Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın…

Ayşe Baykal yazdı

Bundan iki yıl kadar önce milletvekillerinin danışman maaşlarından komisyon aldığını, kimi vekilin maaştan kestiğini kiminin araba taksiti gibi ödemeleri danışmanına zimmetlediği konusu kulağıma gelmişti. Açıkçası çok mantıksız gelmişti.

Geçtiğimiz günlerde Kenan Sofuoğlu’nun danışmanı konuyu gündeme getirince olayın gerçekliğini anlamış oldum ve çok üzüldüm. Kendilerinde böyle bir hakkı nasıl görebilirler anlamış değilim. Danışmanın maaşından komisyon almak nedir yahu?

Böyle bir şeyi Sofuoğlu’nun danışmanı biliyor da parti genel başkanları bilmiyor mu? Hangi parti olursa olsun Genel Başkanlar ve Meclis Başkanı neden “DUR” demedi bu saçmalığa?

Sofuğlu’nun asistanı bu iddiayı gündeme getirdikten sonra istifasını verdi. Verdi de konuyla ilgili olarak yetkililerden bir kişi dahi tek kelime etmedi. Ne yani danışman istifa edince, yazdıklarını silince konu kapanmış mı oldu?

Bir vatandaş olarak TBMM’den böyle bir uygulamanın etik olup olmadığıyla ilgili bir açıklama,

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ise danışman maaşından alınan komisyonun helal olup olmadığı bilgisini istirham ediyorum.

Zira gelen cevaba göre ben de oy vererek meclise gönderdiğim milletvekillerinin maaşından komisyon talep etmeyi düşünüyorum.

SOFUOĞLU’NUN ÖZRÜ

Kenan Sofuoğlu’nun ayaklarını masaya koyduğu ve danışmanları için “EMİRERLERİM” dediği fotoğraf karesine gelince; her ne koşulda olursa olsun tasvip edilir bir hareket değildi elbette. Zira kendi partisi olan Ak Parti içinden dahi eleştiriler de oldu.

Nitekim Sofuoğlu da özür diledi. Takdir milletindir.

Fakat benim dikkatimi çeken, Ak Parti içinden sert tepki (!) gösteren Mehmet Metiner oldu. Kendisi Sofuoğlu’nu “KİBİR abidesi” ilan edip, Reis üzerinden uzun uzun yazıp yüklenince aklıma 2015 yılında katıldığı bir televizyon programında yapmış olduğu konuşma geldi.

Yerel bir kanalda ekrana çıkan Metiner’e sunucu “Akrabalarının atanması”yla ilgili soru yöneltince “Akraba olduğu için atanma olmaz ama şunu söyleyeyim. Biz inançlı insanlarız, Cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ‘Akrabalarını koru, kolla.’ der.” dedi. Sunucunun itirazı üzerine ise Metiner, "Vallahi, sen, Allah'ın ayetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim?" cevabını vermişti.

Size samimi olarak kendi düşüncemi söyleyeyim mi? Din uğruna Allah’ı ve Peygamberi, siyaset ve rant uğruna Tayyip Erdoğan’ı kendi yanlışlarına kalkan yapanların yanında Kenan Sofuoğlu’nun yaptığı çok masum kalıyor.

KİMSENİN AYNI GÖRÜŞTE OLMADIĞI KİŞİYİ TEHDİT ETME KEYFİYETİ YOKTUR

2016 yılında “TEKBİR’li Tepkiler” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Arka arkaya iki olay yaşanmıştı o yıl.

İlki, Hürriyet gazetesine yapılan taşlı sopalı bir saldırıydı.

İkincisi, İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen Contemporary İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı’nda yer alan bir esere yönelik tepkiydi.

İki tepkinin ortak noktası eylemin bir grup genç tarafından “Müslüman”ca(!) yapılması idi. İşte, o günlerde yayımladığım yazının bir bölümünü paylaşmak istiyorum.

“Sanırım gençler tekbir getirme olayını yanlış yorumluyor. Fıkhi olarak kesilen hayvanın etinin helâl olması için getirilen tekbir vardır. Gençler tepkilerinin önüne tekbiri koyunca her yaptıkları eylemi helâl veya mubah zannediyorlar.

Bu sorunu nasıl aşacağız bilmiyorum ama birilerinin gençlere bu tarz eylemlerin sadece İslamofobiye hizmet edeceğini anlatması gerekir.”

Aradan geçen zaman zarfında değişen bir şey olmadığını Karar gazetesine, İlahiyatçı Mustafa Öztürk’e ve ODATV’ye gösterilen tepkilerden, yapılan tehditlerinden anlıyoruz.

Belki bugün kendimizce haklı sebeplere sığınabilir, tehdit edilenlerin kimliğine göre karar verip “Hak etmiş” diyebiliriz. Tehdit edilenin fikir ve düşüncelerine karşı olabiliriz, tehdit edilenin yanında olmayı dini ve siyasi sebeplerle ihanet olarak görebiliriz. Lâkin unutmamamız gereken bir gerçek vardır. Bugün görmezden geldiğimiz tehdit yarın bize de yapılabilir. Ve o gün de birileri “hak etmiş” olduğumuzu düşünebilir. Mesele kişiler ve kurumlar değildir; mesele bir insanın sebep ne olursa olsun düşüncesini beğenmediği kişi ve kurumları TEHDİT etmeyi kendisinde hak görmesidir.

Siyasilerimiz ve hukukçularımız ayrım yapmaksızın herkesin can güvenliğinden sorumludur. Hiç kimsenin aynı görüşte olmadığı bir başka kişiyi tehdit etme keyfiyeti yoktur. Bu gerçek, tehdit edilenlerin can güvenliği kadar ülkemiz geleceği için önemlidir.

Ayşe Baykal

[email protected]

Odatv.com

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 1

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 2

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 3

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 4

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 5

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 6

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 7

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 8

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 9

Bugün Odatv’ye yapılan tehdit yarın… - Resim : 10

odatv Tehdit Ayşe Baykal arşiv