Bu da bizim Kodin’imiz

Panait Istrati’nin dostluk temasını işlediği, hemen herkesin de bildiği romanı Kodin, kitabın son sayfalarında artık bir dehşet öyküsüne dönüşür....

Panait Istrati’nin dostluk temasını işlediği, hemen herkesin de bildiği romanı Kodin, kitabın son sayfalarında artık bir dehşet öyküsüne dönüşür. Kodin evine gelir, her zaman olduğu gibi annesini kapının önüne koyar ve uykuya dalar.

Anne gece yarısı nefret ettiği oğlunun gırtlağına kızgın yağ dökerek vahşi biçimde öldürür.

Aslında Kodin tüm son sayfasındaki vahşete rağmen, dostluk üzerine kurulmuş bir romandır. Roman çocuk karakter Adrien’in ağzından anlatılır. Adrien yoksul bir çocuktur, annesi çamaşırcılık yaparak hayatını kazanmaktadır. Adrien’e düşkündür.

Adrien Kodin ile tanışır. Kodin mahallelinin belasıdır. Önüne gelenle kavga eden, geçimsiz bir yaratıktır. Çirkindir de… Dev gibi de cüssesi vardır.

Tuhaf bir arkadaşlık başlar ikisi arasında. Artık mahallede kimse Adrien’e çatmayı göze alamamaktadır, zira o Kodin’in yakın dostudur. Kodin her zor durumda kaldığında Adrien’in arkasında bitiverir.

Adrien annesine, annesi de Adrien’e düşkündür, ama aynı şeyleri Kodin için söylemek mümkün değildir. Kodin, yaz kış demeden her akşam eve geldikten sonra annesini önce güzelce bir döver, ardından kapının önüne, sokağa bırakır. Adrien için Kodin’in neden böyle yaptığı hep merak konusuyken, mahalledekilerden Kodin’in hayatıyla ilgili gerçekleri öğrenir. Kodin ailesinden çok çekmiştir ve bu yüzden de annesinden intikam almaktadır.

BU DA ROMENLERİN KODİN’İ…

Bir de bizim Kodin var. İzmir Bornova’da yaşıyor. Çapkın bir erkek. 28 yaşında. Karısını sekiz aydır aldattığı için, kadının çapkın kocanın penisine kızgın yağ dökmesi sonucu ağır yaralanıyor. Benzer bir olay da geçtiğimiz yıl Bornova’da meydana gelmiş, bu kez boşandığı karısını kızgın yağ ile dağlamıştı.

Sonuçta adam serbest bırakılmıştı.

Şimdi bu işi yapan kadın serbest kalacak mı, meçhul.

Ama iş Kodin’de anlatıldığı gibi felsefi bir hikaye içermiyor. Basit bir kıskançlık telefonu, “kocan artık benim erkeğim” lafları, kızartma yağının ısıtılması ve hazin sonuç.

Mesele elbette kızgın yağ ile karı veya kocanın birbirini dağlaması değil. Mesele toplumda giderek yükselen şiddet eğilimi. Anlık bir öfkeyle, satırı alıp karşısındakinin kafasına vurmak, silahı çekip alaşağı etmek falan filan sık rastlanan şiddet eylemleri. Ama iş mutfağa gidip, kızartma yağını iyice kaynatıp sonra uyumakta olan insanın üzerine boca etmek, anlık öfkeyle açıklanamaz.

Eminim, kıskanç kadın Ç.E. Panait İstrati’nin Kodin romanını okumamıştır. Okumuş olsa, oradaki dostluk ve sevgi sahnelerinin altını çizerdi. Pragmatik bir sonuca gitmezdi. Kadının yaptığı tamamen kızartma yaparken elinin yanmasıyla çektiği acıdan yola çıkarak, karşısındakine vereceği acıyı hesaplamasıdır.

Şiddeti sokakta öğrenenlerin kuralları da sokak kuralları olacak elbet. Eline palasını alıp sokağa fırlayan, etrafına dehşet saçan Sabri Çelebi kendisinde bu hakkı görüyordu. Nitekim, kendisine 9 yıl ile 27 yıl arası hapis istemiyle dava açan Savcı Veysi Büyükkılıç’ı bile suçlamaktan geri kalmamış, karşı dava açacağını bile söylemişti.

Yasaların laçkalığı, orman kanunlarının egemen olduğu, kişisel kinlerin toplumsal kine dönüştüğü ortamlarda şiddetin önüne geçmek imkansız hale gelir. Şiddet bir hak haline dönüşür ve hatta ölümle biten sonuçlarda, kurbanın mümkün olduğu kadar acı çekmesi ön plana çıkar.

Ruanda’da Tutsi kabilesiyle Hutu kabilesi arasında çıkan etnik çatışmalarda, Hutular yoruluncaya kadar işkence uyguladıkları Tutsilerin aşil tendonlarını kesiyorlardı. Amaç, biraz dinlendikten sonra işkenceye devam etmekti. Kurbanın kaçmaması için kesiliyordu aşil tendonları.

Bu, insani tanımlamaların hiçbiri ile açıklanabilecek bir durum değil. Ama iş o raddeye gelinceye kadar şiddetin nasıl körüklendiğine de bakmak gerek. Artık gün geçmiyor ki, Suriye’nin kuzeyindeki yamyamların işkence seansları sıradan haber gibi verilmesin, kadın cinayetleri ayrıntılarıyla yazılmasın.

Şiddet, kanıksandığı ölçüde kar topundan çığa dönüşen bir çılgınlıktır.

Sarhoş kullandığı arabayla duraklarda bekleyen masum insanları öldürenlerin, dilim dilim keserek “beni aldatıyordu” dediği karısını öldürenin, 15 yaşında 40 kişinin tecavüzüne uğradıktan sonra “kendi rızası vardı” denilen bir ahlak anlayışının intikamı da elbette aynı derecede korkunç oluyor.

Körüklendikçe, kanıksanıyor.

Mümtaz İdil

Odatv.com

kodin kızgın yağ arşiv