Bu rezilliğin galibi olamaz olursa da…

Üçüncü dünya ülkelerinin parlamentolarının altına düşen bir parlamentoya nihayet sahip olduk. Hani ipuçları yavaş yavaş görünüyordu da, altimetrenin...

Üçüncü dünya ülkelerinin parlamentolarının altına düşen bir parlamentoya nihayet sahip olduk. Hani ipuçları yavaş yavaş görünüyordu da, altimetrenin birden bire bu kadar aşağıya düşeceğini kimse tahmin etmiyordu.

Bir ülkenin iktidar partisi, küçük muhalefet partisinin başkanına ağız dolusu hakaret ediyor. Bu televizyonlarda döndürülüyor, siteler yazıyor ve kimse utanç göstermiyor.

Hüseyin Çelik kendine göre çıkış yapmak istemiş olabilir, ama bunu söylerken sinirlerine hakim olmak zorunda ve terbiyesini takınmakla yükümlü.

Hüseyin Çelik’in tarihe utanç abidesi olarak geçecek bu sözlerini duyunca aklıma çocukken okuduğum Red Kit çizgi romanındaki Kalamiti Jane geldi. Hani şu konuşmaya başlayınca herkesin çocuklarının kulağını tıkadığı şu küfürbaz kadın, hepiniz bilirsiniz.

Daha iyi bir örneğini belki Yeltsin’de bulurdunuz.

Bir adap ve konuşma üslubu vardır. Hani topluma örnek olmaları gerektiğinden falan dem vurmayacağım, öyle olmadığı ortaya çıkmış durumda, ama biraz edep, birazcık…

Devlet Bahçeli gerekli yanıtı yetkili organlarıyla vermekte gecikmedi. MHP üç koldan yanıt verdi. Hiç kuşku yok ki, bu savaşı başlatan AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olunda, partiyi bağlayan bir cevap aldılar.

Oysa, içimden “umarım aynı düzeyde bir yanıt vermez MHP, Devlet Bahçeli sakinleştirir partililerini,” diyordum ki, MHP Genel Başkan Yardımcısı, Semih Yalçın zehir zemberek bir açıklama yaptı.

Olumlamak mümkün değil. Zira bir meclise, bir milletvekiline, bir üniversite hocasına yakışmayacak şiddette bir açıklama yapılmış. Evet, Hüseyin Çelik böyle bir açıklamayı haketti, ama inanın bu kırmızı horozu dövüş sahnesine çekmek için yapılmış bir oyundu.

Konu hakaretin çok ötesinde.

Gündem değişiyor beyler, gündem ve artık küçük darı tanelerini bizim horozlar bile yemiyor.

Hüseyin Çelik’in sözlerine verilen yanıt, Hüseyin Çelik’i de aştı geçti.

Birbirlerini yesinler, diyemeyecek durumdayız. Düzey buralara geldiyse, vatandaş olarak takkemizi önümüze koyup düşünmemiz gerekir.

MHP TUZAĞA DÜŞTÜ

“Ananıda al git,” gibi masum bir çiftçiye de söylenmiş bir laf değil bu. Adamcağız sonradan zor durumda bırakılmıştı, ama Hüseyin Çelik herhalde yasal bir partinin başkanına söylediği sözlerin hesabını vermek zorundaydı.

Bir özür belki MHP’yi rahatlatır, sinirleri yatıştırırdı.

Ama artık hepimiz biliyoruz ki, AKP’nin özür dilemek gibi bir iyi niyeti hiç olmadı, bundan sonra da olmayacak.

Yapılan bu “küfür açılımı”nın diğer tüm açılımlar gibi nerede duracağı artık belli değil. Bu artık zekâların tokuşturulduğu bir satranç oyunu falan da değil. Bu çelik çomak bile sayılmaz, horoz dövüşüdür bunun adı ve kanlı bir söz düellosu başlamıştır.

Telefon trafiği mi işler, kaset dedikoduları mı çıkar, anlaşmalar mı ortaya dökülür, milletvekilleri Meclis’in ilk açıldığı gün birbirine mi girer bilinmez.

Ama dikkat edin, Anayasa Komisyonu çalışmaları dışında Meclis zaten tatile girdi.

Düello dışarıda devam edecek.

Çocuklarınızı bir süre televizyondan uzak tutun gibi komik bir şey söylemekten başka bir şey gelmiyor elimden.

Ama bunun bilerek ve isteyerek AKP tarafından çıkarıldığından, MHP’nin de bu tuzağa düştüğünden adım gibi eminim.

Önümüzdeki günler gerçekten çok sıcak geçecek, hem de çok sıcak.

Mümtaz İdil

Odatv.com

mümtaz idil CHP AKP MHP Bahçeli hüseyin çelik arşiv