Beyler eylemlerde arkasında örgüt mörgüt aramayın

Gezi Parkı Olayları’nın önce şaşkınlığı sonra anlama çabası sonra tahlil çabaları ve nihayet arkasında acaba kimler var kuşkuları yazılıp dökülmeye...

Gezi Parkı Olayları’nın önce şaşkınlığı sonra anlama çabası sonra tahlil çabaları ve nihayet arkasında acaba kimler var kuşkuları yazılıp dökülmeye başladı.

Biz de bu ülkede yaşıyor ve ülkenin meydanlarındaki grupların tarihlerini yapılarını kimliklerini reflekslerini fikirlerini ayrıntılarıyla biliyoruz.

Gezi Parkı’nın arkasında kim vardı sorusuna bir özet mi istiyorsunuz, söyleyeyim, Volkan Konak’ın Cerrahpaşa türküsündeki şu cümle her şeyi izah ediyor: HERKESİN BİR DERDİ VAR YANAR İÇERİSİNDE…

Hepimizin ayrı ayrı bazen buluşan bazen ayrışan dertleri vardı ve bu dertler Gezi Parkı’nda aynı kap içinde bir başka DEVRİM GİBİ bir solüsyon oluşturdu.

Adlarını kimliklerini ayrıntılarıyla verip neler yaptıklarını sırf bir tartışma için tane tane anlatmak barikatın arkasındaki bileşime zarar verir, oradaki gençler gibi çok dikkatli olmak lazım.

Genel ifadelerle, Komünist Partisi, Kaldıraç, TGB, anarşistler, Odtülü gençler, kolejliler, CHP’liler, Beşiktaşlılar, Fenerliler, vs. vs. Mamaklılar, Dikmenliler, Tuzluçayırlılar, genç doktorlar, genç mühendisler. alabildiğince uzun ve hepsinin içine girip ayrıntılı tanımları gerekiyor.

Mesela ODTÜ’lü gençler derken ODTÜ olaylarını hatırlayın, canları yanmış, aşağılanmış, gazlı coplu baskına uğramışlardı, bu patlamaya hazır bir yerde duruyordu, mesela, Ekşi Sözlük, soruşturmalara yasaklara eli kolu bağlanmaya çalışılmış hatta bu yüzden en değerli üyelerini kaybetmiş, işte bunlar patlamaya hazır bir yerde duruyordu ve kampüslerinde sıkışıp kalmış milyonlarca genç, ki, Ankara’da her bir üniversite otuz kırk bin genç barındırıyor, izliyorlar ama müdahale edemiyorlar, yıllardır siyasete dokunamamanın ulaşamamanın sıkıntısı onları yiyip bitiriyordu, işte bunlar da topluca patlamaya hazır bekliyordu. Ve yanında eğreti derme çatma ideolojik çöküşleri sayabiliriz.

Avrupa Solu’nun şişirdiği ve İslamcılarla ittifak’a giren bomboş özgürlük ve demokrasi lafları uzun bir müddet bu gençleri kandırıp oyaladı ve sonunda bu yanlış ideolojik kalaslar da çöküverdi, ve, küçük sol partilerin piyasaya sürülüp meclise gönderilen liderlerinin yarattığı büyük hayal kırıklıkları bu gençlerin önce hayal kırıklığı sonra yanlış yerde duruyoruz sarsıntısına sebep oldu ve Kürt sorunu gençlerin bütün bu kendi özgürlük sorunlarını ‘blokaj’ altında tutuyordu, bu gençlerin özgürlük isyanlarını çok yanlış kalıplar içine sokuyordu, yani liberal ağızlardaki mezhep ve etnik özgürlüklerin ne anlama geldiğini önce bilmeden destekliyorlardı ama sonra, bu aldanmadan büyük bir ders çıkarttılar ve burada da yanlış tanımların arkalarına girdiklerini gördüler, istedikleri daha yukarda daha başka bir şeydi, ona buna sahip çıkalım arka çıkalım yardımcı olalım sessiz kalmayalım diye son on yıldır yaptıkları bütün mesafe ayarları çoğunlukla ya boş ya problemli çıktı, Türkiye son açılımlardan sonra, bu gençlerin kimseye mesafe ayarı yapmak zorunda olmadıkları sadece kendilerini ifade edecekleri muazzam masmavi gök gibi zemin hazırladı.

Nihayetinde bu gençleri bilinçlendiren son altmış yılın evrensel protest direnişin bir özetidir, ırk, dil, din, kimlik demeden ve kimseye zarar vermeden ve herkesi arkadaş her yeri yurt bilen dünyaüstü bir ütopik kuşak, Türkiye topraklarında yüzyılımızın en anlamlı zaferlerinden birini kazandı, helal olsun. 90’lı kuşak hepimizi ve her şeyi aştı geçti, üstelik kapitalizmin uyuşturucu meşgul edici en sofistike tüketim ve teknolojik oyuncaklarının bu dönemdeki müthiş oyalayıcılığına rağmen.

Bu ütopik kuşak Türkiye’nin bir sert siyasal anında Ergenekon Balyoz davaları sonrası, darbe tartışmaları içinden geçip,. İslamcılar’ın ne olduğunu öğrenip, etnik milliyetçiliğe mesafe ayarlaması yapıp yapamama bocalaması yaşayan ve Suriye Savaşı’na sürüklendiğimizi gören ve tüm bunları içinde biriktirip çaresizce tweet ve entry dünyasında boşuna çırpındığının muhasebesini ve hepsiyle ironisini mükemmel kalitede çok iyi yapan bir yeni kuşak.

En yüksek değerleri istiyorlar, ırk, dil, din, mezhep, sen, ben değil, o parti bu parti değil, o ideoloji bu fikir değil, ama hakkı yenilmiş altta kalmış gadre uğramış herkesin de yanında olmak isteyen ve herkesi yüksek bir yeryüzü kültürüyle buluşturmak isteyen bir kuşak, bütün parti tabelalarını kaldırdılar ama bütün partileri yanlarına istediler, şiddete kesinlikle karşıydılar ama şiddet de barındıran örgütlerin hem taşlarını ellerinden alıp hem de o örgütlerin direnişlerini överek yanlarına aldılar.

Bu bir ‘Devrim Arabası’ydı, o meşhur devrim arabasının benzini yoktu, on adım sonra durmuş, teklemiş ve mizah konusu olmuştu, şimdi bu Devrim Arabası çalıştı, çünkü, anarşis gençler motoru, Kaldıraç, Komünist Parti, TGB, CHP, birer birer yurttaşlar, iktidardan artık ikrah etmiş anne babalar hepsi, TARİHİN BİR ANINDA, her biri BU ARABANIN AYRI VE MÜKEMMEL BİR PARÇASI oldular.

Şimdilik gitmek istedikleri tek yön İKTİDARIN GADDARLIĞI olunca, eskilerin ‘toplama araba’ dediği ama parçalar seçilerek yapıldığı için hakiki acenta marka arabadan dahi daha iyi çalışan bir BİR MUCİZE İCAD OLDU ve araba çalıştı. Artık bu arabanın her bir parçası birbiri için birbirinin varlığı hakları hukuku eşitliği için ÇOK AMA ÇOK vazgeçilmez yüksek bir değer haline geldi.

Şimdilik alınan mesafe bizlerin rüyalarında dahi görmeyeceği anlatsalar filmini çekseler inanamayacağımız ARŞI SOSYAL ALEM düzeyindedir, bugünleri yaşadığım için artık ölsem de gam yemem diyorum. Bu direnen kitleden hiçbir beklenti talebim yok. Tek istediğim, tarihin böyle trajik anlarında birleşip tek ses kim olursa olsun her gaddarlığa karşı insan kardeşliği ve özgürlüğünü savunmaktır ve ülkemizi emperyalist ve Amerikan oyuncağı ya da İran benzeri bir ülke yapılmasına karşı çıkmaktır ve şüphesiz kim adına olursa olsun HUKUKSUZLUKLAR’IN karşısına çıkmak alta kalanların aynı güçle yanında olmaktır, ki direnişin Türkiye’ye müjdesi de işte bu muhteşem yeni gelen ses’tir.

Bu eylemlerden sonra sevindiğim en büyük şey, bu ülkeyi kimse artık BAŞKA BİR ŞEY, keyfine göre bir şey, para babalarının, onların medyalarının onların yalılarının ve onların paralı yazarlarının ve emperyalistlerin direktiflerine göre bir şey artık YAPAMAZ…

Benim de ütopyalarımı karşılayan işte bu duygudur.

Yazarlık hayatım Leman, Sky, Oda Tv ve Halk Tv’de geçti, bu gençliğe bir minicik cümlecik katkım olmuşsa, kendimi dünyanın en bahtiyar insanı ve hayat diye önümüzü tıkayan bu KAPİTALİST KURTLAR savaşını kendimce kazanmış sayacağım.

Bu direnişler önümüzdeki üç-beş yıl içinde iner çıkar azalır çoğalır bilemem, ama DEVRİM ARABASI bu sefer BENZİNİ bulmuştur. Bu benzini de bu çocuklara kasıntılı ideolojik teorisyen yazarlarından değil, BİZATİHİ gaddarlığın DİKTATÖRLÜĞÜN gazları ve jopları bu çocukların kemiklerine başlarına saldırarak vermiş ve öğretmiştir.

Bu gençlerle bir çok konuda farklı düşünebiliriz, farklı düşünmek dıngılımda dahi değil çünkü o gençler ve bizler bu dünyaya en temel insanlık değerleri dışında zaten farklı düşünmek için geldik ve varız, umudum şudur, bir ülke olabilmek için bu kadar farklı fikrin duygunun YÜZ YILDA BİR OLSUN bir kez bir tarih an’ında yan yana gelebilmiş olması muhteşem bir duygudur, ÜLKE KURAN bir duygu, yeni bir dünyaya başlamak için gerçeğine ete kemiğe siyasete bürünmüş bir RÜYA.

Gördünüz işte üç-beş gün içinde hepimiz sokaklarda gaz bombaları altında gaiplerden BAŞKA BİR SES duyduk.

Daha önce duymadığımız bir ses.

O hepimizi haşere gibi aşağılayan gaz bombalarının kapsül sesleri hepimizi büyük filozofların devrimlerin insanlığın sesiyle tanıştırdı.

O ses hepimize yeni bir ruh veriyor, şimdi hepimiz Mikelanjo’nun ellerinde mermer hamuruyuz, meydanlara dikilmek için değil tek tek içimize İNSAN’I YENİDEN yontup oymak biçimlemek için.

O eşit ve kardeş dünyayı siyasal ve iktisadi olarak nasıl inşa edeceğiz düşüncesi de dıngılımda değil, hepimizin kafası teorik olarak istediği kadar karışık olsun, kimsenin de dıngılında değil, çünkü şu an hepimiz neyi defedeceğimizi biliyoruz, mucize olan bu sesin ta kendisi ve bu sesi sahiden duymuş olmamız, ve bu sesin yontan biçimleyen heykeltıraş zımparasının işe başlamış olması, bu ses işte şu an HERŞEYİMİZ’dir.

Bu topraklardan insanlığa gerçek bir insan çığlığı yükselmiştir, EFENDİ TANIMAYIZ.

Bu toprakların tarihine iyi bakın Haçlılar’a İngiliz’e Moğol isyanlarına padişahlara karşı her zaman efendi tanımayan bir RUH çıkıp gelmiştir.

TOPRAKLARIMIZA HOŞGELDİN…

Nihat Genç

Odatv.com

nihat genç örgüt arşiv