Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın

Cemaat operasyonuyla tutuklanan Halil Karakoç, kendisini cezaevinde ziyarete gelirken geçirdikleri trafik kazasında hayatını kaybeden anne ve babasının cenazesine katılmış.

İktidarın "paralel", Cemaat'in "nefret" operasyonları dediği operasyonlar kapsamında tutuklanan Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi eski Bilgi İşlem Daire Başkanı Halil Karakoç, kendisini cezaevinde ziyarete gelirken geçirdikleri trafik kazasında hayatını kaybeden anne ve babasının cenazesine katılmış.

Kazada Halil Karakoç'un kız kardeşi ve eşi de vefat etmiş. Ancak Karakoç onların cenazesine Savcılığın geç izin vermesi sebebiyle katılamamış.

Anne ve babasının cenazesine ise jandarma eşliğinde getirilmiş.

Öncelikle tüm samimiyetimle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, Halil Karakoç'a da başsağlığı diliyorum.

Konumuza gelince;

Cemaat'in yeni Zaman'ı Özgür Düşünce Karakoç'un anne ve babasının cenaze törenine katılması haberine, "Silahların gölgesinde cenaze" başlığını attı.

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 1

"Olabilir" dedim.

Lâkin Zaman'da yetişen, son olarak kayyıma devredilmeden önce Bugün Gazetesi'nin Yayın Koordinatörlüğü görevini yürüten Erhan Başyurt bugün, "O manşeti saklayın" başlıklı bir yazı yazınca, üzülerek bazı şeyleri hatırlatmak farz oldu.

Başyurt'un saklanmasını istediği, "Silahların gölgesinde cenaze" manşeti. Özetle şunları yazdı:

"Çocuklarınız, torunlarınız gelecekte size ‘Paralel paranoya günlerinde neler yaşanmıştı?' diye sorarlarsa, hiç tereddüt göstermeden Özgür Düşünce'nin dün yayınlanan manşetini gösterebilirsiniz. ‘Silahların gölgesinde cenaze' manşeti, inanılmaz tarihi bir değerde.

Göreve başlamadığı döneme ilişkin bir suçla suçlanan ve tutuklanan Halil Karakoç, kendisini ziyarete gelirken kaza geçiren anne, baba, kız kardeşi ve eniştesini kaybediyor.

Silahlı jandarmalar eşliğinde, anne-babasının tabutunu sırtlıyor, toprağa veriyor, sonra da hücresine geri götürülüyor.

Kız kardeşi ve eniştesinin cenazesine yetiştirilemiyor.

Tabii ki, ‘cadı avı'ndan hafızalara kazınan tek kare bu değil...

‘Cadı avı' veya ‘paralel paranoya' nasıl yaşandı diye soranlara, ‘canlı bombaya hırsıza, çocuk tacizcisine tecavüzcüye tanınan hakların, masum insanlardan saklandığı; silahlı teröristlerle masaya oturulurken, karıncayı bile ezmemiş inançlı insanların nefrete dayalı kumpas iddialarla ‘terörist' ilan edilip delilsiz hapislere atıldığı günlerdi’ diyebilirsiniz."

Başyurt yazısını, "Özgür Düşünce'nin 'Silahların gölgesinde cenaze' manşetini tüm bu haksızlıkların bir resmi, yaşanan dramların bir portresi olarak saklayın!" diye bitiriyor.

Ergenekon, Balyoz, casusluk paranoyaları...

İddianame hazırlanmadan, "Asker cami bombalayacaktı, kendi uçağını düşürecekti" manşetleri...

Yıllarca terörle mücadele etmiş komutanlara yargılama bitmeden "terörist" damgası vurulması...

İmralı'daki teröristbaşının hazırladığı listelere göre tutuklama yapılması...

Hırsız, çocuk tecavüzcüsü elini kolunu sallayarak dolaşırken, yurt dışından kendi ayaklarıyla gelenlerin, "kaçma ihtimali var" diye tutuklattırılması...

Hukuksuzluğa dayanamayarak canından vazgeçen Yarbay Ali Tatar için vicdansızca, "mermiye kafa attı" denebilmesi...

Yaşı-başı geçmiş komutanların hastaneye gidişleriyle, "Gata-kulli" diye alay edilmesi...

Bunların hepsi "rüya" gibi geldi, geçti değil mi?

Peki ya şunlar?

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 2

Engin Alan Temmuz 2011'de damadını genç yaşta kaybetti. Oğlu gibiydi. "Savcılık kesinlikle izin vermez" diyerek, cenazeye katılma teşebbüsünde dahi bulunmadı. Cenazede kendisi değil, çelengi vardı... Aralık 2013'te annesini kaybettiğinde Sincan Cezaevi'ndeydi. Ankara'dan İstanbul'a onlarca jandarma nezaretinde götürüldü...

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 3

Dursun Çiçek Mart 2012'de annesini kaybetti. Annesi onu yurtdışında biliyordu. Ağırlaşınca onu son kez görmek için mahkemeye başvurdu. İzin vermediler. Öldükten sonra cenazesine gidebildi. Yine onlarca jandarma eşliğinde...

Prof. Mehmet Haberal; O da Nisan 2012'de annesini kaybettiğinde Silivri Cezaevi'ndeydi. İstanbul'dan Zonguldak'a gitti. Etrafında tam 25 jandarma vardı.

Ve en acı iki cenaze;

Yarbay Mustafa Dönmez Eylül 2012'de oğlunu kaybetti. Azerbaycan'da şüpheli bir trafik kazasında... Ki, Dönmez kazılardaki kumpasların ham görüntülerini elde ettiği için oğlunun öldürüldüğüne inanıyor. Oğlunun cenazesine gitmek istedi. Bandırma'ya yaklaşık 2 saat süren deniz yolunun "güvenli olmadığı" ve "kaçabileceği" gerekçesiyle 7 saatlik karayolundan götürüldü. Dönmez, ikindi üzeri kılınan cenaze namazına yetişemedi. Mezarlıkta cenaze 2.5 saat bekletildi de oğluna son görevini yapabildi. Sonra mezarın başında düşüp, bayıldı...

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 4

İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu da evlât acısını yaşadı cezaevindeyken. Dünyalar güzeli oğlu Emir Ankara'da bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Ankara'daki cenaze töreninde jandarmalar eşliğinde getirildi. Dahası "kaçabilir" denilerek, geceyi evinde geçirmesine izin verilmedi, Sincan Cezaevi'ne kondu.

Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel anası gibi sevdiği kayınvalidesini Ağustos 2013'te kaybettiğinde Mamak Cezaevi'ndeydi. Aksaray'daki cenaze törenine gitmek için izin istedi. Jandarma komutanı Önsel'i tam 5 jandarmayla gönderdiler. Fatih Hilmioğlu'na yapılanlara gösterilen tepki üzerine, geceyi cenaze evinde geçirme izni çıkmıştı. Önsel'e bu izin verildi, ama o 5 jandarmayla "göz teması" içinde olmak şartıyla. Kasabada, iki gözlü bir gecekondu evinde, göz göze... Savcıya durumu aktardılar, Nuh dedi, Peygamber demedi. Önsel de durumu protesto için eşini cenaze evinde bırakıp, Mamak'a döndü...

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 5

Benzeri daha ne acılar!..

İnsan merak ediyor; acaba birileri bu acıların resimlerini sakladı mı diye...

Saklamamışlardır!..

Bari şunu saklasınlar... Ersel Yüzbaşı'nın resmini...

Önceki gece PKK'nın 2 ton patlayıcıyla saldırdığı Diyarbakır Hani İlçe Jandarma Komutanı'nın...

O saldırıda "gazi" oldu... Gözünü kaybedebilir...

Ersel Yüzbaşı, iki ay öncesine kadar sözde İzmir Casusluk davasının sanığıydı...

İşte bunu kesinlikle saklayın...

Şimdilik "eserinizi" görmeniz... İleride de şayet o yollarda yeniden "beraber yürümeye başlarsanız", "PKK'ya kendini ve karakolunu bombalattırmak suretiyle hükümeti devirmeye kalktı" manşeti atabilmeniz için...

Müyesser Yıldız

Odatv.com

Müyesser Yıldız yazdı: Cemaat bu fotoğrafları iyi saklasın - Resim : 6

Halil Karakoç cemaat dava cenaze ergenekon Balyoz arşiv