Borç’a farklı bakmak

Soner Yalçın yazdı...

Zihin özgürlüğü uçsuz bucaksız sınırsızlıktaki bilge delileri seviyorum.

Ülkemizde bu nitelikte cesur düşünür bulmak giderek zorlaşıyor.

Ortama uyan, ezberi tekrarlayan ve bildiğini sanıp her özgün görüşe “komplo” diyen ne çok vasat akıllı var ülkemizde.

Bir bilge deli tanıtmak istiyorum: Prof. David Graeber…

Amerikalı ekonomik antropolog.

Yüksek lisans ve doktorasını Chicago Üniversitesi'nden aldı. Yale Üniversitesi'nde doçent olarak çalışmaya başladı. Yedi yıl sonra/2005'te Yale, işine son verdi. Tanınmış akademisyenlerinin başını çektiği grup, üniversiteye alınması için 4 bin 500 imza topladı. Yale geri adım atmadı. Çünkü:

Prof. Graeber, Dünya Endüstri İşçileri sendikasının üyesiydi ve 2002'de New York'taki Dünya Ekonomik Forumu'nu protesto eden öncülerdendi.

Yirmiden fazla başvuru yapmasına rağmen ABD'de iş bulamadığı için İngiltere'ye “akademik sürgüne” gitti: London School of Economics…

Bu üniversitede ilk konuşmasının konusu şuydu: “Bilgi Ötesi: Güç, cehalet ve aptallık ilişkisinin keşfi.”

Eğitimi paraya endeksleyen neoliberalizmi protesto eden, 2010'da İngiltere'yi sarsan öğrenci eylemlerine katıldı.

Ekonomik eşitsizliğe ve paranın siyasetteki etkisine karşı düzenlenen “Wall Street'i İşgal Et” eylemini düzenleyen ekiptendi. Bu protestonun başlıca sloganı “Biz Yüzde 99'uz” Graeber'in keşfiydi…

Uzatmayayım; Venedik'te tatilde iken pankreasının aniden iltihaplanmasıyla 2020'de, 59 yaşında öldü.

KREDİ KARTI BORCU

Antropolog David Graeber'e döneceğim.

Önce CHP'nin “Saray'ın Kara Düzeni” raporundan alıntılar yapacağım:

-2002 yılında bireysel kredi kullanan vatandaşların sayısı 1 milyon 275 bin kişi iken, bu rakam 2021 yılı Aralık ayında 34.8 milyon kişiye yükselmiştir.

-Kişi başına ortalama kredi borcu 30 bin TL olmuştur.

-2021 yılı Kasım ayı itibarıyla bireysel kredi borçları toplamı tarihte ilk defa 1 trilyon TL'yi geçmiştir.

-Yalnızca ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçları toplamı 686 milyar TL olmuştur.

-Borçlanabilir nüfusun en az yüzde 80'inin, bankalara borçlu hâle geldiği ortaya çıkmaktadır. Artan hayat pahalılığı, enflasyon ve düşük gelirler nedeniyle yakın çevresine borçlananlar da eklendiğinde bu oran yüzde 90'ları aşmaktadır.

-Yurttaşlarımız ve ekonomimiz sağlıksız bir borçlanma girdabına sokulmuştur.

-Ocak-Aralık 2020 dönemiyle Ocak-Aralık 2021 dönemi arasında kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişilerin sayısı yüzde 84 ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen kişilerin sayısı ise yüzde 211 oranında artmıştır…

Peki:

CHP'nin “borçlanma konusuna” dair köklü çözüm önerisi var mı?

Prof. Graeber'e döneyim:

ASIL BORÇLU KİM

Antropolog Graeber 2011 yılında “Borç: İlk 5.000 Yıl” adlı “olağandışı” kitabını yazdı. Dünyada en çok satan kitaplar arasına girdi. “21'inci yüzyılın en çok okunan kamu antropoloji kitabı olacak” denildi.

Borç fikrinin tarihsel gelişimini ortaya koyan Graeber, okuyucusunu ilginç bağlantılarla, ifşaatla dolu beş bin yıllık yolculuğa çıkarıyor. Örneğin, şunu diyor:

-“Burada son derece aldatıcı bir şey var. Bütün ahlaki dramlar, kişisel borcun nihayetinde keyfine düşkünlük, insanın sevdiklerine karşı işlediği günah olarak görülmesi varsayımından başlar…”

Şu ahlaki yükümlülük dayatılır:

-“Bundan ötürü de kefaretinin mutlaka bir arınma, çile çekerek, nedamet getirerek iyileşme olması gerekir…”

Oysa:

-“ABD'deki borç yıkımının başlıca nedeni hastalık harcamalarıdır, borçlanmanın çoğu düpedüz hayatı devam ettirme meselesidir…”

Ki:

-“Ekonomistlerin ‘keyfi harcama' diye adlandırmaktan hoşlandıkları şeyler için bile borç almışlarsa, genellikle çocuklarına vermek, arkadaşlar ile paylaşmak veya (düğün yapmak gibi) diğer insanlarla ilişki kurmak içindir. Sadece yaşamaya devam etmekten ibaret olmayan bir hayat yaşamak içindir…”

Graeber, borcu salt kişinin sorunu olarak gösteren ve bedeli ne olursa olsun ödenmesini dayatan tefeci sistemi sorguluyor. “Neden kimse borç verenin/sistemin sorumluluğunu düşünmüyor?”

Sorunun temelinde “haraççı” kapitalizmin “insanlar borçlu (köle) olmalıdır” anlayışının olduğunu belirtiyor.

-“Peki, o zaman borç nedir? Borç sadece çarpıtılmış vaattir. Matematik ve şiddetle kirletilmiş vaattir…”

IMF dâhil borç emperyalizminin -küresel politikaların/gücün/şiddetin temeli olan borç kavramını, “Biz Yüzde 99'uz” anlayışını merkeze koyarak değerlendiriyor.

Evet, sorunların çözümüne farklı bakan bilge delileri seviyorum, sorgulamayan statükocuları değil…

Soner Yalçın

Odatv.com

Borç’a farklı bakmak - Resim : 1
soner yalçın