"Çok ısrar ediyorsanız yemin edeyim ama geçerli olmaz"

Müyesser Yıldız yazdı

Yargının, özellikle de itirafçıların” hallerini yazmaya devam edelim.

O zamanki adıyla HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz 21 Ekim 2016'da yaptığı açıklamada, “Çok samimi, örgütü çökertmede çok faydalı itiraflarda bulunanları meslekte tutmayı bile tartışacağız, ama her şeyden önce onlar için adli açıdan bir cezasızlık hali söz konusu” diyerek, haklarında FETÖden işlem yapılan hakim ve savcıları itirafçı olmaya çağırdı.

Bu sözler çok tartışılıp, tepki çekince de Yılmaz 2 ay sonra şunları söyledi:

“Herkes rahat olsun. HSYK, Etkin Pişmanlık Yasası’ndan faydalanan hiçbir kimseyi yeniden göreve döndürmeyecek. Bu açıklamayı tamamen itirafçılığı teşvik amacıyla yaptım ve çok da başarılı oldum. Çünkü o vakitlerde bir tane bile itirafçı yokken, o açıklamam sonrası itirafta patlama oldu.”

Ve 8 gün önce; Bugünkü adıyla HSK'nın Başkanvekili Mehmet Yılmaz Abant'taki “Orman ve Ceza Hukuku” Sempozyumu'nda şöyle konuştu:

“Biz bütün itirafları peşin peşin kabul ediyor değiliz. Cumhuriyet savcılarımız ve mahkemelerimiz her itirafı kendileri içindeki tutarlılık yönünden, ciddiyet yönünden değerlendiriyorlar. İtirafların çok olması suçla mücadelemizi çok kolaylaştırıyor. Gizli örgütlerin tespitinde ve cezalandırılmasında çok önemli. Örgütün çökertilmesinde çok önemli bir rol oynuyor bu etkin pişmanlık ve itiraflar, ama daha alacağımız çok yol var. Ciddiyetle alacağımız yol var.”

Acaba gerçekten itiraflar peşin peşin kabul edilmedi mi?.. Bu konuda ne kadar yol alındı ve daha alınacak ne kadar yol var?..

MEŞHUR İTİRAFÇININ SERÜVENİ

Elimizdeki çok somut bir “itirafçı” örneğini hatırlatıp, son “serüveninden” söz edelim.

Ağustos 2016'da tamamlanan Kara Kuvvetleri mahrem imam yapılanması iddianamesinde, “Emre” kod adlı K.Y. isimli itirafçı sayesinde bu yapının çökertildiği duyuruldu.

K.Y. “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanmak isteyerek, “itirafçı” olmuştu. Ancak soruşturmayı yürüten Savcılığın talebi üzerine, verdiği bilgilerin “sınırlı” olması, ayrıca daha sonra hem Savcılık hem Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadelerini reddetmesi nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanma koşulları oluşmadığı gerekçesiyle K.Y. tutuklandı. O artık hem 1 numaralı şüpheli, hem de tanıktı!..

K.Y.'ın ifadesinde neler vardı?

Orgeneral Hulusi Akar'ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde “Cemaatçi” olarak bildiği askerlerin yanısıra, onlardan sorumlu sivillerin isimlerini verip, toplantıların kimin bürosunda yapıldığını söylemişti.

Verdiği “Cemaatçi listesinde”; Akar'ın Genel Sekreteri Ramazan Gözel, Özel Kalem Müdürü Nuh Altınsoy, emir subayı Mehmet Akkurt, Celalettin Sağır başta olmak üzere 9 isim yer alıyordu.

“Cemaatçi olup olmadığını kesin olarak bilmiyorum, ancak cemaat çevrelerinde isimleri geçiyordu” diyerek, Hulusi Akar ve Necdet Özel dahil 4 isimden söz etmiş, toplantılarda Akar'dan “Halis”, Özel'den de “Naci” ismiyle bahsedildiğini, ama bunların “Kod adı” olup olmadığını bilmediğini anlatmıştı.

Lâkin K.Y.'ın özellikle Akar ve Özel'le ilgili bu ifadeleri iddianameye konulmamış, biz de bunun üzerine, “İtibar edilmediği için mi, başka sebeplerle mi bu iddialar iddianameye yansıtılmadı bilinmez, ama şu 'itirafçı veya gizli tanık' meselesi işleri giderek daha da karışacağa benziyor” demiştik.

Öyle de oldu!..

İfadesinde, 15 Temmuz döneminde Sivas Garnizon Komutanı olan eski Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır hakkında “Cemaatçi” iddiasında bulunduğu için K.Y. ilk Sivas'ta görülen darbe davasında tanık olarak dinlendi.

30 Kasım'daki duruşmaya cezaevinden SEGBİS'le bağlandığında, “Avukat olmadan alınmış bu ifademi kabul etmiyorum. Tanıklık yapmak istemediğime dair mahkemenize dilekçe de göndermiştim. Fatih Celaleddin Sağır isimli kişiyi tanımıyorum” dedi.

19 gün sonra huzurda dinlendiğinde ise yine önceki ifadelerini reddetti. Ardından Sulh Ceza Hakimliği'nde sahte tutanak düzenlendiğini, bu nedenle Hakim, Katip ve Avukat hakkında HSK'ya suç duyurusunda bulunduğunu anlatıp, şöyle konuştu:

“Tutanak benim yokluğumda tanzim edilmiştir. Tutanakta adı geçen hakim, katip ve avukat profesyonel suçlulardır. Bu suçluları korumayın, ben fazla zamanınızı almak istemiyorum. İfadelerimin zorla alındığını daha önceki beyanımda da mahkemenize söylemiştim. Fatih Celaleddin Sağır'ı tanımıyorum.”

Sivas'taki mahkemenin, bu sözlerinden dolayı “Kamu görevlisine hakaretten” K.Y. hakkında suç duyurusunda bulunduğunu kaydedip, bu “tanık-sanık-itirafçı”nın son olayına geçelim.

MAHKEMEYE “CMK DERSİ” VERDİ

K.Y.'nin ifadesinde Ramazan Gözel isminin de geçtiğini belirtmiştik.

Kimdir Gözel? 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanı Akar'ın Özel Kalem Müdürlüğünü yapan ve sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu söylenen, Genelkurmay Çatı Davası sanıklarından biri.

Sona yaklaşan bu davada sanık savunmaları bitti, tanıkların dinlenmesine geçildi.

İşte Gözel'in adını vermesi sebebiyle, geçtiğimiz hafta dinlenen tanıklardan birisi de K.Y'dı.

K.Y. ile bulunduğu cezaevinden SEGBİS'le bağlantı kuruldu.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, K.Y'dan CMK'nın 55'inci maddesi uyarınca, “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusun ve vicdanım üzerine yemin ederim” demesini istedi.

K.Y. kendisinin de aynı suçtan yargılandığını hatırlatıp, CMK'nın 50'inci maddesine göre, “Yeminsiz” dinlenmesini gerektiğini, bu yüzden yemin etmeyeceğini söyledi.

Başkan Dik, bu durumun yasalara aykırı olmadığını savunup, ayağa kalkması ve yemin etmesi konusunda uyarıda bulundu.

Ayağa kalkan K.Y. soruşturma aşamasındaki ifadelerini inkâr ettiğini hatırlatarak, “Yanlış yapıyorsunuz. Bu kararınız bozulur. Çok ısrar ediyorsanız, yemin edeyim, ama geçerli olmaz” karşılığını verdi.

Bunun üzerine K.Y'ın tanık olarak dinlenmesinden vazgeçildi ve SEGBİS bağlantısı sona erdirildi.

Salonda gülüşme sesleri duyuldu!..

Ağlanacak halimize gülmemiz bir yana;

Ankara'nın ortasında ve en önemli davada bu olayın yaşandığı gün ne tesadüf ki, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz Abant'ta, “Biz bütün itirafları peşin peşin kabul ediyor değiliz... Ciddiyetle daha alacağımız çok yol var” dediği gündü!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com

FETÖ ana dava itirafçı arşiv