Hüseyin Vodinalı yazdı: Bu yanlış yol uzadıkça, dönmenin faturası da ağır olacak

Brüksel ile Riyad arasında bir Washington yalellisi tutturmuş, gerçek çıkarlarımızın bulunduğu Avrasya ve Batı Asya’ya popomuzu dönmüş gidiyoruz. Bu yanlış yol uzadıkça, dönmenin faturası da ağır olacak.

Aslında başta bazıları için umutlar boldu!

Ilımlı İslam filan diye güzel makyajladılar.

Muhafazakar demokrat olacaklardı.

Liberal ekonomiyi oturtacak,

‘Kemalist vesayeti’ kaldıracaklar ve de Kürdistan’ı kurduracaklardı!

24 Ocak ve 12 Eylül’ün Özal’ından daha dinci ama daha güçlü bir iktidar olacaktı bu.

Oldu da…

Hüseyin Vodinalı yazdı: Bu yanlış yol uzadıkça, dönmenin faturası da ağır olacak - Resim : 1

Ve fakat, ama, illa da ancak…

14 yılın sonunda sistem yalama oldu, ılımlı İslam, radikalleşti.

Muhafazakarı tamamdı ama kozmetik de olsa demokrasi kalmadı.

Aslına bakarsanız tüm bu tecavüz haberleriyle muhafazası da kalmadı.

Liberal ekonomi ise ahbap çavuş kapitalizmine döndü.

Kemalizm kalktı fakat Kürdistan kurulamadı.

Askeri vesayet de kalmadı, Arabi vesait oldu.

24 Temmuz 2015’te seçim hesaplarıyla bitirilen çözülme süreci (Amerikan maşası FETÖ ile mücadeleyi de katabiliriz) sonrası bazıları umutlandılar, Davutoğlu değilse de Tayyip Erdoğan ulusalcıların yanına geldi, ABD’ye cephe aldı filan diye.

İhvan’dan Nusra’ya, IŞİD’den, Ceyşülislam’a savrulan Arap Baharı faciası ‘düzelir mi acaba’ dediler.

Ne de olsa, İran ile bir yakınlaşma hamlesi başlamış, can düşmanları Esad ile Cezayir üzerinden görüşme haberleri geliyor, Hakan Fidan Moskova’ya gidiyor, Mısır’ın darbeci generali Sisi için Suudiler arabuluculuk yapıyordu.

Rivayetler böyleydi.

Hüseyin Vodinalı yazdı: Bu yanlış yol uzadıkça, dönmenin faturası da ağır olacak - Resim : 2

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ZİRVESİ

Ta ki, İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ya da pratikteki ismiyle Suudi Arabistan’a biat toplantısına değin.

Mısır Devlet Başkanı Sisi, iki tane tartışmalı adayı Suudilere bıraktı, karşılığında 25 milyar dolar avanta aldı.

Kahire’de de (Panama belgelerinin başrolündeki) Selman’a devlet nişanı taktı.

Peki biz ne aldık?

(Krizdeki ekonomiye beş on milyar dolar daha mı bilemem) Hiçbir fikrim yok!

Batı basınında çıkan bazı yorumlarda, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın kendi başlarına hareket ederek ABD ve Avrupa’yı kızdırdığı yazıldı.

PYD ve Suriye Kürt hareketi konusunda belki bir sürtüşme oldu. ABD’den sert mesajlar, sinyaller geldi.

Bir terör fırtınası da yaşandı.

Fakat dikkat edin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mart ayındaki Washington ziyareti sonrası tüm bu olaylar bir anda durdu, bulanıklaştı, ortam sanki normale döner gibi oldu.

ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki planlarına daha bir ılımlı bakmaya başladık, PYD’ye eskisi gibi sardırmadık, PKK ile mücadeleye devam ettik.

Ancak, Esad ve Putin’in hazırlandığı Halep harekatına karşı, ABD onaylı Suudi Arabistan kaynaklı bir stinger füzesi akışı yaşandığı iddia ediliyor.

5 Nisan’da Halep’in güneyinde düşürülen SU22 tipi Suriye savaş uçağının böyle indirildiği söyleniyor.

Bu arada aynı zamanlarda bir Rus helikopteri de Humus’ta düştü.

Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Operasyon Dairesi Başkanı SergeyRudskoy da, Suriye'nin Halep kentiyle ilgili yeni bir iddia ortaya attı.

5 gün önce konuşan General Rudskoy, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi'nin Suriye'nin ikinci büyük kenti Halep'i abluka altına almak için 10 bin militanla bölgeyi kuşattığını ileri sürdü.

El Nusra, Suriye’de Suudi’lerin desteklediği bir grup.

Neyse biz yine İstanbul’a dönelim.

İslam İşbirliği Teşkilatı kapanış bildirisinde İran; Suriye, Bahreyn, Somali ve Yemen’de terörist faaliyetlere destek vermekle suçlandı. El Kaide, IŞİD, PKK ve PYD terör örgütleri olarak anılırken Lübnan Hizbullah'ı terörü desteklemekle suçlandı.

Rusya da unutulmadı, Kırım Tatarları’na destek kararı da bildirgede yer aldı.

Oysa İran bu toplantıya Türkiye’den de gördüğü yakınlığa binaen daha bir güçlü katılımla geldi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani umutluydu ama hayal kırıklığına uğradı.

Suudi Kralı Selman zirveye damgasını fena halde vurdu.

Sonuç bildirgesini adeta Selman (veya ABD ve İsrail) kaleme aldırmıştı.

Şimdiye kadar Araplar veya Müslümanlar (Rusya’ya karşı hariç, o da kimin çıkarına bilin bakalım) için kılını kıpırdatmayan Suudi Arabistan yine Batı çıkarlarının takipçisi oldu.

Türkiye de maalesef daha önce kurulacağı ilan edilen “İslam İttifakı Ordusu”na yani fiiliyatta “NATO’cu Suudi Sünni-Selefi Ordusu”na destek vermişti.

(NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 9 Nisan’da IŞİD’e karşı savaşta Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da Aralık 2015'te 34 ülkenin yer aldığı 'Teröre Karşı İslam İttifakı'na destek vereceklerini açıkladı)

Zirvedeki mezhepçilik karşıtı açıklamalar, her zamanki gibi kenar süsü olmaktan ileri geçemedi.

İstanbul’da Batı Asya Birliği açısından tek umut verici gelişme bölücü teröre karşı Erdoğan - Ruhani görüşmesi oldu.

Ancak Washington ziyareti sonrası hakim manzara, Batı açısından Ankara’nın ‘yola geldiği’ni gösteriyor.

ABD, bir dönem, çağdaşlık, refah ve demokrasi havucuyla bizi Brüksel’e çıpalamış, uzun ve yalanlarla dolu süreçte, AB denen oluşumun, esasen bir Atlantik sermaye yapılanması olup Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğini her defasında görmüş ve yaşamıştık.

Şu sıra, hem Türkiye, hem AB, yorgun, bezgin bir sandalyeye çökmüş omuzları düşük bir görüntü veriyor. (Son AP raporu bölücü teröre ve Ermeni yalanına verdiği destekle, mülteci sorunundaki bariz iki yüzlülükle, demokrasi eleştirisini kendisi çöpe attı baksanıza)

AB’nin sahibi Amerika da makyajı akmış, yıpranmış, Trumplara filan kalmış.

Brüksel havucu bitti, bundan sonra çaresiz ortaçağı özümsemiş Körfez Araplarına zimmetlenmiş gibiyiz.

Bu Suudilerin arkadan bıçakladığı Osmanlı ecdadımızın kemikleri sızlıyor mudur bilmem ama,Türklük denen tarihi olgunun içi boşaltılarak, Batı emperyalizmine karşı ilk gerçek savaşı veren Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet unutturulmaya çalışılarak, yolumuza devam ediyoruz.

Brüksel ile Riyad arasında bir Washington yalellisi tutturmuş, gerçek çıkarlarımızın bulunduğu Avrasya ve Batı Asya’ya popomuzu dönmüş gidiyoruz.

Bu yanlış yol uzadıkça, dönmenin faturası da ağır olacak.

Hüseyin Vodinalı

Odatv.com

islam işbirliği Riyad Türkiye batı brüksel arşiv