Cüneyt Ülsever: CHP neden İran'a gitmeli

Benim CHP’li dostlara bir önerim var. Acele bir heyet gayri resmi kanallar üzerinden İran’a gitsin. İran’da soruşturmayı yapan yetkililerle görüşsün. İki taraf elindeki bilgileri birleştirmeye çalışsın.

“14 Aralık Operasyonu” muhakkak ki üzerinde durulması gereken bir fiyasko ama esas amacı “17/25 Aralık Yolsuzluk Haftası”nın etkisini azaltmak, dikkatleri başka yöne çekmek.

Bu kazığı yemeyelim. “17/25 Aralık Yolsuzlukları”nın ısrarla üzerinde duralım. Unutmayalım, unutturmayalım!

Ben başından beri “yolsuzlukların” odağında olan Zafer Çağlayan, Muammer Gülen, Egemen Bağış, Süleyman Aslan dörtlüsünün bir “ortak payda” etrafında toplandığı fikrindeyim:

İran!

“Ortak payda İran” bizi önce “Rıza Sarraf-Babek Zencani” ikilisine götürecek.

Oradan da son duraktaki ikiliye ulaşılacak:

“Recep Tayyip Erdoğan-Mahmud Ahmedinejad!”

***

Bu köşeyi takip edenler bilirler ki başından beri “17/25 Aralık Rezaleti” ile ilgili olarak İran üzerinde duruyorum. Örneğin, görüşlerimi toplayan bir yazımda 03.06.2014 günü şöyle yazmıştım (Yurt Gazetesi):

***

“RTE’nin esas derdi Haziran 2013’de beri İran’ın cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan 7. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani!

Neden? Ruhani altın kaçakçılığı konusunda ABD ile işbirliği yapıyor da ondan!

Ruhani yolsuzluklarla mücadele ediyor. En son 2,5 milyar dolarlık yolsuzluğu yakalanan İranlı iş adamı Mahaferit Emir Hüsrevi idam edildi. Hüsrevi eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın yakın dostu idi.

KARA PARA AKLAMA YÖNTEMİ OLARAK ALTIN KULLANILDI

ABD, ambargo uyguladığı İran’dan enerji ihtiyacını büyük çapta karşılamak zorunda olan Türkiye’nin ödemeleri altın ile yapmasına geçen yaza dek göz yumdu.

Bu fırsat Türkiye’deki ve İran’daki bazı uyanıklar tarafından uluslararası para aklama mekanizması haline getirildi.

Şöyle ki; Türkiye’de bir bankaya yüklü miktarda para yatırsanız kanun gereği MASAK (Mali Polis) sizden bunun kaynağını sorar. (Tabi banka MASAK’a bildirirse!) Ancak, aynı miktarda para ile piyasadan altın satın alıp bankaya yatırsanız kimse size kaynak sormaz.

Bu konuda kanunlarda boşluk var.

Kara para ile piyasalardan altın satın alıp, Türkiye’deki bankalara yatırıp, sonra bu altınları petrol/doğal gaz ödemeleri adı altında İran’a sevk etmek dünyada kara para aklamanın en önemli yöntemlerinden birisi haline gelmişti.

Örneğin, Libya’da Kaddafi sonrası Bedevi Şeyhlerin el koyduğu kaçak petro-dolarlar bu tip yönetmelerle temizlendi.

Dünya bu kaçakçılığa bir süre sonra uyandı ve geçen yazdan beri Türkiye İran’a altın ile ödeme yapamıyor.

ERDOĞAN'IN HABERİNİN OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL

Kaçak sistemin işlediği dönemde sistemin ayakta durabilmesi için getir-götür işlerini görenler (örneğin Rıza Sarraf) ve işleri tepeden yürütenler (örneğin şu anda İran’da bu suçlama ile tutuklanmış olan Babek Zencani) para yıkama işleminin baş aktörleri idiler ama Hükümetlerden destek almadan sistem işlemez. Zira ödemeler devletten devlete (Türkiye’den İran’a) yapılıyordu.

Nitekim 17 Aralık operasyonunun baş aktörleri Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış hakkındaki yolsuzluk iddiaları hep Rıza Sarraf ismi etrafında dönüyor!

İddialara mesnet oluşturan muazzam kumpastan Başbakan’ın (RTE) haberinin olmaması ise mümkün değil!

İran’da Ahmedinejad iktidarda iken Türkiye açısından mesele yoktu.

Ama şimdi onun da kellesi ipin ucunda!”

CHP'LİLER İRAN'A GİDİP İDDİALARIN PEŞİNE DÜŞMELİDİR

Takriben 20 milyar dolarının kaybolduğunu düşündüğü için İran harıl harıl parasını arıyor. Mercekteki ülkelerden birisi de Türkiye!

Sanırım Halkbank (Süleyman Aslan) da didiklenmek isteniyor. Ancak, Türk yetkililer İran’lı yetkilerle ne kadar işbirliği yapar, şüphedeyim.

Benim CHP’li dostlara bir önerim var.

Acele bir heyet gayri resmi kanallar üzerinden İran’a gitsin.

İran’da soruşturmayı yapan yetkililerle görüşsün. İki taraf elindeki bilgileri birleştirmeye çalışsın. Bu ortak çalışma İran’ın da işine gelir. Onlar da paralarını kurtarmaya, olmadı suçluları belgeleri ile birlikte tespit etmeye çalışıyorlar.

İran’da şimdi bir dönemi kapamak isteyen, Batı ile işbirliği yapmak niyetinde, ambargodan kurtulmaya çalışan “temiz” bir yönetim var. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “yeni İran”ı inşa etmeye çalışıyor.

Ama onun resmi temsilcileri ile bizim Hükümet’in resmi temsilcilerinin işbirliği yapması imkânsız!

Bizdeki en namuslu bürokrat bile RTE’nin hışmından korkar!

***

CHP’de bazı milletvekilleri (örnek: Erdal Aksünger) yolsuzlukların “İran ayağı” üzerinde duruyor ve çok doğru yapıyor.

TBMM’de kurulmuş olan Komisyon’da muhalif üyeler sadece resmi belgelere ulaşabiliyor. Belgelerin bir kısmının önlerine konmadığını da biliyorlar.

Bence CHP İran’da “yolsuzlukları” irdeleyen resmi temsilciler ile bir an önce temasa geçsin. Bu amaçla İran’a gitsinler. Kara paranın akışını izlemek üzere başka ülkelere de bizzat giderek (örn: Dubai) “takip” yapsınlar.

Rutin dışına çıkılmadan “17/25 Aralık Yolsuzlukları” tamamen açığa çıkarılamaz.

TBMM’deki Komisyonun “mesele”nin dibine inmesi nerede ise imkânsız!

Dr.Cüneyt Ülsever/Yurt

Odatv.com

CHP Reza Zarrab İran arşiv