CHP ABD'ye neden gitti

CHP, Kılıçdaroğlu döneminde ABD’ye yanlış hatırlamıyorsam heyetler düzeyinde daha önce iki ziyaret yapmıştı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun...

CHP, Kılıçdaroğlu döneminde ABD’ye yanlış hatırlamıyorsam heyetler düzeyinde daha önce iki ziyaret yapmıştı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki heyetle yapılan aybaşındaki dört günlük çalışma ziyareti üçüncüsü oluyor. Bu ziyaret sırasında ayrıca daha önce fiilen açılan CHP ABD Temsilciliği’nin resmi açılışı da gerçekleştirildi. ABD Temsilcisi Yurter Özcan’ı yakından tanıyorum; Türkiye Cumhuriyeti ideallerine bağlı, genç ve çok iyi bir CHP’lidir. CHP Heyetinin çalışma ziyaretinde de iş bilir ve çalışkan niteliğinin etkisini gösterdiğini öğrendik. Pürüzsüz bir organizasyona imza atarak ziyaretin yorucu taraflarını törpülediği anlaşılıyor.

KILIÇDAROĞLU, ABD’YE GİDEN ÜÇÜNCÜ GENEL BAŞKAN

CHP’nin kurucu genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk, bilindiği gibi hiç yurtdışı ziyaret yapmamıştı. “İkinci Adam” İsmet İnönü ise 1960’lardaki koalisyon hükümeti döneminde başbakanken ABD’yi ziyaret etmişti. “Üçüncü Adam” Bülent Ecevit ise 37 yıl önce başbakan ve genel başkanken ABD’yi ziyaret eden ikinci CHP genel başkanı olmuştu belleğim beni yanıltmıyorsa… Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu da ABD’yi izyaret eden üçüncü CHP genel başkanı oldu.

Kılıçdaroğlu başkanlığında CHP’nin ABD ziyareti iyi de oldu. 37 yıl, genel başkan düzeyinde bir ziyaret için çok uzun bir arayı işaret ediyor. CHP gibi bir parti ABD’yi “suyolu” yapamaz ama bu kadar da ihmal etmemeli. ABD kuşkusuz “kadir-i mutlak” değil, ancak dikkate alınması gereken bir “dünya gücü”. Küresel çapta etkinliği olan ve dünyayı kontrol etmek isteyen bir devlet.

CHP’NİN YURTDIŞI ATAĞI

Tabii, CHP’nin ABD Temsilciliği’ni yurtdışı örgütlenme atağının bir yansıması olarak görmek gerekir, başka bir anlam atfetmenin gereği yok. Bilindiği gibi, Kılıçdaroğlu döneminde CHP dış ilişkilerde olsun, yurtdışı örgütlenmede olsun vites yükseltti. Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, İngiltere gibi Türklerin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde de örgütlendi. Zaten, CHP Genel Merkezi bünyesinde bir de Yurtdışı Örgütlenme birimi var; başkanlığını Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, başkanvekilliğini ise İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün yürüttüğü. 7 kişilik bir de yürütme kurulu olan (bir genel başkan yardımcısı ile bazı parti meclisi üyesi ve milletvekillerinden oluşuyor) bu yapıya bağlı çalışan bir de koordinatör görev yapıyor.

CHP, bu dönemde Ortadoğu, Afrika ve Asya’da da temsilcilik açmalıdır hatta. Türkiye, önemli bir ülkedir, CHP de Türkiye’nin iktidara alternatif önemli bir partisidir. Meseleye bu çerçevede bakmak gerekir. Bir de öneride bulunayım: CHP’nin her zengin bölgesi (Örneğin, Ege, Trakya, Akdeniz, Marmara) bir kıtadaki örgütlenmenin giderini genel merkeze bırakmadan karşılayabilir, bütçesini bir kampanyayla oluşturabilir)

Ayrıca, CHP bu dönemde Sosyalist Enternasyonal’de de aktifleşti. Kılıçdaroğlu Güney Afrika’daki 24. Genel Kurul’da başkan yardımcısı seçildi ve prezidyuma katıldı. İstanbul’da CHP’nin ev sahipliğinde bir SE Komite Toplantısı ile bir de SE Konsey Toplantısı gerçekleştirildi.

Kısacası, CHP “izole” olmak istemiyor.

BEKLENTİLER KARŞILANDI

CHP, ABD ziyaretine ilişkin yüksek beklentilere girmedi. Yönetim nezdinde üst düzey görüşmeler değil, “kuvvet çarpanı” olarak tanımlanabilecek unsurlarla temaslar öngörüldü. Senato ve Temsilciler Meclisi’nden unsurlar yanında iki siyasal parti ile bir araya gelinmesi planlandı. Ayrıca, basın kuruluşları, Türk-Amerikan zeminleri, düşünce kuruluşları ile temaslar planlanmıştı. ABD Temsilciliği’nin açılması ve oradaki Türklerle temas da vardı planlamalar arasında.

ABD dönüşünde heyetteki favor isimlerle yaptığım görüşmede ABD ziyaretinin amacının gerçekleştiğini, çok verimli ve yararlı bir çalışma ziyaretinin hayata geçtiğini öğrendim. Beyaz Saray ve Pentagon’da da görüşmeler yararlı geçmiş. Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti ile olsun, Senato ve Temsilciler Meclisi ile görüşmeler olsun ilgi çekici ve renkli geçmiş. Kılıçdaroğlu’nun konuşma yaptığı platformlara ilgi ise en üst düzeyde olmuş. Emsalleri oldukça sönük geçiyormuş oysa.

ZİYARET ÖNCESİNDEKİ MEDYA KRİZİ

Daha ABD’ye gidecek CHP heyeti yola çıkmadan önce “medya boyutu” ile bir tartışma yaşandı. Müdahale edilmese ziyareti gölgelemeye kadar varabilecek bu tartışmaya akıl sır erdirmek hakikaten zor! Bu gibi önemli ziyaretlere çağrılacak medya mensupları özenle seçilmeli, ince eleyip sık dokunmalı. Yelpazeye dikkat edilmeli. CHP, bu önemli ziyarete giderken olanaklar ölçüsünde çağıracağı medya temsilcilerinin dağılımını şöyle saptayabilirdi: Yakınındaki bir televizyon ve iki gazete, ana akım medyadan birer temsilci, hükümet yandaşı iki önemli gazete ve bir televizyon, hükümet dışı kesimlere ait ama yakınında da olmayan bir gazete ve bir televizyon.

Bazı medya kuruluşlarının çağrılmaması “Acaba onların tepki göstereceği bir şeyler mi olacak orada?” gibi spekülatif bir ortama hizmet etti hiç gereği olmadığı halde. Çok tirajlı ve etki gücü az bir başka organ yerine Sözcü ya da Odatv çağrılsa fena olmazdı. İkisinin de tirajının ve etki gücünün oldukça yüksek olduğu biliniyor. Halk TV de en baştan çağrılabilirdi. Aynı medya grubundan hem Milliyet’e hem de Vatan’a gerek yoktu. Milliyet yeterdi. (CHP’nin bir genel başkan yardımcısı, Gürsel Tekin, bu konularla ilgili. Ayrıca, kurumsal iletişim direktörü Baki Özilhan var. Kılıçdaroğlu’nun iletişim danışmanı Veli Özdemir’in yanında bir de bu alanla ilgili olarak anlaşıldığı kadarıyla İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın “başdanışman” olarak atandı yakın zaman önce. Bu unsurların bu tip organizasyonlarda bir koordinasyon yapması hataları ortadan kaldırabilir ya ad en azan indirebilir. Ayrıca, bu unsurların periferisinde yararlanılacak başka kadrolar da vardır)

CHP ‘İCAZET’ ALMAYA MI GİTTİ?

CHP’nin ABD ziyaretine dönük eleştirilerden ve tartışmalardan biri de “icazet” başlığı altında… CHP sözcüleri her fırsatta ABD’nin BOP’unu eleştiriyor hem de yüksek sesle. “Yurtta Barış Dünyada Barış” diyor. Ortadoğu’daki gelişmeleri “yeni emperyalizm” olarak tanımlıyor. Türkiye’ye Kürt meselesine ilişkin “taşıyıcı anne” rolü verilmek istendiğinin altını çiziyor… Bildiğim kadarıyla CHP heyeti ABD’ye giderken bütün bu yaklaşımlarından ödün vermedi. Ayrıca, CHP daha önce genel başkan başkanlığında geniş bir heyetle Çin’e gitti. Suriye, Mısır ve Irak ziyaretleri gerçekleşti. Planlanan İran ve Özbekistan ziyaretleri var… Avrupa ülkeleriyle de her fırsatta sık temas sürdürülüyor.

CHP, ABD’ye gidecek ve kendisini anlatacak, muhatabını dinleyecek. Küçülen günümüz dünyasının gereğidir bu ilişkiler. Kuşkusuz CHP ABD’ye gider ama net bir şekilde duruşunu da korur, düşüncelerini açıklıkla söyler. Nitekim bu ziyarette de öyle olmuştur. CHP her konudaki düşüncelerini açıklıkla ortaya koymuştur. Zaten en doğrusu da açıklıkla yürütülen görüşmeler ve diyaloglardır.

CHP-CEMAAT DİYALOGU

Başka bir eleştiri ise -Kadri Gürsel’den ödünç bir tanımla yaklaşacağım- Gülen Hareketi’nin ABD’deki bir unsuru ile yapılan görüşme hakkında… CHP, iktidara alternatif bir parti ise kuşkusuz herkesle görüşür, herkesi dinler, herkesin desteğini almaya çalışır ve geniş bir şemsiye açmak ister… Bu yaklaşım son derece doğaldır. Ancak, cemaatler konusu hassas bir konudur. Bu alandaki temaslarda çok dikkatli olmak gerekir. CHP, ABD’deki görüşmesinde de özünde sıkıntı yoktur. Sıkıntı olsa olsa şurada olabilir; belki CHP onların kahvaltısına gitmek yerine, onlara heyetin kaldığı otelde ya da CHP Temsilciliği’nde randevu verebilirdi örneğin. Bu gibi ince nüanslara bakmakta yarar var. Başka bir husus da bu alanda şu olsa gerek: CHP, görüştüğü Gülen Hareketi unsurlarına da, diğer cemaat erbabına da açıkça siyaset ve inanç alanının çok ayrı alanlar olduğunun altını çizmelidir. Cemaatlerin salt manevi alanda kalarak manevi iklime katkısının olabileceğini hissettirmelidir. İnançlara saygılı laikliğin kıymetini ve işlevini, anlamını izah etmelidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün toplumu bölmek yerine nasıl da birleştirdiğini, ustalıkla bunu başardığını, herkesin de bunun kıymetini bilmesi gerektiğini her fırsatta izah etmelidir.

SONUÇ

Sonuç olarak, CHP’nin ABD’ye gitmesi çok olağan… Üstelik, genel başkan düzeyinde bir ziyaretin gecikmesi olağandışı… Bu tip ziyaretler yerinde ve zamanında belli aralıklarla yapılmalı. CHP dışarıya açılmalı ve izole olmamalı.

Tabii, unutulmamalı ki, yurtdışı temsilcilikler de, ziyaretler de tamamen asıl ülkedeki örgütlenme ve çalışmayı tamamlayıcı adımlardır. Aslolan CHP’nin hala aday bulmakta zorlandığı yüzlerce ilçe ve beldede örgütlenmesidir. Bu gerçeğin de altını çizmekte yarar var.

M. Ayhan Kara
Odatv.com

CHP ABD gezi arşiv