BU ROMANIN FİNALİ SİZİ ŞAŞIRTACAK

Cüneyt Ülsever'in Aralık 2011 'de Doğan Kitap'tan çıkan "Azrail Aynası" romanı, Türk polisiye/gerilim yazınının ilklerinden biri. Çünkü, kendisinin...

Cüneyt Ülsever'in Aralık 2011 'de Doğan Kitap'tan çıkan "Azrail Aynası" romanı, Türk polisiye/gerilim yazınının ilklerinden biri. Çünkü, kendisinin de röportajlarında belirttiği gibi bu kitap ilk Türk seri katil romanı.

Romanın klasik polisiyelerden başka bir farklı yanı ise katilin kim olduğunu daha kitabın hemen başlarında öğrenmemiz. Katilin Psikiyatr Doktor Muzaffer Sağlam'ın tek yumurta ikizi olan Zafer Sağlam olduğunu hikayenin hemen başında Dr. Sağlam kendisiyle bir iç hesaplaşma yaparken öğreniyoruz (s.54); Dr. Sağlam seri katil olan ikiz kardeşini polise teslim edip etmemenin vicdan muhasebesini yapmaktadır. Yazar okuyucuya seri katilin kimliğini hemen açıklıyor, çünkü finale kadar okura "dedektiflik yaptırma" gibi bir sorunu yok. Seri katil konusuna çok fazla yakınlığı olmayan Türk okuyucusunu, bu kişiliğin profilini veya prototipini kavrayabilmesi için, genetik kodlarıyla, tek yumurta ikizlerinin kromozom bulmacalarıyla tanıştırıp, katilin Kütahya'da geçen çocukluğuyla, New York'un Queens Astoria'da geçen ilk gençliğine, yaşadığı aile içi travmalara götürüyor. Oldukça sürükleyici olan bu aile hikayesi de romana ayrı bir lezzet katıyor.

Türkiye'de çok fazla örneği görülmeyen bir dizi kopya cinayet hakkında bilgilenmek için polislerin uzman olarak katilin ikiz kardeşine başvurmaları paradoksal bir şaşırtmaca ve bu bilgilenme seansları da ayrı bir akıl oyunu. Çünkü Dr. Sağlam bir yandan polislere seri katiller konusunda bilgi verirken, bir yandan da bu cinayetleri ikizi Zafer'in işlediğini gizlemek zorunda.

Bu bölümlerdeki tıbbi ve psikiyatrik açıklamaların yer yer okurun konsantrasyonunu bozacak kadar uzun sürdüğü oluyor. Hele, yabancı seri katil roman ve filmlerin veya "Criminal Minds" gibi dizilerin meraklılarına sıkıcı bile gelebilir. FBI'm seri katil bölümünün uzmanları 45 dakikalık bir dizide bile katillerin özelliklerini ve güdülerini derhal çözüp hemen yakalıyorlar! Ama Ülsever'in romanında, "kurbana nasıl yaklaşıyor ve neden vahşice öldürüyor?", "kurbanın hangi uzvunu neden kesip çıkarıyor?", "o uzvu başka seri katiller gibi hatıra koleksiyonuna katmak yerine neden fırlatıp atıyor?" gibi soruların yanıtlarım bulmak için, katilin ailevi ve tıbbi geçmişini sabırla okumamız gerekiyor.

Romanla ilgili bir eleştiri yazısı okudum: Hayati Roman, "Gerilim unsuru zayıf bir gerilim romanı (Sabit Fikir Dergisi, sayı 11, Ocak 2011.) Eleştirmenin "büyük bölümü sakin geçen roman" diyerek gerilim unsurunu zayıf bulmasına katılamıyorum. Müzmin bir polisiye- gerilim tutkunu olarak ben, 300 sayfalık romanın sırf son 50 sayfasındaki final sürprizlerini bile heyecan verici buldum. Polisler yakaladıkları katili delil yetersizliğinden tutuklatamıyorlar. Ve okuyucu romanı bitirdiğinde o kişinin gerçek katil olup olmadığından hâlâ şüphe duyuyor.

Doğan Yurdakul
Odatv.com

doğan yurdakul cüneyt ülsever arşiv