BUNU İSTİYOR MUSUNUZ?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Abdullah Öcalan’ın, avukatlarına teslim edilmek üzere 20 Ağustos 2009 günü İmralı Cezaevi Müdürlüğü’ne teslim...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Abdullah Öcalan’ın, avukatlarına teslim edilmek üzere 20 Ağustos 2009 günü İmralı Cezaevi Müdürlüğü’ne teslim ettiği 160 sayfalık yol haritasını, Ocak 2010 başında Türkiye’den istediği yönünde medyaya yansıyan haber, Öcalan’ın tartışma konusu olan yol haritasını tekrar gündeme getirdi.

Şimdi herkesin merak ettiği konu şu: Acaba yol haritasının içeriğinde ne var? PKK yönetiminin de, eski DTP yetkililerinin de, “muhatap Öcalan’dır” diyerek adres gösterdikleri bu adam ne istiyor?

Yıllardır “Kürt sorununun çözümünü” isteyenlerin; TRT’de günde 24 saat süreyle Kürtçe yayın yapılmasından, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümünün açılmasından, Kürtçe dergi, gazete, kitap yayınlanmasına ve Kürtçe dil kurslarına izin verilmesinden, Kürt Vakfı, Kürt Enstitüsü, Kürt Derneği kurulmasına imkân sağlanmasından bile tatmin olmadıkları görüldü. Çünkü hala “Kürt sorununun çözümü” isteniyor. Peki, geriye ne kaldı? Kürtçe eğitim ve eski yer adlarının iadesi. Bunlar halledilirse eğer, “Kürt sorunu” biter ve PKK silah bırakır mı sanıyorsunuz? Asla! Mesele bu değil. Kimse kimseyi kandırmasın!

PKK’nın da, milliyetçi veya İslamcı Kürtçülerin de literatüründe nihai “Kürt sorununun çözümü” talebi bu değil. Onların istedikleri çözüm, açıkçası, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, ilk aşamada Irak’ın kuzeyindeki yapıya benzer bir “özerk bölge” oluşturmaktır. Kürtçü yayınlarda bu niyet bariz bir şekilde dillendirilmektedir. Abdullah Öcalan da yol haritasında “çözüm” için bunu öneriyor.

Öcalan’ın yol haritası kamuoyuna açıklanmadı. Ama Öcalan, İmralı’da avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde, 160 sayfalık yol haritasında nelerin yer aldığına dair bazı ipuçları veriyor. Öcalan’ın görüşme notlarından buna dair bazı bölümleri aktarmak istiyorum:

PKK’nın yan kuruluşu olan Fırat Haber Ajansı’nın duyurularına göre, Öcalan, 28.10.2009 günü avukatlarıyla yaptığı görüşmede şöyle diyor:

“Meclis, demokratik müzakere yolunu açacak bir tavır sergileyebilir. Zira 1919 Koçgiri isyanında kurulan Komisyon Kürtlerle görüşmüş, hatta af da çıkarmış ve isyan böylece sona ermiştir.. Biz çok şey istemiyoruz. Bunlar kendilerine örnek aldıkları Fransa'nın Korsika’ya tanıdığı hakları tanısınlar yeter. Korsikalılara hakları, özgürlükleri, bölgesel özerklikleri verildiğinde Fransa'nın üniterliği mi bozuldu?”

Öcalan, 18.11.2009 tarihinde de avukatlarına şunları söylüyor:

"Yol haritamda üç aşamalı bir plandan bahsetmiştim: Birinci aşama, Meclis'te bir araştırma komisyonunun kurulması. Bu komisyon gelip beni de dinleyebilir. Meclis'te bizimle ilgili, sorunun çözümüne ilişkin bir karar (af kararı) alınır. İkinci aşamada, silahlı güçlerin (PKK) sınır dışına çekilmesi devreye girer, çatışmasızlık sağlanır. Üçüncü aşamada, anayasal ve yasal düzenlemeler yapılarak, ona göre güçlerin (PKK) ülkeye dönmesi sağlanabilir. Bunun dışındaki hiç bir öneri ya da görüş bizim çözümümüz değildir. 160 sayfalık çalışmam sadece bir yol haritası değil, çözüme ilişkin geniş bir çalışmaydı. Orada anlamlı çözüm önerilerim vardı.

Yol haritamda, KCK (Koma Civakén Kurdistan/Kürdistan Halklar Konfederasyonu) sistemiyle ilgili dört boyutu belirttim. Sosyal boyut: bunun alt başlığında hukuk da var. Siyasi-diplomasi boyutu: Kürtlerin yaşadıkları her yerde sınırlara dokunmaksızın demokratik çalışma yürütme, örgütlenme ve koordinasyon serbestliğidir. Üçüncü boyut: Öz savunmadır. Kürtlerin kendi güvenliklerini kendileri sağlama boyutudur. Dördüncü boyut: Ekonomidir. KCK örgütlenmesi tanınmalıdır. Bizim çözüm anlayışımız budur. Bunun dışındaki çözümlerin çözüm olamayacağını belirtiyorum." (Fırat Haber Ajansı, 20.11.2009)

Kısacası Öcalan; genel af çıkarılmasını, Kürtlerin yaşadıkları bölgede Korsika örneğine benzer şekilde özerk bir yönetimin oluşturulmasını, PKK silahlı güçlerinin de özerk bölgenin “güvenlik gücü” olarak görevlendirilmesini, bunun dışındaki hiçbir çözümün kabul edilemeyeceğini beyan ediyor.

Öcalan’ın, “olmazsa olmaz” diye dayattığı bu taleplerin hükümet tarafından kabul edilip uygulamaya konulması halinde ne olur? Söyleyelim: Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde; kendisine ait parlamentosu, hükümeti, yargısı, ordusu, polisi, eğitim sistemi ve bayrağı olan “Kürdistan Federe Bölgesi” adlı ayrı bir yönetimin kurulması gündeme gelecek, akabinde Mesut Barzani’nin Irak’ın kuzeyindeki konumuna benzer şekilde, Abdullah Öcalan’a da “Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı” payesini alma yolu açılacaktır.

Siyasi kulislerde ve medya organlarında “Kürt sorununu çözelim” diyen efendiler size net bir soru, bunu istiyor musunuz?

Sinan Sungur
Odatv.com

abdullah öcalan PKK Kürt açılımı Sinan Sungur arşiv