Bu satırların sahibini öğrenince çok şaşıracaksınız

“Bizleri suçlayanların üzerinizde nasıl etki bıraktığını bilemiyoruz yurtseverler; ama öylesine akıl dışı gerekçeli karar yayınladılar ki, neredeyse...

“Bizleri suçlayanların üzerinizde nasıl etki bıraktığını bilemiyoruz yurtseverler; ama öylesine akıl dışı gerekçeli karar yayınladılar ki, neredeyse kendimizden kuşkulanır olduk. Yine de şunu söyleyeyim size yurtseverler, söyledikleri tek söz bile doğru değil. Bin beş yüzden fazla yalan vardı dosyalarında, ama biri vardı ki bizi çok şaşırttı. Bizleri darbeci ilan ettiler. Olmadığımızı defalarca kanıtlamamıza rağmen bizleri dinlemediler.

Elbette darbeci demekle söylemek istedikleri açık. Elimizde silahlar olduğu sürece, darbeci olmadığımızı kanıtlamamız zorlaşıyor. Ama silahlarımızın şarjörlerinin bile boş olduğunu bilmelerine rağmen bunu darbeci gibi yansıtmaları bizi şaşırttı.

İddianamelerinde yer alan suçlamaların tek bir tanesi bile doğru değil. Bizler size yalnızca gerçeği anlatmaya çalıştık. İzin vermediler, ama çalıştık.

Şimdi bir kez daha gerçekleri anlatmayı deniyoruz.

Ama yurtseverler, sizden bir ricada bulunmamız gerekiyor: Bizler kendimizi alışıldık tarzda savunursak ve eğer mesleğimizi icra ettiğimiz kelimeler kullanmak zorunda kalırsak, şaşırmamanızı, özellikle de sözümü kesmemenizi rica ediyoruz. Zira doksan yaşına vardık artık ve yaşlı sayılırız. Sizleri çok sıkmak istemiyoruz, ama lütfen sözlerimizin haklı olup olmadığı konusunda iyi düşünün. Sizler bütün yargıçların üzerindesiniz ve biz konuşmacıların gerçeği söyleyip söylemediğine ancak siz karar verebilirsiniz.

Bizim için doğru olan şey, öncelikle bize yöneltilen temelsiz iddianamedeki suçlamalara karşı savunma yapmamızdır. Buna izin verilmeyeceğini biz biliyoruz, ama siz yurtseverlerin bunu bilmesini yürekten istiyoruz. Şunu asla unutmayın: Sizleri neredeyse çocukken kuşatıp, bizleri suçlu göstermeye çalışan zihniyet bizden çok daha tehlikelidir. Bizleri korkutan sizlerin varlığı değil, bu suçlamaları yöneltenler, yayanlardır. Sayıca bizden çok kalabalıktırlar ve bizi suçlamaları cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar gider. Ama onlar beklemesini bildiler ve bu suçlamalara en kolay inanacağınız zamanda yaptılar.

Belki ilk gençlik çağınızda, daha da önce belki, çocukluk çağınızda bu suçlamalar zaten gıyabımızda verilmişti. Suçlayıcılarımızın hiçbirini tanımadık. Böyle bir suçlamayla karşılaşacağımızı da hiç düşünmedik.

En zor şey, kendilerini asla göstermeyen bu suçlayıcılar tarafından izlenmektir, zira onları yargılandığımız bu mahkemelere getirme şansımız yok. Bu yüzden kendimizi savunmamız neredeyse gölgelerle savaşmak gibi bir şey. İki türlü suçlayıcıyla karşılaştık biz: Birinciler suçlamaları şimdi getirmiş olan yeniler, ikinciler çok daha eskilerden beri suçlayanlar. Biz kendimizi ancak ikincilere karşı savunabiliriz. Evet, şimdi savunmamızı yapmak zorundayız yurtseverler ve kafanızda oluşan kuşkuları gidermek zorundayız.

Şunu da eklemeliyim yurtseverler, bizi suçlayan tüm bu insanlar uğraşılması en zor insanlardır; onları buraya, mahkemeye getiremeyiz, yüz yüze sorgulayamayız. Bu nedenle gölgelerle savaşmak zorundayız.

Evet yurtseverler! Belki de aranızdan biri çıkıp bize şunu söyleyebilir: “Anlıyoruz, evet, ama size karşı öne sürülen bu suçlamaların kaynağı ne? Her halde siz de tuhaf bazı şeyler yapmış olmalısınız. Diğerleri gibi olsaydınız, hakkınızda yapılan tüm söylentiler, konuşmalar asla ortaya çıkmazdı. Öyleyse nedir bunun sebebi? Siz bunu açık yüreklilikle söyleyin ki, bizler de yanlış yargıda bulunmayalım.”

Haklı gibi görünüyorsunuz bu sorunuzda. Yurtseverler, bizi güvenilir kılan bir tür sevginizdir. Bu sevgiyi hak ettiğimizi düşündük. Yanlışlara düştüğümüzde bile, kendimizi suçlamak yerine sizleri suçladık, ama dürüsttük. Her şeyin üstesinden gelebileceğimizi sandık, gelemedik.

Sevgili yurtseverler, bu sorgulamalar, iddianameler bizi en kötü ve en tehlikeli türden düşmanlar kazanmaya kadar götürdü ve o günden bu yana sayısız iftiralara uğradık. Bizlere her şeyi bilen insanlar dediler çünkü bizi dinleyenler her zaman başkalarında eksik olduğunu bildiğimiz bilgilerin bizde olduğunu sandılar.

Bizi suçlayanlara şu soruyu ormak isteriz: Gençlerin olanakları olduğu ölçüde daha iyi olmasını düşünmez misiniz?

Evet düşünürüz.

Öyleyse yargıçlara söylesin bizi suçlayanlar, kendilerini daha iyi yapan kimdir? Çünkü onları yozlaştıranı bulabilmek için böylesine sıkıntıya girdiğinde ve bizi bu mahkemenin önüne getirip suçladıklarına göre, bunları biliyor olmalılar.

Suçlayıcılar! Sesiniz çıkmıyor, niye? Konuşun iddia sahipleri ve sizleri daha iyi yapanın ne olduğunu söyleyin!

Yasalar mı?

Ama ey suçlayıcılar, sorduğumuz sorunun yanıtı bu değil. Biz yasaları herkesten önce bilenin kim olduğunu soruyoruz.

Mahkemelerde bulunan yargıçlar, bu yargıçlar işte!

Evet yurtseverler, sorgucuların bize ve mahkemeye ne söylemek istediklerini daha net söylemesini istiyoruz. Çünkü ne söylendiğini, iddia edildiğini anlayamıyoruz.

Ey yurtseverler, sorgucuların tutarsızlığı olarak gördüğümüz şeyi irdelemede bize katılmanızı isteriz. Hiç süvariliğe inanıp ta atlara inanmayan, ya da flüt çalmaya inanıp ta flüt çalanlara inanmayan biri olmuş mudur? Hayır, dostlar; yanıtlamayı reddettiğinize göre size ve mahkemeye yanıtı biz vereceğiz. Bunlara inanan tek bir insan olmamıştır. Ama lütfen şimdi şu soruyu da yanıt veriniz: Tinsel ve tanrısal şeylerin olduğuna inanan, ama tinlere inanmayan biri olabilir mi?

Söyleyelim, olamaz.

Bizler, iddia makamının bizi suçlamasına karşı suçlu olmadığımızı yetirince gösterdik. Yurtseverler, bundan öte bir savunma gereksizdir. Ama önceden söylediklerimizin gerçek olduğunu ve yarattığımız iddia edilen düşmanlıkların ne denli çok olduklarını çok iyi biliyoruz.

Eğer yok edilirsek, bizi yok eden bu olacaktır.

Evet yurtseverler, savunmamız için söyleyebileceğimiz bunlar ve buna benzer şeyler. Yine de son bir söz ekleyebiliriz: Belki aranızdakilerden biri kendisinin benzer bir durumda ya da üstelik daha az dramatik bir durumda, yargıçlara nasıl yaşlı gözlerle yalvarıp ricalarda bulunduğunu, nasıl duygulandırıcı bir tavırla çocuklarını ve onların yanısıra daha bir çok akrabasını ve dostunu mahkemeye göstediğini anımsadığında, bizim hayatımız tehlikede olmasın rağmen bunlardan hiçbirini yapmayacağımızı görerek, gönül koyabilir. Zıtlığı gören birileri belki de bize karşı tavır da alabilir, bizi dışlayabilir. Aranızda böyle düşünenler varsa, bizim de insan olduğumuzu, etten kemikten yaratıldığımızı hatırlamalarını isteriz.”

Bu nedir biliyor musunuz?

Sokrates’in ünlü savunmasından bir kesit.

Cümleler yeniden yazılırken, “ben” yerine “biz”, “Atinalılar” yerine “yurtseverler” kullanılmıştır.

Şaşırtıcı, değil mi?

Mümtaz İdil
Odatv.com

mümtaz idil sokrates savunma arşiv