilmişler’ cemaat’i nasıl destekliyorlar, cemaat kanallarından ayrılmıyorlar, iftar yemeklerinde baş köşedeler, Fethullah Gülen’e övgüler, ziyaretine gitmeler ellerini öpmeler, cemaat ‘sivil kurummuş’ analizleri bitmiyor, herkesi içeri atıyorlar, içeri atılanların feryatları tek bir gazetede haber olmuyor, gazeteler davalara tek bir muhabir dahi göndermiyor, kamera eşliğinde buldozerler toprağı kazıyıp bombaları çıkartıyor, bombalar daha yerin altında saklıyken Samanyolu TV bombalar çıkmadan bir buçuk saat önce bombaların tek tek isimlerini veriyor, sesimizi ne duyan var, fuhuş yapmışız, ajan olmuşuz, halkı bombalayacakmışız iftiraları gırla gidiyor..

Bu ‘bilmişler’ süreci nasıl destekliyor, federasyonu inşa etmişler, öz savunma gücünü kurmuşlar, Apo’nun demokratik cumhuriyetini manşetlerde bayrak yapmış gezdiriyorlar, Diyarbakır meydanında Apo’nun tüm dünyaya barış getiren bildirilerini okuyor ağlıyorlar. Yahu nedir bu yaptığınız delilik, demeden, bizleri nasıl dövdüler, bu ulusalcılar dine kürde insanlığa aleviye düşman diye yazılar yazıp bizimle nasıl eğleniyor bizi nasıl tekme tokat kovalıyorlar..

HDP'YE BARAJ ATLATMA BAYRAMI

Konuşacak yer yok yazacak yer yok, Aydınlık henüz gazete değil Sözcü diye bir gazete henüz var mı yok mu belli değil, zar zor Halk TV’yi kurduk, çıktım ekrana dedim ki:

'Birkaç sene içinde bu bilmişler Halk TV’yi ele geçirirse CHP’yi ele geçirirse sakın şaşırmayın…’

Öngörülerim az kalmış Cumhuriyet Gazetesi’ni bu denli hızlı ele geçireceklerini hesap edememişim..

Seçimler geldi bilmişler Sarıgül’ü destekliyor bizi kovdular, bilmişler Ekmeleddin’i destekliyor, bizi dövdüler, bilmişler HDP’ye baraj atlatma bayramı yapıyorlar, bizi bir kaşık suda boğdular, elde yok ayakta yok, konuşacak yazacak beş kuruş yok, konuştuğum her yeri ‘bilmişler’ tutmuş, ‘bilmişler’in önü açık tut tutabilirsen, bilmişlerin her yerde maaşı hazır, bilmişler özgürlük kahramanı, bilmişler, basın kahramanı, bilmişler neymiş değerini bilmemişiz..

Bu ‘bilmişler’ 7 Haziran seçimlerinde ‘bayram’ yaptılar, HDP barajı aşmış AKP’yi nasıl sallamışlar, Erdoğan’ı nasıl başkan yapmamışlar, ah sormayın ne yazılar ne zılgıtlar ne mutluluktan deli olmalar..

Bu bilmişler 7 haziranda ‘bayram’ yaparken, kalktım ODA TV’de ‘bayram mı cenazemi’ diye bir yazı yazdım.. AKP MHP diye bir parti yoktur ‘sağ kitle’ vardır, tehlike anında ‘bloklaşır’, kutsal ittifak kurar, sizin bayram yaptığınız bugün sol’un bittiği cenaze günüdür, dedim. Bilmişler şimdi kalkmış, sonuçlar çok sürpriz şaşırtıcı anket şirketleri dahi bilemedi diyor, açın bayram mı cenazemi yazıma bakın, hırsızlıklar ve Suriye savaşıyla aklı karışmış kitleleri yeniden ‘kutsal sağ ittifak’a bağladınız, artık bir fare gibi kaçacak yeriniz kalmıyor, sen misin diyen, aşağılanmadık yerimiz kalmadı, konuşacak gücümüz kalmadı, karnımızı doyuracak yer kalmadı, itilmedik kakılmadık dövülmedik kovulmadık yer kalmadı..

‘Sen iyi çocuksun Nihat, sen iyisi mi siyasi yazılar yazma, sen hikayelerini yaz romanlarını yaz’..

Tempoyu harareti düşürdüm, yorgun yaralı geri çekildim oturdum romanımı yazdım: İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı?

Sanırım roman çok eksik kaldı, yenisini yazmalı: Bilmişler Nasıl Çıldırdı?

Kardeşlerim, çok kitap okurum çok, sanat tarihi felsefe siyaset bilimi, okuduklarım içinde beni en çok etkileyenler psikoloji üzerine olanlar, şu cümleleri unutamam, küçük çocukların ‘annesini’ kaybetmesi üzerine yapılan çalışmalarda anlatılır.. Çocuk annesini kaybetse de onun bir daha geri geleceğine inanır.. İstemdışı hep annesini düşünür.. Şu kapıdan bir gün geri döneceğine inancı hiç bitmez… Bir bekleyiş hayal de olsa imkansız olsa hep vardır..

Çocuk annesinin yokluğuyla asla kopuş yaşamaz, annesinin yerine başkalarını ikame etmeye zorunlu sevmeye zorlanma dönemi başlar..

Ve psikologlar çocukta ‘annesinin bir daha gelmeyeceğine yani annesiyle kopuş yaşadığını’ nasıl anlar, şöyle:

Çocuğun eli ateşte yanıyor ve çocuk ağlamıyorsa, annesiyle içinde ‘kopuş’ yaşamış demektir..

Çocuk artık ağlamıyorsa, annesinin bir daha gelmeyeceğine inandı ve annesiyle kopuş’u artık öğrendi demektir..

ELİNİZ YANIYOR MU ARKADAŞLAR?

Bu bilmişleri annenizin yerine ikame eden zorunlu sevme tıpış tıpış döneminiz bitti mi?

Bilmiyorum, ama bu bilmişler’in ellerinin yandığı ve ağladıklarını hiç sanmıyorum, onların bir annesi hiç olmadı, onların bir kopuş’u olması için bir şeye daha önce bağlanmaları gerekirdi.. AKP’ye bağlanmışlar sonra cemaate bağlanmışlar sonra PKK’ya bağlanmışlar, sonra CHP’ye ve Halk TV’ye bağlanmışlar.. Onlar fiş gibi kablo gibi, duruma şartlara göre her priz’e bağlanırlar, hangi prize takılsalar enerjilerini maaşlarını oradan alırlar…

Bizim ise kendi bölüşüm kardeşlik memleket değerlerimizden başka takılacak prizimiz yok..

Bizim annemiz onurumuz duruşumuz bizim annemiz memleketimizin sağlığı dirliği kardeşliği bizim annemiz hukuk yurttaşlık.. Bu insanlık değerleriyle ‘kopuş’ yaşamamız mümkün değil.

Biz elimiz yandıkça hala feryat figan ağlıyoruz, hala çığlığımızı ağlamamızı duyacak tek kişinin koşup gelecek tek kişinin ‘annemiz’ olduğunu, annesiz yaşayamayacağımızı biliyoruz..

Kardeşlerim, kendimden istediğimi sizden istiyorum, bu ‘yarayı’ temiz tutalım, hiç değilse ‘ağlamamız’ saflığını mahzunluğunu insanlığını kaybetmesin..

Artık bu ‘eli yanmayanları’ artık bu hangi fırıldak hangi tezgah hangi mağlubiyet hangi rezilliği yaşasalar da ‘ağlamayı, utanmayı’ bilmeyenleri iyi tanıyalım..

Bu bilmiş plastik maşaları plastik eldivenleri iyi tanıyın!

Bu acı duymayanlarla bu gözyaşı dökmeyenlerle olmaz..

Alevera dalevarayla olmaz, sağdan bakınca da soldan bakılınca da tertemiz insanlar olabilmeliyiz..

Tıpış tıpışla olmuyor, şaibeli insanlarla olmuyor, ‘aman sanki onlar çok temiz’ demekle olmuyor, ben yaptım demekle olmuyor, delege ağalığıyla olmuyor, tayinle vekil seçmeyle olmuyor, Sarıgülle olmadı Ekmeleddinle olmadı Sezgin Tanrıkullarıyla olmuyor..

Kalbimiz daha ince olmalı, daha dürüst daha açık daha şeffaf olmalıyız. İçimiz dışımız bir olmalı. Süs kahramanlarıyla olmuyor. Onu bunu kovmakla olmuyor. Bir yerleri ele geçirmek gasp etmekle olmuyor, yalan dolan cemaat kapılarında özgürlük demokrasi nutuklarıyla olmuyor, AKP çözemedi ben çözeceğim diyen dışardan kurulmuş pilli laflar etmekle olmuyor..

Sırılsıklam aşkla, pür aşkla, baştan aşağı aşkla, ince zevkli, en açık konuşan, kimsenin dedikodusunu yapamayacağı, kimsenin kullanamayacağı zarif basit düzgün insanlarla olur.

Uzun soluklu insanlarla olur, para yememiş, dolandırmamış, şaibesiz insanlarla olur, soruşturmaya denetlemeye hukuk’a hesaplaşmaya açık insanlarla olur, meydan okuyan, ince eleyip sık dokuyan, kendini her fikre açan kompleksiz kumandasız pilsiz kurmasız insanlarla olur.

PÜR NEŞE İNSANLARLA OLUR

Yalancı kurtarıcılarla olmaz, kendini başkasından üstün görenlerle olmaz, yetenekleri tırpanlayıp ayağını kaydıranlarla olmaz..

Bağımsızlığını koruyanlarla olur, onuru duruşuyla sağcı solcu herkeste saygı uyandıran insanlarla olur..

Kumpasçılarla iftiracılarla gizli dolaplarla koyun koyuna gelenlerle olmaz..

Yalancılarla olmaz, herkesin birbirine benzediği müteahhit bozması belediyelerle olmaz.

Hesapçılarla olmaz, ABD büyükelçiliğinde toplantı yapanlarla olmaz, ağız değiştirenlerle olmaz, gazetesine partisine oynanan oyunlar karşısında bir vekillik uğruna susanlarla hiç olmaz

Utanan insanlarla olur, mahcup insanlarla olur, ahlaki kaygılardan ödü kopan insanlarla olur, içi dışı bir insanlarla olur..

Tatsız tuzsuz kaba insanlarla olmaz mafya bozuntusu milletvekilleriyle olmaz, onun bunun vekil listesine girebilmek için ideallerinden vazgeçenlerle hiç olmaz..

Dosdoğru basit ve sıradan ve samimi eğilip bükülmeyen insanlarla olur..

İşbirlikçi tezgahçı onun bunun adamı olmaktan kanı sıcaklığını kaybetmiş ekranda sallamaktan kabuk bağlamışlardan hiç olmaz.

Pür neşe insanlarla olur, güleç samimi insanlarla olur, ülkesine davasına inançlarına sadık insanlarla olur..

Hamasetle olmaz yuvarlamakla olmaz üfürmekle olmaz gaspla olmaz kovmakla olmaz cemaat bozuntularıyla olmaz PKKseverlerle olmaz…

Bilgece olur hayal gücüyle olur iddiasının peşine hayatını adamış insanlarla olur..

Ruhundaki ateşi gözlerinden oturuşundan hissettiğimiz insanlarla olur..

Mezhebi genişlerle olmaz..

Cemaatle kol kola girenlerle olmaz, PKK’yla yatağa girenlerle hiç olmaz..

Müteahhit başkanlarla olmaz..

Kapalı kapılar arkasında medya patronlarıyla hiç olmaz..

Annesini kızını ablasını delege ağalarıyla vekil yapanlarla hiç olmaz..

Kokuşmuş cümleleri sıralamayı siyaset sanan her gün sallayan insanlarla olmaz..

FİGÜRAN OLANLARLA OLMAZ

Şerefine laf dokundurtmayan insanlarla olur..

Emanete ihanet etmeyenlerle olur..

Eşitlik kardeşlik bölüşüm memleket ülke denince deliye dönen insanlarla olur..

Onun bunun arabasına binen onun bunun yemeğini yiyen onun bunun senaryosuna figüran olanlarla olmaz..

Ölünceye kadar memleket ahlak nöbeti tutabilecek insanlarla olur.

Ruhu dağınık tepeden tırnağa derme çatma çakma insanlarla olmaz.

İşbilir uyanıklarla olmaz.

Gerçek, çırılçıplak, sade, günışığı gibi ortada insanlarla olur..

Her seçim yenilse de yüzde yirmibeşinden bir milim geri atmayan milyonlarla olur..

Bu inanmış bu kararlı bu korkmayan bu dünya güzeli insanlara yalan söylemeyen aldatmayan insanlarla olur.

Birbirimizin üstüne titreyerek olur konuşa konuşa olur birbirimizi koklaya koklaya olur..

Hiç hileye başvurmayan insanlarla olur.

Kendine muhalifim diyen her düşünceyi her kesimi yanına alarak kimseyi dışarıda bırakmayarak olur..

Heyecanı yüzünden okunan insanlarla olur..

Saygı uyandıran onurlu insanlarla olur..

Birilerine bağlananlarla birilerine boyun eğenlerle olmaz..

Nihat Genç

Odatv.com

nihat genç 1 Kasım seçim sonuç AKP CHP MHP arşiv