"Biz mazoşist miyiz manyak mıyız"

2006 yılında UNESCO tarafından ‘Dünya Biyosfer Rezerv Alanı’ ilan edilen ve koruma altına alınan...

2006 yılında UNESCO tarafından ‘Dünya Biyosfer Rezerv Alanı’ ilan edilen ve koruma altına alınan Artvin’in Borçka ilçesindeki Maçahel (Camili) Vadisi'nde yapılmak istenen HES'e karşı köylülerin açtığı davanın duruşmasında Bakanlık ve HES şirketinin avukatından skandal ifadeler. Mahkemenin atadığı bilirkişi heyetinin raporunu eleştiren HES şirketinin avukatı, Biyosfer Rezerv Alanı nedir bilmediğini söylerken, HES'leri meşrulaştırmak amacıyla yetkililer tarafından sıklıkla yinelenen "su akar Türk bakar" söylemini de atasözü olarak değerlendirdi.

CENNET VADİYE 8 HES PROJESİ

Artvin'in Borçka ilçesinde bulunan Maçahel (Camili) Vadisi, benzersiz bir ekosistemin üzerinde kurulu 6 köyden oluşuyor. Ancak Doğu Karadeniz'deki HES çılgınlığı "yangında ilk kurtarılacak bölge" niteliğindeki Maçahel'i de kuşatmakta gecikmedi. 8 HES projesinin bulunduğu Maçahel'de yöre halkı yaşam alanlarını korumak yıllardır mücadele veriyor. Maçahel'deki köylerden biri olan Uğurlu'da, Polat Holding'e bağlı Uğur Enerji şirketi tarafından yapılmak istenen Uğur 1-2 Regülatörleri ve HES Projesi'ne karşı köylüler bir süre önce Rize İdare Mahkemesi'nde dava açtı.

"Biz mazoşist miyiz manyak mıyız" - Resim : 1

KÖYLÜLER ÇED KARARININ İPTALİNİ İSTİYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın proje için verdiği ÇED Olumlu Kararı'nın 'yürütmesinin durdurulması ve iptali’ istemiyle açılan davanın karar duruşması önceki gün tarafların katılımıyla yapıldı. Uğurlu köylüleri adına avukat Yakup Okumuşoğlu’nun katıldığı davaya ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve HES şirketinin yetkilileri, avukatlar HES karşıtı ve HES yanlısı köylüler de katıldı.

DURUŞMAYA YOĞUN KATILIM

Duruşmayı izleyenler arasında, ineğini satıp banka kredisi kullanarak HES’lere dava açan ve Yurttaş Kazım olarak tanınan Rizeli Kazım Delal, Senoz Vadisi Koruma Platformundan Ahmet Ali Kork, Gençlik Muhalefeti temsilcileri, HES’lere karşı çıktığı için Rize Belediyesi'ndeki işinden atılan Yusuf Esir, TEMA Rize Temsilcisi Nevzat Özer, Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan ile DEKAP temsilcilerinin olması da dikkat çekti.

"Biz mazoşist miyiz manyak mıyız" - Resim : 2

MAÇAHEL, TÜRKİYE'NİN TEK BİYOSFER REZERV ALANI

Duruşmanın ilk bölümünde konuşan davacı köylülerin avukatı Yakup Okumuşoğlu, Bilirkişi Raporunda da belirtildiği gibi Maçahel’in dünyada yalnızca 22 noktada bulunan, Türkiye'nin ise ilk ve tek ‘Biyosfer Rezerv Alanı’ olduğunu vurgulayarak, “Türkiye'de bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vardır ve bu bakanlık çevreyi koruyamamakta, görevlerini yapmamaktadır” görüşünü savundu.

"Biz mazoşist miyiz manyak mıyız" - Resim : 3

AV. OKUMUŞOĞLU: 'BAKANLIK, HES ŞİRKETLERİNİN İSTEKLERİNE GÖRE ÇALIŞIYOR'

Mahkemelerden çıkan kararları dikkate almayan Bakanlığın, çoğu zaman bu kararlardaki vurgulara göre yönetmelik ve yasalarda değişiklikler yaparak, HES’lerin ve şirketlerin önünü açmaya çalıştığını öne süren Okumuşoğlu, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, vatandaşın tepki ve taleplerini dikkate almadan, HES şirketlerinin isteklerine göre ranta dayalı çalışmaktadır. Yaşama can veren derelerin beslediği her vadide onlarca HES projesi geliştirilmiş! Dünya Biyosfer Rezerv Alanı Maçahel'de 8, İkizdere'de 26, Trabzon Solaklı'da 36 HES projesi var. Sadece Doğu Karadeniz'de 750'ye, Akdeniz'de 300'e yakın HES yapılması planlanıyor. Bu yaşamın katlidir! Maalesef Anadolu'da serbestçe akan su kalmamış, uluslararası şirketlere satılmış, peşkeş çekilmiştir. Bizlerin burada sürdürdüğü mücadele, bu mahkeme, aynı zamanda tarihe de not düşürmektedir! HES'lere karşı verilen mücadele Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve siyasi iktidarın, yaşamı katleden bu icraatlarını tarihe not düşürmektedir! Enerji safsatasıyla geliştirilen HES'ler bütün enerjimizi almakta, yaşamı katletmekte, suyu tünellere hapsederek, geleceğimizi karartmaktadır! Hukukun bağımsızlığına güvenerek, yasaların el verdiği ölçüde; Çevre Bakanlığına karşı çevre ve yaşam mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.

BAKANLIK AVUKATI ÜNLÜ KIZILDERİLİ ATASÖZÜYLE HES'LERİ SAVUNDU!

Bakanlık adına söz alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, söz konusu HES projesiyle ilgili bütün prosedürün yasa ve yönetmelikler çerçevesinde yerine getirildiği ve projenin çevreye herhangi bir zararının olmayacağını savundu. Savunma adına söz alan Bakanlık ve HES şirketinin avukatı ise, Av. Okumuşoğlu’nun anlattıklarına hak vererek; "Bir gün gelecek beyaz adam paranın yenilmeyeceğini anlayacak" şeklindeki Kızılderili atasözüyle HES'lerin çevreciliğini savunmaya çalıştı.

'BİYOSFER REZERV ALANI NE DEMEK BİLMİYORUM'

Savunmasında, Mahkemenin atadığı heyetçe hazırlanan Bilirkişi Raporunu eleştiren ve eksik olduğunu ileri süren HES şirketi avukatı, ‘Biyosfer Rezerv Alanı’nın ne olduğunu bilmediğini söyledi. HES'leri meşrulaştırmak amacıyla yetkililer tarafından sıklıkla kullanılan "Su akar Türk bakar" söylemini ‘atasözü’ olarak değerlendiren HES şirketinin avukatı, savunmasında şunları dile getirdi: “Ben Regülatör yapısı nedir bilmem. İtirazımız Bilirkişi Raporundaki eksikliklere! Biyosfer Alanı diye kesip atıyorlar! Bilirkişi bilmiş ama bunların açıklaması olması gerekirdi. Biz de çevreye önem veriyoruz ve hatta bölgede çevresel çalışmalar ve arıcılık yapan TEMA’ya da düzenli bağışlarda bulunuyoruz. Bu nedenle herhangi bir biyolojik zarar gördüğümüzde biz zaten bunu yapmayız, zarara uğrasak da bu hassasiyeti gösterir ve projeden vazgeçeriz.”

AV. OKUMUŞOĞLU: 'BİZ MAZOŞİST MİYİZ, MANYAK MIYIZ, NİYE KENDİMİZİ YIRTIYORUZ?'

Bakanlık yetkilileri ve avukatların savunmaları üzerine yeniden söz alan köylülerinin avukatı Yakup Okumuşoğlu, Bakanlık ve HES şirketi yetkilileri ile avukatlarının, ilginç ifadelerle HES’lerin çevreciliğini savunduğuna dikkat çekerek; “Ortadaki bilimsel raporlar, uluslararası anlaşmalar ve yaşanan katliamlar var. Bunlara karşı hala bu projeler çevreci deniyor ise o zaman biz manyak, mazoşist miyiz? Niye kendimizi yırtıyoruz? Kazım dayı ineğini niye satıyor” diye konuştu.

'BU YÖNETMELİKLE BAŞBAKANLIK KONUTUNA BİLE HES DİKİLEBİLİR'

Türkiye’deki ÇED Yönetmeliğine göre her yere her şeyin yapılabileceğini ve hatta Başbakanlık konutunun bahçesine bile HES dikilebileceğini anlatan Okumuşoğlu, “Bizim için asıl olan, Anayasa, uluslararası anlaşmalar, yaşam hakkı ve yaşadıklarımızdır! Sürdürülebilir kalkınma ve çevreden yaşamdan söz ediliyor! Siz bunu HES’lerle yuvası bozulan karıncaya, yavrusunu kaybeden kuşa sorabilir misiniz? İşte bizim bu mücadelemiz aynı zamanda onların yaşam hakkı içindir de” ifadelerini kullandı.

'ENERJİ İLETİM HATLARI İÇİN AYRI ÇED YAPILAMAZ'

Savunmasında aynı zamanda HES’lerle direkt bağlantılı olan ‘yüksek gerilim hatlarına’ da değinen Okumuşoğlu, “Tehlike sadece HES yapmakla bitmiyor! Aynı zamanda HES'lerde üretilen yüksek gerilimli elektrik iletim hatları ve onların dağıtımı için kurulacak şalt sahaları da tehlikenin diğer boyutudur! Yıllardır buna da dikkat çekmeye çalıştık ama olmadı. Elektrik iletim hatları HES'lerin olmazsa olmazı, ayrılmaz parçasıdır, entegredir ve birlikte değerlendirilmelidir! Bunu ısrarla ayrı tutuyorlar ve HES’ler bittikten sonra iletim hatları için ayrı bir ÇED süreci başlatıyorlar. Böyle bir uygulama kabul edilemez, iletim hatları için ayrı ÇED yapılamaz, HES projeleriyle bütün olarak ele alınmalıdır” dedi.

BAKANLIK YETKİLİSİ GİZLİLİK İDDİALARINA 'GİZLİMİZ SAKLIMIZ YOK' DEDİ

Avukat Okumuşoğlu’nun Bakanlığın bir çok projede duyuru ve ilanları açık ve anlaşılmayacak şekilde yaptığını, bazı çalışmaların gizli-kapaklı sürdürüldüğü iddiaları karşısında söz alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilisi ise böyle bir durumun söz konusu olmadığını ileri sürerek; “Bedeli ödendiği taktirde herkes her bilgi ve ÇED Raporlarını alabilir, gizlimiz saklımız yok” diye konuşurken, yapılan savunmaların ardından duruşma sona erdi.

DEKAP SÖZCÜSÜ ŞAN: 'MÜCADELEDE ÖNEMLİ KAZANIMLAR OLDU'

Duruşma sonrasında yaşanan gelişmeleri ve HES'lere karşı sürdürülen hukuksal mücadeleyi değerlendiren DEKAP Sözcüsü Ömer Şan ise yaklaşık 7 yıldır HES’ler başta olmak üzere taş ocakları, maden aramaları, termik ve nükleer santrallere karşı sürdürülen yaşam savunusunda önemli kazanımlar elde edildiğini kaydetti.

"Biz mazoşist miyiz manyak mıyız" - Resim : 4

BİZE 'YAŞAMIN DELİLERİ' DEDİLER, KABUL ETTİK

Siyasi iktidarın yasa ve yönetmeliklerde yaptığı değişiklikler, yurttaşların önüne konulan engellemeler ve yargıya müdahalelere dikkat çeken Şan, “Bu mücadele süresince bize 3-5 çapulcu, vatan sevmez, eşkıya gibi yakıştırmalar yapıldı. Biz yılmadan yaşamı savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. Bu duruşma sırasında bize bir yakıştırma daha yapıldı, yaşamın delileri, diye! Bunu da kabul ettik. Kalkınma ve enerji safsatalarıyla vadilerimize, doğal yaşam alanlarımıza dayatılan bu rant projelerine asla izin vermeyeceğiz. Su, ekosistemin ve yaşamın hakkıdır. Hiç bir canlı suya ulaşım hakkının diğerlerinden öncelikli olduğunu ileri süremez, iddia edemez. Bu nedenledir ki su, sırf bir enerji üretim aracı, alınıp-satılan bir meta olarak görülemez. Bizim mücadelemiz ve tarihe not düşmemiz bunun içindir” diye konuştu.

Yusuf Yavuz

Odatv.com

HES Uğurlu Yusuf Yavuz arşiv