BU OLAYI KURTLAR VADİSİ İZLEYEN ÇOCUKLAR BİLE BİLİYOR!

Doğan Yurdakul'un kaleminden!

Sapanca Ölüm Üçgeni itiraflarıPislikler Dökülüyor: Susurluk timinin infazı Ergenekon dosyasında

Nasıl ama? “Bomba gibi” haberler değil mi? Zaten haberi verenlerin amacı da bu, olayları pek bilmeyenlerin kafasını karıştırmak. O zaman olayları bilenlere de bu balonları patlatmak düşüyor.

Bu “bomba gibi haberler” önce Taraf gazetesinde çıktı, sonra da Sabah gazetesi, psikolojik savaş merkezinin ortak havuzundan alıp birinci sayfaya taşıdı. Yetmedi, başyazar haberi alıp üstüne bir makale döşendi.

Haberin özü şu: Ergenekon davası ek 228. klasöründe yer alan bir ihbar mektubu var. Mektup sanıklardan birinin çekmecesinden çıkmış. Mektubu yazan “Cavit” adlı muhbir “Behçet Cantürk’ü, Savaş Buldan’ı biz öldürdük, ölüm timinin şefi Tarık Ümit’ti” diyormuş!

Aslında bu haberi bulmak için (biri kayıp) 442 klasörü karıştırmanıza hiç gerek yoktu. 25 yıl önce Sapanca üçgeninde işlenen cinayetleri hatırlamak için bir muhbirin mektubuna ihtiyacınız mı vardı? Size bu konuda yirmi yıldır çıkmış onlarca kitaplık bir kaynakça tavsiye edebilirdik. Resmi belge istiyorsanız TBMM Susurluk Komisyonu Raporuna, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın Susurluk raporuna bakabilirdiniz.

Aslında bunlara bile gerek yoktu. Kurtlar Vadisi izleyen bir çocuğa sorsanız, size Behçet Cantürk ve Savaş Buldan’ın nasıl öldürüldüklerini ayrıntılarıyla anlatabilirdi!

Gülünç olmayın. Sözünü ettiğim kitap ve belgeleri dikkatle okumuş bir kişi dilediği itiraf mektubunu yazabilir. “Uğur Mumcu’yu ben öldürdüm” diye kamuoyunu günlerce meşgul eden biri, patlatılan bombanın bütün teknik ayrıntılarını gözü kapalı anlatmamış mıydı?

Bakın size Soner Yalçın’ın “Behçet Cantürk’ün Anıları” kitabından bir bölümü hatırlatayım:

Devlet içindeki bir takım gizli eller Kasım 1993’te Tansu Çiller’in önüne “PKK’ya yardım eden Kürt işadamları” listesi koydu. Çiller bu listeye dayanarak “PKK’nın haraç aldığı iş adamlarını ve sanatçıları biliyoruz, hesap soracağız” dedi. Bu açıklamadan iki ay sonra Behçet Cantürk ve Savaş Buldan öldürüldüler.

“Ölüm timinin şefiydi” denilen Tarık Ümit ise MİT Kontrterör dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’ün mafya içindeki istihbarat elemanıydı (Doğan Yurdakul, Abi, sayfa 318, “Tarık Ümit’in Orada İşi Ne?” başlıklı bölüm). Yani bu işler mektupçu Cavit’i falan aşan “derin” işlerdir.

Sizler o zaman hükümet yağcısı olduğunuzdan bu olay umurunuza bile gelmedi. Sayenizde kimse kimseden hesap sormadı.

Sonra Refahyol hükümeti kuruldu. Susurluk skandalı patlak verdi. Erbakan Susurluk soruşturması için “fasa fiso” dedi, Susurluk olayını protesto edenleri “glu glu dansı” yapmakla suçladı. Onurlu gazetecilerin bütün çabalarına rağmen Susurluk da örtbas edildi.

Sizler o zaman bu açıklamaları yapanları alkışlıyor, bu çapsız esprilere gevrek gevrek gülüyordunuz. Olayın örtbas edilmesine bütün gücünüzle yardımcı oldunuz.

Çünkü o zamanlar Erbakan-Çiller (Refahyol) hükümetinin yağcısıydınız. Susurluk’un örtbas edilmesi için çalıştınız. Bugün de AKP hükümetinin yağcısısınız, Ergenekon’u öne çıkarıp bugünkü Susurluk’u örtbas etmeye çalışıyorsunuz.

Üstelik zeytinyağı gibi üste çıkıyor, “çete yakalama” şampiyonlarını oynuyorsunuz.

Yüreğiniz yetiyorsa yandaşı olduğunuz hükümeti Susurluk’un sorumlularını bulmaya zorlayın. Sizi sonuna kadar destekleyelim! O günkü “glu glu dansı” hükümetinin Devlet Bakanı ve Hükümet sözcüsü Abdullah Gül, bugün Çankaya’da oturuyor. O kadar cesursanız ona “Susurluk ne oldu?” diye sorun, sizi sonuna kadar destekleyelim!

Eğer bu konuda samimi olduğunuzu göstermek istiyorsanız şu soruya cevap verin:

Ergenekon’un eklerinden olan 442. klasör (veya 3.DVD) sanık avukatlarına neden gönderilmedi?

“Gizli tanık ifadeleri” falan diye gevelemeye gerek yok. Bu tutum savunma hakkının ihlali değil midir?

Yoksa söylendiği gibi, orada davanın omurgası olan Tuncay Güney’e ait mülakat çözüm tutanağı var da, şimdi de bu mu gözlerden gizlenmeye çalışılıyor?

Doğan Yurdakul

behçet cantürk savaş buldan ergenekon susurluk arşiv