Bir hükümlü ile önüne gelen görüşebilir mi

Celal Ülgen yazdı

Hükümlü bir sanık ile kim görüşmeye gidebilir? Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmeliğe göre hükümlülerin eşi, anne, babası, büyükanne ve büyükbabası, çocuğu, torunu, kardeşi, gelini, damadı, kayınbiraderi, baldızı, yengesi, eniştesi, görümcesi, kayınvalidesi, kayınpederi, kayınvalidesinin annesi ve babası, kayınpederinin anne ve babası, eşinin başkasından olma çocuğu, büyükanne ve büyükbabasının anne ve babaları, torun çocuğu, kardeş çocuğu, eşi, amcası, halası, dayısı, teyzesi ve bunların eşleri ile vasisi ve kayyumuyla görüşebileceği bunun dışındaki kimseler ile görüşemeyeceği açıktır.

İstanbul uzatılmış seçimlerine iki gün kala Abdullah Öcalan ile görüşerek HDP'ye "tarafız olun" çağrısını içeren mesajı AA ve İHA aracılığıyla açıklayan Doç. Dr. Ali Kemal Özcan Öcalan’ın avukatları arasında olmadığına göre kimdir, Akademik kariye nedir ve neden İmralı'ya gitmiştir. Bir diğer söyleyişle bu kişinin görüşmesine kim izin vermiş, kim ya da kimler görmezden gelmiştir?

“SİYASİ MENFAAT UĞRUNA HER ŞEYİN SATILABİLECEĞİNİN GÖSTERGESİ OLDU”

23 Haziran seçimlerine 2 gün kala Ekrem İmamoğlu'nu desteklediğini kararlı bir biçimde açıklayan HDP ile ilgili İmralı'dan böyle bir çağrı getiren ve İHA ve Anadolu Ajansı'nın servis edilen mesajın açıklanması devlet ciddiyetinin ne derece ayaklar altına alındığının ve siyasi menfaat uğruna her şeyin satılabileceğinin bir göstergesi oldu.

Her şeyde ilke ve milliyetçilik arayan Devlet Bahçeli’nin bu açıklamalara karşı çıkmayarak tam tersine destek vermesi ise iktidarın ipinin kimin elinde olduğunu ve zaman zaman çıkışları ile sanki ipler kendi elindeymiş göstermenin ne kadar fos ve anlamsız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

“İHTİMALDİR PADİŞAHIM BELKİ DERYA TUTUŞUR”

İktidar, İstanbul seçimlerini kaybettiğini biliyor ama bilmenin yanında “ihtimaldir padişahım belki derya tutuşur” kabilinden her türlü yola tevessül etmekten de kendini alamıyor. Siyasi iktidara göre gaye vasıtayı meşru kılar. İstanbul seçimlerini kazanma amacına yönelik her türlü yasa dışılığa seçim sonuçlarını tanımamakla ve mazbatayı hukuka aykırı bir biçimde iptal ederek gösterenler bu kez Öcalan’ın “milli ve yerli” olduğunu ifade etmelerine kadar geldi.

Bu süreç Cumhur ittifakında önemli çatlaklara neden olacak mı? Elbette hayır. Yukarıda da söylediğimiz gibi görünen aksine iktidarda küçük ortağın hiçbir fonksiyonunun olmadığı gerçeği açıkça ortada duruyor.

Bundan sonrası tufan mı? Tufan çünkü İstanbul seçimlerinin sonucu çanların iktidarın salt küçük ortağı için değil büyük ortağı için de çalacağını gösteriyor.

Bülent Ecevit olayından sonra ilk kez güçlü bir isim halkla güçlü bir diyalog kurabilme ona hitap edebilme, dokunabilme başarısını İmamoğlu gösteriyor. Biraz daha güçlü bir dokunuş bu… Bülent Ecevit dine saygılı olmakla birlikte uzak bir görünüm veriyordu. İmamoğlu ise samimi Müslüman, Anadolu Müslümanı görünümü ile halkın hasret çektiği bir görüntü sunmayı başarıyor.

Öcalan’dan mektup yayınlama fikri bu telaştan ve korkudan da kaynaklanıyor. Ancak HDP üzerinde AKP’nin bu gözle görünen acemi manevrası ne kadar iz bırakabilir göreceğiz.

Celal Ülgen

Odatv.com

celal ülgen imralı abdullah öcalan seçim İstanbul AKP MHP arşiv