CHP’nin bugünü kısa, yarını uzun olacak peki neden

Anlaşılan o ki, CHP’nin son dönem politikalarının ve anlayışının özeleştirisini başkaları yapacak...

CHP 35. Olağan Kurultayı’na ilişkin Odatv’deki ilk değerlendirmemde, ikinci olarak kaleme alacağım yazıda delegasyonun tercihleriyle tuz buz ettiği Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesini ve ortaya çıkan tabloyu ele alacağımı belirtmiştim. Ayrıca olası MYK üzerinde de duracağımı…

KILIÇDAROĞLU “TOPAL ÖRDEK”

Kılıçdaroğlu’nun kurultay sonrasındaki grup konuşmasını dikkatle dinledim. Kurultayı değerlendirirken uzun uzun parti içi demokrasiye vurgu yaparak ülkede demokrasi iddiası için önce parti içinde demokrasi sergilemek gerektiğini işaret etti. Şimdi, kendisinin ne kadar parti içi demokrasiye sadık olduğunu göreceğiz. İşte bir fırsat; bakalım yarısı delik deşik olan anahtar listesinin dışından seçilen PM üyelerinin kaçını MYK’ya atayacak? Yoksa kulağının üstüne mi yatacak?

Yarıdan fazla darbe yiyen listesiyle aslında “topal ördek” olan ve güya güçlenerek çıkacağı tüzük değişikliklerini de dikkati PM seçimlerinde odaklaşan delege yüzünden kaşla göz arasında geçiren genel başkanın koltuğu ciddi olarak sallantıdadır artık. Dün de altını çizdiğim ve yoğun olarak onaylanan yeni bir kurultay sürecinin başladığını göz önüne alırsak, Kılıçdaroğlu’nun ‘seçildikten’ sonra salonda neden teşekkür konuşması yapmadığı daha iyi anlaşılabilir. Ki, ayrıca delegeden yüzde 20 civarında çizik yedi tek başına girdiği seçimde. Bu sonuçlar, delegenin genel başkana güvenmediğini, yerini artık bırakması gerektiğini ifade ediyor.

DELİK DEŞİK LİSTE

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun listesinde yer verdiği (Kılıçdaroğlu 52 ve 104’lük iki listeyle hareket etti), çekirdek ekibindeki MYK üyelerinden Tekin ve Berberoğlu PM’ye giremeyenlerden. Alınmayacaklarını bildikleri için ‘affını’ isteyen dört MYK üyesi dışında Faik Öztrak sürprizi yaşandı. O da Matkap ve Erdoğdu da seçilemedi. Toprak ise seçilemeyeceğini bildiği için Tekin gibi yapmayarak adaylıktan çekildi. Kılıçdaroğlu’nun çekirdek ekibini ısrarla değiştirmeden delegenin önüne anahtarla sürmesi ters tepti. Bunu tahmin edenlerden Erdal Aksünger ise sadece genel başkana güvenmek yerine etkin ve uzun süreli bir çalışmasının semeresini PM’ye ikinci sırada girerek aldı. Milletvekili yapılmayan “12 Kasım Bildiricisi” Ali Özgündüz’ün dördüncü sırada PM’ye seçilmesi hiç de rastlantı değildi. Bu arada, kurultay salonunda iki gün boyunca delegasyonun yoğun ilgisiyle karşılaşan İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın ve eski genel başkan yardımcısı, 24. Dönem İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün ısrarlı önerilere karşın adaylık başvurusunda bulunmaması dikkat çekti. Yarışa girdiklerinde üst sıralarda ipi göğüslemesi muhtemel bu iki güçlü ismin aday olmaması, buna karşın partiye güçlü ilgileri, partinin bu şekilde uzun süre gitmeyeceğini değerlendirdikleri şeklinde yorumlandı.

Muharrem İnce ile İlhan Cihaner-Fikri Sağlar etrafındaki sol kanat, bunun yanında Önder Sav ekibinin ittifakına dayanan anahtar liste, Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinin yırtılmasına damga vuran başlıca etkendi. Seyfi Oktay, Durdu Özbolat, Yaşar Seyman gibi isimler de bu grupla ittifak halindeydi. İnce’ye destek verenler arasında 24. Dönemden epeyce milletvekili ile Hataylılar da vardı. Nitekim söz konusu listeden 1/6’sı 52 kişilik listeye girmeyi başardı. İnce’nin geçen defaki naftalin kokan listesine göre şimdiki liste daha gerçekçi ve yaşayan bir listeydi. Bunun yanında iller-bölgeler-belediyeler etrafında ortaya çıkan çok sayıda küçük anahtar liste de bir ölçüde sonuca tesir etti.

Sonuçta 60 kişilik PM’ye BYKP’dan 8’i taşınarak 29 ismi sokabildi genel başkan. Bir önceki PM’den ise 17 isimle devam ediyor. Şu ayrıntıyı paylaşmak da ilginç olabilir: Divan’da öğleden önce listeler istendi, olmadı, 16.00 denildi, olmadı, 17.30 denildi ve nihayet 20.00’ye doğru gelebildi listeler… Genel başkanın ricaları, delegeyi oyalayarak yıldırma çabaları sonuç vermedi!

PM’ye seçilenlerin çok büyük bir kısmı toplam delegenin 1/4 ve 1/3 oyu ile yetindi. 500’lü ve 600’lü sayılarla seçilenler çok azı. 2012’yi hatırlarsak; 1000’li sayılarla seçilenler vardı ve birçok PM üyesi 900’lü, 800’lü, 700’lü sayılarla seçilmişti. Bu PM’nin partinin kaderine etki edecek politikaları saptamasını beklememek gerekiyor haliyle. Delegasyonun güçlü bir şekilde yetki vermediği genel bakan ve PM’nin tek yapacağı iş partiyi sağlıklı bir şekilde en geç mayısta, olamıyorsa eylülde olağanüstü kurultaya götürmektir.

TÜZÜK DEĞİŞİKLİKLERİ

Oylamaları ketenpereye getirilen tüzükteki değişiklikler Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirecek nitelikte. Olası erken seçimi dikkate alan ve merkez yoklaması yetkisi veren maddenin yanında MYK’yı daraltma yetkisi de söz konusu. Bir madde daha var ki buna “Korutürk Maddesi” demek gerek. Siyasal tarihe “Korutürk Maddesi” olarak geçecek tüzüğe göre bir defa kontenjandan milletvekili adayı gösterilenler ikinci kez kontenjandan gösterilemeyecek. Hatırlanacağı üzere, Osman Korutürk, 7 Haziran seçimleri öncesinde tam da bu argümanla ön seçime girmişti.

KILIÇDAROĞLU NASIL BİR MYK OLUŞTURACAK?

Aslında Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir MYK oluşturacağının da fazla bir kıymeti harbiyesi yok, çünkü bu MYK fazla uzun ömürlü olmayacak! Belki şu bakımdan meraklı bir MYK olacak; acaba Kılıçdaroğlu listesini delenleri de değerlendirecek mi? Grup konuşmasında parti içi demokrasi nutku atmakla mı kalacak, bunun gereğini yapacak mı?

Öyle anlaşılıyor ki Bingöl, Ağbaba, Böke, Koç, Tezcan ve Tanrıkulu ile devam edecek… 12 kişilik bir MYK yaparsa ve listesini delenleri dikkate almazsa şu isimlerin içinden tamamlaması muhtemeldir ilave olarak: Erdal Aksünger, Devrim Kök, Candan Yüceer, Hakkı Süha Okay, Bülent Kuşoğlu, Çetin Osman Budak, Seyit Torun, Kamil Okyay Sındır, Öztürk Yılmaz.

Kılıçdaroğlu yediği protestolara kulak verecek olursa; Fikri Sağlar, İlhan Cihaner, Ali Özgündüz, Yaşar Seyman, Ali Özcan gibi isimleri MYK’ya almak durumundadır.

Bu arada oluşan PM’de de oluşacak MYK’da da şimdiden ciddi handikapların olduğu aşikar. Uzmanlıkların dikkate alınmadığı, partiye ana muhalefet görüntüsünün bile çok görüldüğü bir vitrin çıktı yine ortaya. Şöyle bir baktığımızda strateji-dış ilişkiler-savunma ve güvenlik boyutunun zayıflığı çok açık. Türkiye’nin ve bölgenin ateş çemberi içinde olduğunu göz önüne alırsak, bu tablo ciddi bir handikap oluşturuyor gerçekten de. Oysa Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu ilk MYK’sını hatırlayalım; diplomasinin yıldızı olarak gösterilen iki büyükelçinin yanında başka bir büyükelçi (Rıza Türmen) ile uluslararası ilişkilerin önemli ismi Prof. Hüseyin Pazarcı vardı. Şimdi sadece büyükelçilik unvanını henüz alan ve ilk görevine gitmeden siyasete giren; Dışişleri’nde büyükelçilikler ve genel müdürlükler yapmamış, önemli dosyalara tam anlamıyla hakim olmayan Öztürk Yılmaz var. Oysa bu alan güçlü isimleri gerektiriyor. PM’ye bir ismi bulmak gerekirdi kurultay öncesinde. 2010 Aralık’ında Kılıçdaroğlu yeni geldiğinde Suriye batağına batılmamışken henüz dört önemli isim, şimdi ise sadece bir cılız isim… Basiretsizlik ancak bu kadar olabilir.

Keza, İçişleri alanında da boşluk var; Meclis Grubuna adam almadınız bari PM’ye bir vali alsaydınız… Örneğin, şimdi Hakkari ve Şırnak’ın durumu… Bu konuda CHP’nin fikrini belirlemesi için kimden yararlanacaksınız?

Aynı şekilde Anayasa alanında kimi var CHP’nin? Geçen dönem Prof. Süheyl Batum vardı, şimdi ise anayasa konusunda CHP’nin belirlediği isimler sıradan avukatlar olan Tezcan ve Havutçu. (AKP’nin saptadığı isimlere bakın bir de…)

Kısacası, oluşan CHP vitrininde iktidar iddiası ortaya koyacak bir profil görmek mümkün değil. Hoş, zaten Kılıçdaroğlu da basına kurultay arefesinde verdiği röportajlarda yüzde 30’dan fazlasını hayal etmediğini ortaya koydu!

ÖZELEŞTİRİ YOK, SORGULAMA YOK…

Kılıçdaroğlu, üst üste siyasi hatalar zinciriyle geliyor iki yılı aşkındır… Yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, iki genel seçimde alınan ağır yenilgiler… Hiçbir özeleştiri yok, ciddi sorgulama yok… Bahaneler, bahaneler…

Oysa 35. Olağan Kurultay’da en azından CHP ciddi bir özeleştiri yapabilirdi, üst üste yenilgileri masaya yatırabilir, kendini sorgulayabilirdi. Söz alan delegelerin bazıları bunu yapmaya çalıştı ama dinleyen yoktu! Genel Başkan Kılıçdaroğlu iki gün boyunca kurultay salonunda konuşması dahil iki saat kaldı ya da kalmadı…

Kurultay Bildirgesi’nde ortaya konulan çizgi de, Kılıçdaroğlu’nun ‘değişim’ anlayışını yansıtmaya yetiyor. Gittikçe tarihinden, köklerinden kopan, geçmişiyle, şanlı Cumhuriyet tarihiyle, kurucularıyla gurur duyacağına utanmaya doğru yelken açan bir anlayış… Odatv güzel bir arşiv haberciliği yaptı; 2007 ve 2016 Kurultay Bildirgelerini kıyaslayarak yayınladı. Partinin kimlik açısından nereden nereye geldiğini ortaya koyan ibretlik bir belgedir!

ÇARE VAR

Anlaşılan o ki, CHP’nin son dönem politikalarının ve anlayışının özeleştirisini başkaları yapacak, kurultay delegasyonu da o seslere kulak verecek. CHP’nin AKP’ye baraj kurabilecek, Cumhuriyeti yeniden ayakları üzerine dikecek bir kimlik ve donanımla, yönetimle hamle yapabilmesi için başka bir çare yoktur. CHP’nin sorununu CHP’liler bir şekilde çözecektir. CHP’lilerin yedi bölgede, 81 ilde, 952 ilçede yakacağı çoban ateşleri kurultay delegelerini de içine alarak yapacağı yürüyüşle mutlaka hedefe ulaşacaktır. Önemli olan iş işten geçmeden bu kutlu yürüyüşün sonuçlanmasıdır. CHP’nin bugünü kısa, yarını ise uzun olacak.

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

CHP’nin bugünü kısa, yarını uzun olacak peki neden - Resim : 1

CHP’nin bugünü kısa, yarını uzun olacak peki neden - Resim : 2

CHP’nin bugünü kısa, yarını uzun olacak peki neden - Resim : 3

Muzaffer Ayhan Kara CHP kurultay Süreç arşiv