CUMHURBAŞKANI GÜL MASAYA YUMRUĞUNU VURACAK MI?

TSK’da önce “fuhuş çetesi”, buradan da “casusluk çetesi” çıktı. Yaklaşık 2 ay öncenin konusu. Ancak “çete” mensuplarının çalıştığı kurumlara daha...

TSK’da önce “fuhuş çetesi”, buradan da “casusluk çetesi” çıktı. Yaklaşık 2 ay öncenin konusu. Ancak “çete” mensuplarının çalıştığı kurumlara daha dün operasyon düzenlendi. Tabii burada en önemlisi, ilk kez Genelkurmay karargahına girilmesiydi. Böylesi ses getiren operasyonlarda elbetti ki, zamanlama çok önemlidir!..

Malum yarın MGK toplanıyor. Gündemde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin değiştirilmesi, tek tip-bedelli askerlik, Yunanistan’ın kara sularını 12 mile çıkartmasının artık casus belli (savaş sebebi) sayılmaması ve Türkiye’ye füze kalkanı kurulması gibi çok önemli konuların olduğu söyleniyor.

İktidarın, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin “iç tehditler” bölümünde yapmak istediği değişiklikte, “irtica”nın çıkartılması var. Yunanistan’la bahar havası esiyor, Yunan basını, son Erdoğan-Papandreu görüşmesinde 12 milin dahi halledildiğini iddia ediyor. Öte yanda TSK, şu ana kadar “irtica”nın iç tehdit olmaktan çıkartılması konusunda renk vermiş değil. Ancak yandaş medya bile satır aralarında TSK’nın “casus belli” kararından dönülmesine karşı çıktığını duyuruyor. İktidar ve TSK’nın tek tip-bedelli askerlik konusundaki duruşu da farklı. Başbakan Yardımcısı Arınç, “Bedelli yılbaşına kadar tamam” derken, TSK sadece “tek tip” askerlik üzerinde çalışıyor. Füze kalkanına gelince; iktidarın iyi-kötü polis oyununa karşılık, TSK’da yine sessizlik hakim. ABD, işi NATO’ya havale ettiğinden, “NATO Ordusu olmamızın gereği neyse o olur” deyip, geçelim!..

Böylesi hayati konuların karara bağlanacağı bir dönemde TSK’nın kalbinin, kimi medyaya göre “fuhuş”, kimi medyaya göre “casusluk” faaliyetlerinden dolayı aranıyor olması, acaba insanlarda nasıl bir duygu yaratır?!..

Sen yıllarca “irticayla” mücadele et, evine “fuhuş” baskını düzenlensin!.. (Şu son aylarda estirilen fuhuş furyasını da anlamadım gitti… Fuhuş suç olmaktan çıkartılmamış mıydı, hem de bu iktidar döneminde?)

Sen yıllarca “bölücülük” ihanetiylesavaş, ihanetlerin en büyüklerinden olan “casuslukla” suçlan!..

Üstüne, olanlar karşısında doğru dürüst bir açıklama, savunma yapma!..

Birileri, “Hadi canım sende!..” demez mi?.. Yıllardır “istikrarlı” bir düşüş gösteren “itibarınız” dip yapmaz mı?.. En önemlisi Türkiye’nin karşı karşıya olduğu iç-dış tehditler konusundaki “görüşleriniz” hava-cıva muamelesi görmez mi?..

UMUDUMUZ GÜL!

Bu şartlarda MGK toplantısında ne olur, hangi konu nereye kadar konuşulur bilemeyiz. Ama özellikle Yunanistan ve 12 mil meselesinde, TSK sussa bile inanıyoruz ki, “Başkomutan” Cumhurbaşkanı Gül masaya yumruğunu vuracaktır.

Neden mi?

Birincisi; Yunanistan’ın Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne göre, Türkiye hala birinci tehdit…

İkincisi; estirilen tüm “bahar havası”na rağmen, Yunan Dışişleri Bakanı Druças, sadece bir ay önce Kıbrıs’tan asker çekmemizi ve Maraş’ı Rumlara vermemizi istedi…

Üçüncüsü; Yunanistan daha dün iki ülke arasındaki sınır güvenliğini bile AB’nin meselesi yaptı…

Dördüncüsü; Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkarması durumunda bunun savaş sebebi “casus belli” sayılacağına dair TBMM’nin 1995’te aldığı kararın altında dönemin RP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül’ün de imzası var…

“Bravo” sesleri ve ayakta alkışlar arasında alınan kararda, “Karasularını 12 mile çıkarması halinde Yunanistan, Ege Denizi’nin yaklaşık yüzde 72’sini egemenliği altına sokmuş olacaktır. Böyle bir durumun kabul edilmesi asla düşünülemez. Türkiye’nin, Ege’de hayati menfaatleri vardır” deniliyordu.

Gül, partisi adına bu karara imza atmakla kalmadı, 30 Ocak 1996’da Kardak krizi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda şöyle bir konuşma yaptı:

“Bu, Ege Denizi’nde bir egemenlik, bir hâkimiyet mücadelesidir. Yunanistan’la karasuları, hava sahası, FIR hattı, Adaların uluslararası antlaşmalara göre tahkim edilmesi, Kıbrıs meselesinde devamlı, mücadelemiz, problemlerimiz olmuştur ve Yunanistan uzun süreden beri gelen idealleri doğrultusunda Türkiye ile mücadele etmekte ve fiilî durumlar yaratıp, Türkiye’den nasıl taviz koparırım çabası içerisindedir. Bunu iç politikasında kullanırken, maalesef Batılı dostlardan da gereken desteği alması, Yunanistan’ı, zaman zaman şımartmış, sınırı aşacak durumlara getirmiştir…”

“Bu fiilî durumları Türkiye kesinlikle kabul etmeyecektir. Türkiye’de devletin devamlılığı vardır, devletin kurumları vardır; gerektiğinde, iş düştüğünde üzerine düşen görevi yapacak olan Silahlı Kuvvetler vardır… Türkiye maalesef geçmişinde Yunanistan’a vermemesi gereken tavizleri vermiştir… 65 milyon nüfuslu, birkaç misli de dışarıda ırkdaşı ve dindaşı olan ve Müslüman dünyayı da arkasına alması gereken Türkiye’nin, Yunanistan’a karşı tavizkâr olmasını kesinlikle kabul edemeyiz…”

Yunanistan değişmedi… Umalım da Gül’ün hiç olmazsa bu konulardaki görüşleri değişmemiş olsun!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

abdullah gül TSK Yunanistan arşiv