CHP bu sloganla hareket ederse cumhurbaşkanlığı seçiminde etkili olabilir

Muhakkak ki CHP öncelikle; Cumhurbaşkanlığı için ikinci turda diğer muhalif partilere gönül verenlerden, hatta daha önce AKP’ye oy verdiği halde...

Muhakkak ki CHP öncelikle; Cumhurbaşkanlığı için ikinci turda diğer muhalif partilere gönül verenlerden, hatta daha önce AKP’ye oy verdiği halde artık RTE’den rahatsız olanlardan da oy alacak bir aday bulmak zorundadır. Bunu yapamaz ise Ağustos sonrası CHP yönetiminin ayakta kalması çok zor olur.

***

Ancak, CHP’nin Türkiye’de ilk defa halk oylaması ile seçilecek cumhurbaşkanlığı yarışmasında şu noktaları da dikkate alması gerekir:

1) Bu kez millet genel seçimlerin aksine bir parti programına (vaatlere) değil, bir şahsa oy verecektir. Hali hazırda geçerli Anayasa gereği seçilecek cumhurbaşkanının doğrudan yaptırım gücü yoktur. Seçilecek kişi çok güçlü (ama birinci ama ikinci turda oyların %50’sininin üzerinde bir oy oranına tek başına sahip olacak) ama yetkisiz olacaktır. Yetkisiz olduğu için programın anlamı olmayacaktır.

2) Genel ve Yerel Seçimlerin aksine Örgüt ilk defa kendisinden olmayan, hatta tanımadığı bir kişinin propagandasını yapmak zorunda kalacaktır. Örneğin, belki de Edirne Örgütü, hayatında hiç Edirne’yi görmemiş, sadece medya üzerinden tanıdığı bir Hakkârili adayın peşinden koşmak, onu Edirnelilere benimsetmek zorunda kalacaktır.

3) Cumhurbaşkanlığı seçiminin bugün itibari ile finansmanı yoktur. Genel Merkez dışında İl ve İlçe Örgütleri kendilerini doğrudan etkilemeyen bir seçim için para harcamak zorunda kalacaktır.

4) Adayın bir programı(vaatleri) olamayacağına göre sadece ve sadece nitelikleri ön plana çıkacaktır. Kitlelere adayın dünya görgüsü, entelektüel seviyesi, hoşgörü üstünlüğü, kucaklayıcı özellikleri, sempatik tavırları, cana yakınlığı, gerektiğinde de pederşahi olabileceği v.b. gibi nitelikleri anlatılacaktır ama sanırım geniş kitleleri en fazla devletin namusunu emanet edeceği kişinin kendi namusu ilgilendirir.

Kitlelere, rakibe oranla CHP adayının ne kadar daha namuslu olduğu anlatılacaktır.

İster istemez bu seçimde kara propaganda (karşı tarafı kötüleme) ön plana geçecektir.

CHP BU SLOGANLA HAREKET EDEBİLİR

1991 seçimlerini Süleyman Demirel bir tek kelime ile kazandı: Hanedan!

Rahmetli Turgut Özal’ın bütün ailesini yolsuzlukla suçladı, başka hiçbir kavrama itibar etmedi, sadece ve sadece “hanedan” kelimesini yere göğe kazıdı ve neticeye ulaştı.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP şöyle bir sloganla taçlandırabilir:

“Namusuna sahip çık!”

***

Eski Bakanların TBMM’de hayâsızca yalan söyledikleri gün ışığına çıkmaya başladı. CHP fezlekeler hakkında halkı sürekli bilgilendirmeyi ve uyarmayı tabii ki şiar edinmeli ama benim kendimce önemli bir uyarım var:

Ağustos ayında yolsuzlukla suçlanan eski bakanlar aday olmayacak, büyük ihtimalle AKP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan olacak!

Çok sıkışırsa RTE topu onların üzerine atar, “zaten ben anında istifalarını aldım” diyerek sıyırmaya çalışır.

Ağustos seçimlerine giden dönemde hedefte sadece bir isim olmalıdır: RTE!

Fezlekelerde suçlanan Bakanlar sadece bu amaca yönelik ara duraklardır.

***

Zaten RTE hali hazırda CHP’ye çok önemli kozlar vermiş vaziyette:

1) 17 Aralık günü Bilal oğlanla yaptığı “sıfırlama” konuşması! (Bu konuşma gerçektir, dublaj olma ihtimali sıfırdır, zaten böyle olduğunu ispat etmek RTE’ye düşer.)

2) Eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın (mealen) “ne yaptı isem Başbakan’ın bilgisi dâhilinde yaptım” sözü çok önemlidir, zira yol göstericidir. CHP İstanbul’da artık rezalete dönen inşaat projelerini lime lime etmek zorundadır. Bunun için CHP’den uzman bir ekip Çevre Bakanlığı ve İBB’deki inşaat izinlerini teker teker irdelemek durumundadır. “Medya Havuzları” ile “İnşaat Havuzları” arasında doğrudan bağlantı vardır. Bağlantı RTE üzerinde kurulmaktadır.

3) Wikileaks Belgelerinde yer alan “RTE’nin İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğuna dair iddia!”

Bu iddialar Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın Şubat 2012’de yayınladığı “Sızıntı (Wikileaks’de Ünlü Türkler)” adlı kitapta yer aldı. Aradan 2 sene 3 ay geçti.

i)ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi’ne atfedilen iddiaları bugüne dek ABD makamları ne yalanladı, ne de iddia sahipleri hakkında herhangi bir işlem yaptı.

ii)RTE’nin kurduğu Komisyon 2 sene 3 aydır bir sonuca ulaşamadı.

iii)İşin en garabet tarafı, , RTE’nin yetkisi olmasına rağmen, hesapların var olmadığını 2 sene 3 aydır İsviçre’deki Bankacılık Sistemine onaylatmamasıdır. Hâlbuki böyle bir iddia Deniz Baykal aleyhine ortaya atıldığında Baykal hem kendisinin, hem de yakınlarının herhangi bir hesabının olmadığını İsviçre Bankacılık Sistemi’e resmen onaylatmıştı.

***

Eğer CHP:

a)yandaşları dışında ikinci turda diğer partilere gönül verenlerden de oy alabilecek bir aday seçer ve onun olumlu niteliklerini Örgüt üzerinden tüm Türkiye’ye doğru tanıtırsa,

a) “Namusuna sahip çık” türü basit ama anlamlı bir sloganla RTE hakkında yukarıda sıraladığım “Yolsuzluk İddiaları”nı lime lime ederek halka anlatabilirse Cumhurbaşkanı seçilmesine sekte vurabilir.

Dr.Cüneyt Ülsever/Yurt

Odatv.com

CHP cumhurbaşkanlığı arşiv