CIA’NIN “BİRLEŞİK KIBRIS” OPERASYONU NASIL İŞLİYOR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “birleşik Kıbrıs” için tarih verdi: Bu yılın sonunda anlaşma, 2012 başında referandum! Davutoğlu, hedefini...

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “birleşik Kıbrıs” için tarih verdi: Bu yılın sonunda anlaşma, 2012 başında referandum! Davutoğlu, hedefini, Kıbrıs’ın birleşik ve yeni bir devlet olarak AB dönem başkanlığını alması olarak açıkladı.

Peki, Davutoğlu neden böyle bir çıkış yaptı? BM Genel Sekreteri Ban-Ki-Mun’un başlattığı görüşmeler nedeniyle mi? Önceki Genel Sekreter Annan’ın planının, bizzat referandumda Rumlar tarafından reddedilmesinden bunca zaman sonra, yeniden bir BM planı olarak gündeme getirilmesi ne anlama geliyor?

Soruların yanıtının işaretlerinden biri Vamık Volkan! Açalım:

VAMIK VOLKAN’IN OPERASYON HAZIRLIĞI

Vamık Volkan, 1964 yılında ABD’ye yerleşen bir Kıbrıs Türk’ü. Çeşitli kitaplarında açıkça CIA adına görev yaptığını söyleyen Prof. Dr. Vamık Volkan, İsrail ve Filistin’de, Yugoslavya parçalanmadan önce Yugoslavya’da, Kuveyt’te, Bosna Hersek’te, Arnavutluk’ta, Kafkaslar’da, Ukrayna’da, Gürcistan’da ve Kıbrıs’ta görev yaptı. Bölgeler, görüldüğü gibi Pentagon girmeden önce Vamık Volkan’ın daha doğrusu CIA’nın girdiği bölgeler…

Prof. Dr. Volkan, Kürt Açılımı’nın Amerikalı mimarlarından David L. Philips’le birlikte “Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu”nda görev yaptığını da özellikle belirtelim.

Vamık Volkan, “Kürt Açılımı” ile birlikte 2009’da yeniden Türkiye’ye gönderildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmeler yaptı. Volkan, Cumhurbaşkanı Gül’e “Açılım çalışmalarında siyasetin ve siyasetçilerin ön planda olmadığı, 20-30 kişilik özgün bir grup oluşturularak, çalışmaların bunların eliyle yürütülmesi gerektiğini” söyledi.

“Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği – Ekopolitik” böylece oluşturuldu. Prof. Dr. Vamık Volkan’ın başkanlığındaki ekipte kimler yoktu ki: Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, eski Özel Harp Dairesi Subayı Mete Yarar, Murat Belge, Ümit Fırat, Altan Tan, Avni Özgürel, Musa Serdar Çelebi vd.

Prof. Dr. Vamık Volkan, “Açılım Koordinatörü” Beşir Atalay’la birlikte mesai yaptı. Zaman zaman Cumhurbaşkanı Gül’e çıkıp raporlarını sundu. Prof. Dr. Vamık Volkan’ın “Kürt Açılımı”ndaki rolüyle ilgili ayrıntıları “Büyük Kürdistan” isimli kitabımızda bulabilirsiniz.

İşte Vamık Volkan, “Kürt Açılımı” ile Türk ve Kürt’ü ayrıştırma faaliyetlerinden sonra, Kıbrıs Türk’ü ile Türkiye Türklerini ayrıştırma faaliyetine soyundu: 28 Haziran’da Girne’de, ekibiyle ve Kıbrıs katılımcılarıyla “Gizli Kuşatılmışlık - II” çalıştayı düzenledi. (Birincisini 4-5 Haziran 2009 tarihinde yapmışlardı).

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği Müsteşarı Barkan Umruk, Mersin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Yasmina Lokmanoğlu, KKTC Din İşleri Bakanı Talip Atalay, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Başkanı Şener Elçil, CTP Lefkoşa Milletvekili Sibel Siber, Ömer Laçiner, Murat Belge, Türk İslam Kültür Cemiyeti Başkanı Işılay Arkan, İstanbul Türk Ocağı Başkanı Cezmi Bayram çalıştayın dikkat çeken kişileriydi…

Peki, neler konuşuldu, Volkan’ın başkanlık yaptığı çalıştay raporuna neler yansıdı?

“TSK GİTSİN, CAMİ AÇILSIN” RAPORU!

Çalıştay raporuna yansıyan görüşleri üç maddede özetleyebiliriz:

1.) TSK karşıtlığı bakımından:

Raporda, “Kıbrıs, İmralı adası gibi suç ve cezaevi adası görünümüne büründürülmüştür”, “Güvenlik kontrolünde yetki karmaşası vardır”, “AKP iktidarı sayesinde asker Kıbrıs’taki baskın konumundan nihayet ödün vermiştir”, “1974 müdahalesi gerekçelerine uyulmadı ve polis ve askerin çoğu çift uyruklu vatandaş durumunda bulunmaktadırlar” ve “Mevcut statükonun gücü içte ve dışta çözümsüzlük içerisindedir” denilmektedir!

2.) Kıbrıs Türk’ü ile Türkiye Türk’ünü karşı karşıya getirmek bakımından:

Raporda, “Kıbrıs’ta son zamanlarda üretim güçleri ve aktörler değişti; üreten güçler Türkiyelileşti”, “Kuzey Kıbrıslı Türkler yakın zamanda AİHM’e Türkiye karşıtı dava açma konusunda fikir birliği içerisindeler”, “90’lı yılların göçmenleri TC ve Kıbrıs arasında kaldılar”, “1974 sonrası gelenler Kıbrıslılara benzemektense, Kıbrıslıları kendilerine benzetmeye çalışmışlardır”, “Kıbrıs Rum tarafına giderken hissedilen yabancılaşma artık Türkiye’ye giderken de hissedilmektedir”, “1974’e kadar adada kriminal vaka bulunmamaktaydı” ve “Kutuplaşma ileride ortaya çıkması muhtemel bir çatışma riskini taşımaktadır” denilerek, açıkça düşmanlık tohumları ekilmektedir.

3.) Din olgusu bakımından:

Rapora göre “İngiliz raporlarında 25 bin nüfus için 300 cami varken, şu anda 300 bin nüfus için 127 cami bulunmaktadır”!

“TÜRKLER, RUMLARLA YAŞAMAYA ALIŞMALI”!

Prof. Vamık Volkan’ın ekibi sorunları böyle sıraladıktan sonra, “çözüm” için reçete de öneriyor:

“Türkiye kendi farklılıklarına gösterdiği toleransı Kıbrıslılara da gösterebilmelidir”, “Kıbrıs da dahil olmak üzere, Türkiye’nin kendi iç ve dış meseleleriyle yüzleşememe ve Türk halkına bu meseleleri anlatamama sıkıntısı en kısa zamanda giderilmelidir”, “ ‘Kıbrıs Türk eğitim sistemi TC eğitimiyle paraleldir’ maddesi yürürlükten kaldırılmalıdır”, “Kıbrıs Türkleri kendilerini Rumlarla birlikte yaşama fikrine alıştırmalı ve Rumlarla STK faaliyetleri içerisinde bulunulmalıdır”, “Kıbrıs için federal bir çözüm bu hususları da çözme konusunda elzem rol oynamaktadır”, “Siyasi partilerin kokuşmuş yapılarının yerine yeni oluşumların getirilmesi lazımdır”, “Gelen 100 bin TC öğrencisine Kıbrıs tarihi öğretilmelidir”, “500 yıllık Kuzey Kıbrıs kimliğine saygı duyulmalıdır”, “TC’den gelenler entegrasyon eğitimine tutulmalıdır ve ortak yaşam içselleştirilmelidir”, “Türk askerinin adadaki yüksek yetkisi yeniden tanımlanmalıdır”, “TC’de yaşanan olumlu değişim Kıbrıs’ta da yaşanmalıdır”.

Volkan ve ekibi, çalıştayın sonuçlarını aktarmak üzere Başbakan Erdoğan ile görüşecekler.

SONUÇ

Kürt Açılımı için Türkiye’ye gelen ve AKP ile mesai yapan Vamık Volkan’ın, Kıbrıs Açılımı’na soyunması, ABD’nin Türkiye’yi sıkıştırma ve kuşatma operasyonuyla ilgilidir.

Washington, bugüne kadar Kürt Açılımı’nı ilerletmek için Ermeni ve Kıbrıs meselelerini sopa olarak kullandı. ABD’nin Libya ve Suriye üzerinden Türkiye’yi komşularıyla, Araplarla ve Müslümanlarla karşı karşıya getirdiği yeni süreçte Ankara’ya daha da çok abanacağı anlaşılmaktadır.

KKTC’yi Türkiye’den kopartmak, “birleşik Kıbrıs” adı altında AB’ye bağlamak şeklindeki planın yeniden yürürlüğe konulması, ABD’nin bölgede bir maşa olarak ihtiyaç duyduğu Türkiye’yi AKP üzerinden tamamen teslim almasına yöneliktir.

Çünkü Türkiye’yi İran’la karşı karşıya getiremeyen ABD’nin bölgede kazanma şansı yoktur!

Mehmet Ali Güller

Odatv.com

www.mehmetaliguller.com


Vamık Volkan ahmet dovutoğlu kıbrıs davası arşiv