NİHAT GENÇ: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA

Halk kültürümüzün hangi masalında cinler hamamda eğlense koro halinde söyledikleri şarkının adı: ‘çarşambadır çarşamba’. Halk kültürümüzün cinleri...

Halk kültürümüzün hangi masalında cinler hamamda eğlense koro halinde söyledikleri şarkının adı: ‘çarşambadır çarşamba’. Halk kültürümüzün cinleri için ikinci bir şarkı sözü boşuna aramayın, cinlerin şarkısı maalesef bir tane ve iki kelimelik, ancak nakaratı çok, durmaksızın ‘çarşambadır çarşamba’ diye tekrarlayarak cinlerin korosuna siz de pekala katılabilirsiniz.

Bence bu iki kelime cinlerin ürkütücü gizemini muhteşem şekilde tasvir etmeyi başarıyor. Oturup ‘çarşambadır çarşamba’ şarkısının analizini uzun uzun yapabilmeliyiz, sayfalar yetmez, bir cümleyle yetinelim. Sözlerin ürkütücülüğü anlamsız oluşundan mı?

Yoksa çok iyi bildiğiniz Çarşamba kelimesinin başka bir boyutta kullanımı niçin bizleri ‘tedirgin’ ediyor, korku dolu bir şaşkınlığın içine sürüklüyor.

Kelimenin anlamsızlığı çok mu çok uzak alakasızlığı hepimizin çok iyi bildiği Çarşamba kelimesine hangi tuhaf giysileri giydirip nasıl oluyor da ucubeleştiriyor, anlayabilmek için edebiyat sanatının ‘sırlarına’ sahip olabilmelisiniz.

Çarşamba kelimesini alakasız bir yerde kullanarak sanki kelimeye görünmeyen öte dünyanın çok tuhaf bilinmedik giysilerini de giydirmiş oluyor.

Çarşamba kelimesi, nasıl oluyor da bir anda garip hortlaksı bir yaratık heyulaya dönüşüyor. Ve gecenin üçünde boşalmış hamamın karanlığında Çarşamba Çarşamba seslerinin curcunalı bir eğlenceyle yükseldiğini düşündüğünüzde gerçekten cinlerin boyları kaşları saçları suratları ve tepinmeleriyle gözlerinizin önünde canlanıp nefes aldığına şahit oluyorsunuz.

Bütün bu ‘sinema karesi’ görüntülerini zihnimizde canlandıran ise sadece ‘çarşambadır çarşamba’ kelimeleri. Bu aynı zamanda şu demektir, kelimelerin sonsuz gücü vardır, kelimelerin terkibinde inanılmaz bir büyü açıklanamaz bir ‘sır’ vardır ve içinde doğduğunuz kültür ruhunuzu bu kelimelerle inşa eder, ve bazen zor günlerde bu kelimelere ihtiyacınız olur.

Çarşamba kelimesini takvimde kullanırsanız hiçbir sorun yok, ancak aynı kelimeler ‘yer’ değiştirdiğinde anlamları da karanlık dehlizlere mezarların içine uzanan başka tür fenerlere dönüşüyor, neden?

Edebiyatın kültürün gücü işte budur. Bir tek kelime hiçbir kameranın fotoğraf makinesinin ele geçirmesi mümkün olmayan ‘görüntüleri’ zihninize armağan eder.

Anadolu coğrafyasının türküleri masalları fıkraları deyimleri deşildikçe her biri birkaç cümlelik bu muhteşem ‘tasvirlerle’ çokça karşılaşmanız mümkün.

İşte bir tane daha, özellikle Kayseri yöresinde, fazlasıyla sessiz ve lafa hiç girmeyen, konuşmayan insanlar için söylenmiş, ‘ne o, ağzınıza Çarşamba tuzu mu ektiler?’.

‘Çarşamba tuzu’ ne demek, çok alakasız iki kelime yan yana gelmiş ve yine bilinmeyen gizemli çarpıcı bir etkide bulunmuş, üstelik Çarşamba tuzu diye bir madde nesne yok ve tuz ekin değil ki ekilsin.

Biraz zorlarsak, ağzınıza Çarşamba tuzu mu atıldı deyimini, bilinmeyen bir şey mi oldu, birileri mi sizi susturuyor, bir tenbih mi alıp susuyorsunuz, vs., gibi gerçek anlamına yakın düşecek şeyler söyleyebilirsiniz.

Ağzınıza Çarşamba tuzu mu ekildi deyimi ‘bilinmeyen, konuşmayan, gizemini koruyan’ bir şeye karşı yine ‘bilinmeyen gizemli bir cümleyle’ karşılık veriyor, yani kapalılığa karşı kapalı bir imayla karşılık veriyor. Üstelik dışa kapalı suskun insanın gizli öfkesine ya da içe dönük kasvetine neşeli mizahi ya da hakaret taşımayan ifadelerle cevap veriyor.

Bir yanıyla da Çarşamba tuzu deyimi hiç konuşmayan asık suratlı bir insanla dahi ‘iletişimi’ sürdürmeye yarıyor, yani, anlamsız gibi görünen bu deyim, soğukluğun suskunluğun gizliliğin anahtarı kiliti gibi sosyal bir işlev görüyor.

Ancak hem cinlerin şarkısı çarşambadır Çarşamba hem de ağzınıza Çarşamba tuzu mu ekildi deyimi kültürümüzde ‘cinlikle, tuhaflıkla’ Çarşamba kelimesi arasında bir gizemli ilişki olduğunu gösteriyor.

Geçenlerde cemaatten bir zat bundan böyle bize cemaat değil camia denile buyruğunu verdiği gün aklıma geldi ve Çarşamba kelimesi üzerine analizleri bu yüzden yazdım.

Gelin size ‘çarşambacılar’ diyelim.

İşte Ergenekon ve Balyoz davalarında ‘görünmeyen eller’ disketlere kasetlere telefon konuşmalarına sızmış girmiş düzenlemiş organize etmiş ve binlerce insan itibarsızlaştırıp tutuklanmış ve bir çok kurum yanında Türk medyası topyekün susturulmuş.

Şimdi bu davalardaki görünmez el kim diye sormamız lazım, dün manşete çekmiş suçlamış yaftalamışlardı, şimdi ses çıkaran yok.

Oysa sen ben o halk herkes açık aleni şekilde gizli tezgahı biliyoruz, ama kimse söylemeye cesaret edemiyor…

Söyleyemediğimiz yer sadece basın değil telefonda da söyleyemiyoruz evde de söyleyemiyoruz hatta kahvede de dinleniyoruz diye söyleyemiyoruz…

O halde gecenin üçünde hep birlikte kullanılmayan harabe bir hamama gizlice girip doya doya el çırparak göbek taşını döne döne hep birlikte söyleyelim: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA, ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Hrant’ın katilleri kim: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Uludere’yi kim bombaladı: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Türkiye’yi Suriye’yle kim savaştırıyor: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Bu yetmiş medyanın parasını kim veriyor: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Yüzlerce yazarı ve ekranı kim susturuyor: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Murat Belge, Halil Berktay, Mithat Sancar, Taraf Gazetesi ve yüzlerce benzerini Amerikan elçilikleriyle gizli tezgahlarda buluşturan kimdir: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Wikileaks belgelerini örtüp perdeleyen kimlerdir: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Gazetecileri tek tek işinden kovanlar kimdir: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Ergenekon ve Balyoz ve ODA TV davalarındaki bu ‘sehven’ virüsleri kim düzenledi: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Uğur Mumcuları Taner Kışlaları Hablemitoğlunu kim öldürdü: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Bir yazar olarak ancak bu kadarını söylemeye cesaret edebiliyorum, sizler de buyurun bir eski hamama girip doya doya el çırpıp söyleyin, niye susuyorsunuz, ağzınıza ÇARŞAMBA TUZU MU ekildi?

Kimler ekti: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA…

Yeni Cumhuriyetimizin adı ne: ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA...

Nihat Genç

Odatv.com

nihat genç Hrant Dink murat belge halil berktay taraf gazetesi arşiv