CHP bu kozunu doğru oynamalı

CHP bu kurultayda artık hiç olmazsa bu kozunu doğru oynamalı. Geleceğe dair, 2019’a dair bir parça umut vermeli, umutları karartmamalı.

CHP 36. Olağan Kongresi, sıkıştırılmış ve daha çok sandalye kapışması atmosferindeki bir kongreler süreci sonunda 3-4 Şubat’ta toplanıyor.

Tarihi kurultaylar CHP’nin durumunu gözden geçirip ülke koşullarının gerektirdiği atılımları gerçekleştirme misyonuyla hatırlanır. 36. Kurultayın bu bağlamda “sıradan” bir kurultay olacağı şimdiden belli. Kurultay heyecandan yoksun. Parti kamuoyu çünkü şimdiden cumhurbaşkanlığı seçiminde kimin aday olacağına odaklanmış durumda.

YEDİ BUÇUK YILLIK SÜREÇ

CHP, yenilendiği 2010’dan bu yana yaklaşık yedi buçuk yıldır kendisinden beklenen hamleyi yapamadı. Kılıçdaroğlu ile geçen bu sürede üç genel seçim, bir yerel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi ve iki referandum geldi geçti. CHP’nin ana muhalefet partisi olarak onca yorulan, yıpranan, güç zehirlenmesine uğrayan Ak Parti’ye karşı baraj kurduğu söylenemez. CHP’nin iktidara kuramadığı baraj ki, yeni bir partiyi siyaset sahnesine sürdü. İyi Parti’nin kurulmasının ve siyaset sahnesine çıkmasının yegane nedeni budur.

Kılıçdaroğlu geçen yedi buçuk yıllık sürede bol bol PM yeniledi ve bol bol da MYK. Herhalde PM’den geçenlerin sayısı birkaç yüzü, MYK’dan geçenlerin sayısı da yüzü geçmiştir. Demek ki bu kurullardaki simaları değiştirmek, birilerini gönderip birilerini getirmek tek başına bir çözüm olmuyor. Bu da görülemedi. Son MYK ise yedi buçuk yılın en düşük profilli MYK’sı. Son PM ise yarı yarıya Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinin delinmesiyle oluşmuştu. Genel Başkan, MYK değişikliğinde listesini delenlere bakmadı bile!

SORGULAMADAN OLMAZ

İşin ilginç yanı, CHP başaramasa da hiç sorgulamaya gitmedi. Olduğu yerde kalmaya hep bazı açıklamalar, bahaneler aradı. Hiç “küçük kurultay” toplamadı. Hiç eski genel başkanlar, genel başkan yardımcıları ve grup başkan vekillerinden oluşan “onur kurulu” toplamadı. Oysa ortaya çıkan her tablo esaslı sorgulanmalı, sorunlar, tıkanıklıklar saptanmalı ve çözümler geliştirilmeliydi.

BİR TÜRLÜ TOPLANAMAYAN TÜZÜK VE PROGRAM KURULTAYI

Başka bir sıkıntı da şu; Kılıçdaroğlu geldiğinden bu yana hep program ve tüzük kurultayı topluyor! Ve maalesef bir kurultay daha program ve tüzük kurultayı toplanmaksızın geldi çattı! Duyumlarım yaz başında toplanacağı doğrultusunda ama toplanmadan inanmam!

İKİ ADAYIN ANLAMI

Kurultaya giderken Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu da adaylıklarını açıkladılar ama onların ki daha çok bazı noktalara dikkat çekme anlamı taşıyor. Yeterli imzayı bulup kürsüye çıkabileceklerini sanmıyorum. Şunu demek istiyorlar; “CHP’de kurucu değerler aşındı, geriye düştü, partiyi parti yapan değerlere daha çok saygı, daha çok özen.”

Bir not geriye dönük: CHP’de 1960’larda Ortanın Solu geldi, 1970’lerde Demokratik Sol/Sosyal Demokrasi geldi ama kurucu değerler bu kadar değersizleştirilmedi, örselenmedi. Demek ki günün gerektirdiği değişimler kurucu değerleri sarsmadan da yapılabiliyormuş.

İNCE’NİN ESPRİSİ

Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nun karşısına imza toplayarak resmen çıkabilecek bu anlamda tek ciddi aday. Daha önce de çıktı naftalin kokan bir listeyle ve şimdikine göre daha avantajlı bir delegasyondan aldığı oy ortada. “Dersimli Kemal” çıkışıyla hatırlanan olağanüstü kurultay, aslında CHP’nin içine düşürüldüğü durumun bir fotoğrafıydı. O fotoğraf değişti mi? Bilakis katmerleşti! Hem de nasıl… O yüzen diyorum CHP’nin duruşu, fikri netliği kadar desen meselesi de çok önemli. Gençleşme de çok önemli.

Bu arada İnce’nin esprisi ne? Delegeye sunduğu argümanı mealen şu; “Kemal Bey’den Cumhurbaşkanı adayı olmaz, partinin genel başkanı aday olmalı; ben genel başkan olursam aday olurum ve RTE ile yarışabilirim.”

Ne var ki İnce’nin ne bir fikri var ortada ne programı ne nasıl bir parti tasavvuru… Ne de bir kurmay heyeti…

SEÇMENE GÜVEN VEREN BİR YÖNETİM

Son olarak şunu söylemek istiyorum; keşke seçimli kurultaydan önce tüzük kurultayı yapılsaydı da MYK’yı ince eleyip sık dokuyup PM seçseydi. Genel başkan da içinden Başkanlık Divanı’nı belirleseydi. Bu tren kalktı, geçti gitti.

Şimdi partinin tek bir kozu kaldı; adam gibi, güçlü, güvenilir, birikimli, donanımlı, yetkin bir PM ve ardından da yıldız gibi parlayacak bir MYK oluşturmak... Bölge ve başka dengelere bu kurulları kurban etmemek… Yurttaş, seçmen bakınca desin ki “İşte bu!”

CHP’nin yenilenecek PM’sinde mutlaka en az iki yetkin dış politika ve uluslararası ilişkiler siması yer almalı. Keza mutlaka ve mutlaka bir savunma ve ulusal güvenlik siması da yer almalı. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar malum; bu iki alan boş bırakılmamalı. Mevcut durumda savunma ve ulusal güvenlik siması yok, dış politika siması ise bir tane ve onun da ne kadar yerini doldurduğu parti kamuoyunun malumu. Öte yandan CHP PM’de ekonomiyi üretimi de, ziraat ve hayvancılığı da, bölgeler arası dengesizliği de içeren şekilde konuşan simalar çoğalmalı. Bu kurulda güçlü eğitimci, hukukçu, idareci simalar da olmalı. Seçmen dışarıdan baktığında ülke yönetimini teslim edebileceği ehil eller görebilmeli o kurulda. Hatta çok zorunlu olmadıkça milletvekilleri dışından oluşmalı bu kurul. Olmazsa olmaz isimler hem milletvekili hem kurul üyesi olmalı.

CHP bu kurultayda artık hiç olmazsa bu kozunu doğru oynamalı. Geleceğe dair, 2019’a dair bir parça umut vermeli, umutları karartmamalı.

M. Ayhan Kara

Odatv.com

CHP kurultay kılıçdaroğlu muharrem ince aday Ümit Kocasakal arşiv