Bu Diyanet'i kabul etmeyin, yüzlerine tükürün masayı devirin çıkın

Yüzlerine tükürün masayı devirin çıkın...

Anayasamızda devletin; "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" olduğu, "hiçbir aileye, zümreye ayrıcalık tanınamayacağı" yazıyor. Ve bu devletin cumhurbaşkanı, başbakanı bu ilkelere uyacaklarına dair namusları, şerefleri üzerine yemin ediyor.

İşte bu "namusuna- şerefine çok düşkün olan büyüklerimiz" öz kızına şehvet duyan; uygulama ve söylemleriyle ahlaksızlık simgesi haline gelen, yüzü, başı, kolu açık olan kadınlara tecavüzü meşru gören ve bu rezaleti fetva haline getiren Diyanet'e, 2016 yılı bütçesinden tam 6,5 milyar lira vererek ödüllendiriyor...

Anımsayalım Diyanet, Suud Selefliliğiyle özdeşleşmiş, IŞİD'e sempatiyle bakmış, Sivas ve benzeri Alevi katliamları sonrasında yakanları değil yananları suçlamış, cemevine ibadethane statüsü verilmesini "kırmızıçizgi" ilan etmişti.

Salt Sünni kadro çalıştıran ve sadece Sünni cemaate hizmet veren Diyanet'e verilen bütçenin büyüklüğü, nasıl bir rejime evrildiğimizin de göstergesi… Önceki hükümetler Alevilere ilkesel anlamda Diyanet’te çalışmayı ‘yasaklamışken’ bu hükümet; başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, MİT, dışişleri, savcılık-hâkimlik gibi mesleklere de ‘mülakat’ benzeri bariyerler koyarak, mezhep ayrımcılığı fitnesini tetikliyor, besliyor, büyütüyor.

Suriye, Irak, Mısır gibi İslam ülkelerinin içişlerine birebir müdahil olan ve bütün siyasi tercihlerinde Türkiye'nin çıkarları yerine mezhepçiliği esas alan, “Suriye’yi böleceğim” derken Türkiye’nin bölünmesini gündeme getiren AKP Hükümeti, Alevileri ve seküler yaşam tercihi olan yurttaşları tedirgin ediyor, endişeye sevk ediyor, korkutuyor…

Ve kepazelikler saymakla bitmiyor!

TEK TEK ANLATIN

Organize olamaz, ‘iri-diri, bir’ olup bu gidişata ‘dur’ demeyi beceremez ve karşı karşıya olduğumuz IŞİD-AKP zihni benzerliğini önce laik-demokratik yaşam tercihi olan yurttaşlara, sonra bütün dünyaya anlatamazsak mülteci durumuna düşebilir, Suriye ve Iraklıların Ege’de, Akdeniz’de yaşadığı dramları bizler de yaşayabiliriz…

Tam da böyle bir süreçte, Alevi örgütleri ve İmam Hüseyin postunu temsil ettiğini” iddia eden bir kısım Alevi dedesi, AKP'nin ‘strateji uzmanlarıyla’ toplantı üzerine toplantı yaparak, bu anlayıştan hak ve hukuk bekliyor. Cahil, aciz ve zavallı bir görünüm içinde olan, bilmediğini bilmeyen, sürecin ülkeyi nereye sürüklediğinin dahi farkında olmayan bu muhteremlerin tutumu Alevileri utandırıyor, demokrat çevreler içinde mahcup ediyor, yerin dibine sokuyor.

Böyle bir tehdit ve yakın tehlikeyle karşı karşıyayken, “dedeye maaş, Alevi kurumuna bütçe” talebiyle, Türkiye’yi bu hale düşürenlerin kapısında paspas olmak, bu adamları cesaretlendirmek, katiline âşık olmak, kasaba boynunu uzatmak, gülünç ve millete madara olmak değil midir?

Bu arkadaşlara bir kez daha söylüyorum; laiklik ve demokrasinin kazındığı, Tayip ve IŞİD zihniyetinin tam egemen olduğu ülkede Alevilik bir yana yaşam şansımız bile olmayacak; bu gerçeği görün, kabul edin, kafanıza sokun! Ve Hak için insanlık için bişey yapın; önce bütün bunları tek tek anlatın… Ülkeyi bölüp-parçalamakla karşı karşıya getirdiklerini, Irak’a, Suriye’ye benzettiklerini söyleyin…

Sonra da bir kez olsun İmam Hüseyin, Nesimi, Hallac, Pir Sultan, Şah İsmail, Seyit Rıza gibi davranın; yüzlerine tükürün, masayı devirin çıkın!

Murtaza Demir

Odatv.com

murtaza demir İmam Hüseyin Nesimi Hallac pir sultan şah ismail seyit rıza arşiv