17 yıldır yurt dışında yaşayan Türk müzisyen: Burası da sanıldığı kadar kolay değil

Kaan Çağlayangöl yazdı...

Yurt dışında yaşayan ve müzik hayatlarına o ülkelerde devam eden müzisyenlerin tecrübeleri ve anlatacaklarını önemsiyorum. Çünkü yurt dışında adeta müzik elçisi gibi yaşamlarına devam eden Türk müzisyenlerin çok iyi işler yaptıklarına şahitlik ediyorum. Berk Ağar da İzmir’den yetişmiş önemli bir gitarist… 17 yıldan bu yana Amerika’da yaşıyor ve müzik çalışmalarına orada devam ediyor. Kendisi ile pandemi döneminde Amerika’daki müzik yaşamının ayrıntıları, devlet desteğinin olup olmadığı, telif hakları ve müzisyenlerin geçim sıkıntıları ile ilgili konularda bir söyleşi gerçekleştirdim. Keyifle okumanız dileğiyle.

17 yıldır yurt dışında yaşayan Türk müzisyen: Burası da sanıldığı kadar kolay değil - Resim : 1

"DEVLET BİR ŞEKİLDE BİZİ AYAKTA TUTTU"

- Uzun yıllardır Amerika’da yaşıyorsun, Amerika’da pandemi döneminde müzisyenlere devlet eliyle doğrudan yardım yapıldı mı? Ya da devlet yapmadı ise yapan kurumlar oldu mu?

Eğer öğretmenlik yapıp öğrenci kaybınız oldu ise ya da çaldığınız mekanlarda müzik durdu ise, devlet yardım etti. Tabii ki bunları bir şekilde kanıtlamanız şartıyla (benim internetten derslerim devam ettiği için bu yardımı almadım). Bunun dışında yanlış hatırlamıyorsam 70.000 doların altında yıllık kazancınız var ise ABD devleti 3 tane çek yolladı ama tabii ki bu 3 çekle geçinmek imkansızdı, yaklaşık 3200 dolar civarında bir paraydı. Ben mesela müzik okulum olduğu için bir kere hibe tarzında bir para alıp birkaç ayı bu şekilde kurtardım. Yani devlet bir şekilde bizi ayakta tuttu diyebiliriz. Kurum olarak ise bazı organizyonların destek olduklarını duymuştum ama başvuru yapıp kabul edilmek şartı ile.

17 yıldır yurt dışında yaşayan Türk müzisyen: Burası da sanıldığı kadar kolay değil - Resim : 2

- Müzisyenlerin Amerika’da bireysel olarak sağlık sigortalarını veya sigorta primlerini ödeme güçlükleri var mı?

Ben müzisyen olarak kendi sigortamı kendim ödüyorum, eğer ünlü bir grupta çalmıyorsanız, üniversitede ya da müzik okulunda öğretmenlik yapmıyorsanız ya da bir senfoni orkestrasında çalmıyorsanız, bu sigortayı siz ödüyorsunuz. Eğer sigorta ödemezseniz bildiğim kadarıyla sene sonunda bazen ufak tefek cezaları olabiliyor. Burada sağlık sistemi bence çok kotü, yani ne kadar sigortan olsa da en ufak bir operasyonda bile yüksek meblağlar ödeyebilirsin.

"AMERİKA'DA MÜZİĞE BİRAZ DAHA FAZLA SAYGI VAR"

- Türkiye’de bazı müzikleri çalarsan geçinemezsin algısı yüksek. Örneğin caz çalarak para kazanamama durumu söz konusu… Uzun yıllardan bu yana Amerika’da yaşayan biri olarak bu durumu Türkiye ve Amerika açısından nasıl değerlendiriyorsun?

Yani tabii ki bazı müzikler diğerlerinden daha fazla kazandırıyor. Caz müziğinde çok aranan bir adam olmadığınız zaman geçim kaynağı zor olabiliyor ama imkansız değil, mesela Teksas’da daha fazla pop, rock, country ya da latin müzikleri daha ön planda… Yalnız her yerde olduğu gibi özel partiler ve düğünlerde elde edilen gelirler çok daha iyi. Sadece barlar, klüpler ve restaurantlarda geçim kaynakları biraz zor ama bazı pop/rock çalan ve sadece bu işten geçinebilen arkadaşlarım da var. Türkiye’yi çok bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla iyi cazcılar ve iyi müzisyenler güzel paralar kazanabiliyorlar. Şu an pandemi olduğu için herkesin gelirleri düştü. Ama işin gerçegi Amerika’da müziğe biraz daha fazla saygı var.

17 yıldır yurt dışında yaşayan Türk müzisyen: Burası da sanıldığı kadar kolay değil - Resim : 3

"TÜRKİYE'DEN GELECEK OLAN MÜZİSYENLERE..."

- Amerika’ya gidiş sürecin nasıl oldu? Bugün pandemi nedeniyle Türkiye’den ayrılıp oraya gitmek isteyen birçok müzisyen var. Onlara yöntem olarak ne söylemek istersin?

Amerika’ya ben Özel Turk Koleji’ni bitirdikten sonra degişmeli öğrenci olarak geldim ve burs alarak “Del Mar College” adında bir müzik okuluna başladım ve sonraki bütün müzik eğitimimi burada aldım. Türkiye'den gelecek olan müzisyenlere burasının da o kadar kolay olmadığını söyleyebilirim, çok çalışıp, dürüst olup, doğru yerde ve doğru zamanda bulunmak gerekli. Yani kesinlikle şöyle bir şey yok; “ya ben Amerika’ya gideyim, hemen ünlü olurum!”. Burada rekabet çok fazla ama aynı zamanda müziğe saygı da çok fazla. Kolay değil ama sabredip çalışarak çok güzel yerlere gelinebilir, tabii çok kolay değil.

- Amerika’da gittiğinden bu yana neler yaptın? Yer aldığın ya da almayı düşündüğün projeler neler?

Amerika’da klasik gitar üzerine lisans ve master eğitim aldım. 5 adet albüm yaptım. Klasik gitar başlangıç kitabı yazdım, 4 sene üniversitede gitar üzerine eğitmenlik yaptım, jürilik yaptım ve son olarak son 3 yıldır kurduğum müzik okulumu yönetiyorum. Daha yaptığım birçok konser ve projeler oldu. Şu anda kaydettiğim bir albüm çalışmam var hatta albümün ilk single’ı olan “Road Trip” bugün yayınlandı, bas gitarda Yaman Akdoğan ve davulda da Mark Walker çaldı. Bunun dışında ikinci gitar kitabı projem, yeni albüm projelerim ve “Viatorum” adında University of Texas’taki müzik profesörleri ile kurduğumuz Ortadoğu müzikleri çaldığımız bu grupla turne, kayıt ve daha birçok yeni projemiz var.

- Amerika’da pandemi sonrası müzik dünyasına dair müzisyenler neler düşünüyorlar? Bir umut ya da umutsuzluk hali var mı?

Amerika da çok etkilendi ama aşılanma aşırı hızlı olduğu için müzisyenler de bir hayli umutlu. Özellikle Teksas’ta birçok klüp açıldı ve birçok müzisyen arkadaşım canlı olarak çalmaya başladılar. Bence umut var, ama tabi ki bu zor dönemden mental anlamda kurtulabilirsek…

- Caz müziği için Türkiye’de sahne sorunu hakim. “Nardis” dışında sürekli açık ve devam eden bir sahne yok desek yanlış olmaz. Amerika’da şehir bazında caz sahne sayısı ne ölçüde?

Genelde birçok şehirde caz var. Üniversitelerde, festivallerde ve caz klüplerinde müzisyenler çalıyorlar. Benim San Antonio’daki ya da Amerika’da yaşayan cazcı, iyi müzisyen arkadaşlarım çok zorluk çekmiyorlar, zaten iyi bir cazcı genelde birçok müzik dalına kolayca adapte olabiliyor. Sahne sayısını bilmiyorum ama üniversiteleri de dahil edersek genelde her şehirde caz mekanı var, yeterli mi onu bilmiyorum. Bence her zaman daha fazla olabilir. Türkiye’de benim görüşüm sadece sahne değil müzik okulu sorunu da var, müzik eğitimi ne kadar azalırsa sahneler de bence o ölçüde azalır.

17 yıldır yurt dışında yaşayan Türk müzisyen: Burası da sanıldığı kadar kolay değil - Resim : 4

ŞİMDİLİK BİRAZ ZOR

- Pandemi herkesi digital olarak müziklerini yayınlamaya doğru itti. Youtube kanalları ve Spotify... Sen bunu nasıl değerlendiriyorsun? Plak ve cd basılı olarak devam edecek mi? Yoksa sadece dijital ortamlar mı olacak?

Zaten bu dijital müzik ortamları uzun süredir vardı, pandemi sadece biraz daha yoğunlaştırdı. Ben, 2011 yılında, Spotify’a albüm yüklediğimi hatırlıyorum. Artık herkes albüm yapıp bu platformlara koyabilir. Tabii ki bu çok güzel bir şey değil, önüne gelen müzik yapmaya çalışıyor. Bence plak ve cd basımı şimdilik azaldı ama ileride özellikle iyi müzik dinleyicilerinin desteği ile yeniden popüler olur diye düşünüyorum. Çünkü gerçekten cd yada plaktaki kaliteye ulaşmak dijital platformlarda şimdilik biraz zor.

- Bir diğer konu ise internetten ders veren müzik hocalarının artışı. Amerika’da bu anlamda durum nedir? Orada da bu konu trend durumda mı?

Ben yaklaşık 3-4 yıldan beri bu sistemde ders veriyordum. Ama şu anda online ders sayısı bir hayli arttı ve herkes ders vermeye, reklam vermeye başladı. Yani, öyle dışarıdan gözüktüğü gibi Facebook’a yada Instagram’a iki reklam vermekle o kadar kolay öğrenci geldiğine inanmıyorum. Tabii ki iyi bir okul mezunu isen ve müzik dünyasında tanınan biri isen bu reklamlar sana yardımcı olurlar. Bence online eğitim güzel bir şey çünkü istediğin herkes ile istediğin zaman çalışma fırsatın var. Zaten bu online sisteme bir çok müzisyen ve ünlü okullar uzun zamandır geçmişti. Ben bile bir iki tane sevdiğim müzisyenle ders yaptım.

- Amerika’da müzisyenlerin kayıt olabildikleri meslek birlikleri var mı? MESAM ve MSG gibi. Telif haklarından gelen paralarla geçim sağlayan müzisyenler var mı?

Bildiğim kadarı ile “American Federation of Musicians” (AFM) var ama açıkçası çok bir bilgim yok. Senfoni orkestrasında çalanlar genelde üye oluyor diye biliyorum ama normalde mekanlarda çalan müzisyenler için ne kadar getirisi ve götürüsü var bilmiyorum. Yıllık ya da aylık ödemesi de olması gerekiyor. Telif haklarıyla geçim sağlayan müzisyenler mutlaka vardır ama onların da baya ünlü olduklarını düşünüyorum. Yani normal bir yoğunlukta ve sürede caz çalan, standard bir müzisyenin sadece teliflerle yaşamını sağlaması bence zor.

KATLANILABİLİR DEĞİL

Berk Ağar’a içten cevapları için teşekkür ederim. Pandeminin ilan edilmesi ile birlikte tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de müzisyenler çok ama çok zor günler geçiriyorlar. Bu zorlukların kısa vadede ortadan kalkması pek de mümkün gözükmüyor çünkü günlük vaka ve ölüm sayıları hala belirli bir seviyenin hayli üzerinde seyrediyor. Özet olarak bir müzisyenin bu zor günlerde yaşamını sürdürebilmesi hiç de kolay değil. Müzik sektörünün ve tüm sahne sanatlarının bin bir güçlükle ayakta kalmaya çalıştığına yakından şahit oluyorum. Geçim sıkıntısı çeken müzisyenlerin sayısı bir hayli fazla. Yaşamına son veren müzisyenlerden ise hiç söz etmek istemiyorum çünkü bu durumu manevi olarak katlanılabilir görmüyorum. Nereden bakarsanız bakın, çok üzücü… Müzisyenlerin bu dönemde hiçbir gelir elde edememelerine karşılık hiç olmazsa “müzik susmasın” projesinin Eylül ya da Ekim ayına kadar uzatılması gerekiyor. Müzik susmasın projesinin süresinin uzatılması pandeminin bu zor koşullarında artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Hiç olmazsa bir yaraya merhem olması anlamında müzisyenler için bu yardımın kesilmemesi gerekiyor. “Hiç kimsenin burnu kanamadan 2020 pandemi krizi atlatılmıştır” deniliyor fakat bu söz daha çok sermaye sahipleri için geçerli olsa gerek. Çünkü müzisyenler işsizlik ve geçim sıkıntısı nedeniyle oldukça zor günler geçiriyorlar ve seslerini duyurmakta zorlanıyorlar. Müzik sektörü ve sahne sanatlarının durma noktasına geldiği bu günlerde, büyük firmaların batmamalarının ya da faaliyetlerine devam etmelerinin pek de bir önemi olmadığını düşünüyorum.

Müziğe ve hayata dair daha güzel günleri görmek ümidiyle…

Sevgiyle kalın.

BERK AĞAR KİMDİR

Berk Ağar 1986 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Özel Türk Koleji’nde liseyi bitirdikten sonra 2005 yılında Amerika’da Texas eyaletinde müzik eğitimine başladı. “Del Mar College” müzik programına burslu olarak kabul edildi. Daha sonra Texas A&M üniversitesine geçiş yaparak, 2008-2010 yılları arasında Philip Hii ile klasik gitar üzerine çalıştı ve bu kurumda lisans eğitimini tamamladı. Berk Ağar, 2010 ve 2011 yıllarında, kendi kurduğu “Mundo” adlı grubuyla iki latin albüm yaptı. Sanatçı ayni yıl, burslu kabul edildiği University of Texas’ta Dr. Matthew Dunne ile klasik gitar üstüne yüksek lisans eğitimine başladı; aynı kurumda öğrenci asistan olarak görev aldı ve 2014 yılında başarı ile mezun oldu. 2016 yılında “İnsiyatif” adını verdiği iki kişilik grubuyla Türkçe şarkılardan oluşan bir albüm yaptı. 2017 yılında kendi bestelediği, enstrümental tarzda olan,“Serendipity” adli single’ını piyasaya sürdü. 2014 ile 2018 yılları arasında Palo Alto Üniversitesi’nde gitar eğitmenliği yaptı. 2018 yılında kendi müzik okulu olan Institute of Musical Arts’I kurarak, özel gitar dersleri vermeye burada devam etti. 2012 yılından beri eğitmenlik yaptığı, San Antonio’nun en eski ve köklü müzik okullarından Northside Music School adli müzik okulunda 2018 yılında yönetici pozisyonuna yükseldi. 2020 yılında başlangıç seviyesi gitar kitabi olan “Fundamentals of Classical Guitar” kitabını yayınladı. 2020 yılında University of Texas’da eğitim veren müzik profesörleri ile kurduğu, etnik müzik aranjeleri üzerine yoğunlaşan, “Viatorum” adlı grup ile birçok kayıt projesinde yer aldı. Jim Kalson, Joe Caploe, Mark Walker, Ethan Wickman, Stan Renard, Celil Refikkaya, Yaman Akdoğan, Nükhet Duru, Ayşegül Aldinç, Attila Atasoy, Andrew Bergmann, Jerry Tubb, Armin Marmolejo ve Juan Ortiz gibi ünlü isimlerle çalışan Berk Ağar, sanat yaşamına aktif olarak Amerika’nın, Texas eyaletinde bulunan, San Antonio şehrinde devam etmektedir.

Kaan Çağlayangöl

Odatv.com