Berat Albayrak’ın planı Kemal Derviş’i hatırlattı

Yalnızca ekonomiyle ilişkiliymiş gibi görünse de, gerçekte uluslar arası mali sermaye açısından vaatlerle dolu bir program söz konusu.

Merakla beklenen Orta Vadeli Program (OVP), nihayet açıklandı. Serbest piyasanın kök salması adına, planlı kalkınmanın resmen terk edildiği 2006 yılından itibaren, her yıl yayınlanan, Kalkınma Planı gibi ciddi bir belge olmadığı için hedefleri sürekli şaşan, dolayısıyla da, hazırlayanlar dahil büyük çoğunluk tarafından pek de ciddiye alınmayan OVP, özellikle piyasacı cephesinde, bu kez büyük beklentilere yol açmış durumda.

Beklentinin yüksek olmasının en büyük nedeni, TL’nin değer kaybına bağlı olarak, Ağustos ayı başından beri akut safhaya ulaşarak, en görmek istemeyenler açısından dahi görünür hale gelen ekonomik kriz. Krizin en yoğun hissedildiği anlarda, çözüm için OVP’ye referans veren, çözümün anahtarı olarak OVP’yi gösteren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da, OVP’den beklentilerin artmasındaki payı büyük.

Beklenen OVP, “Yeni Ekonomi Programı” ismiyle ve Bakan Berat Albayrak’ın sunuşuyla kamuyla paylaşıldı. 2019-2021 yıllarını kapsayan programın temel amacı, piyasa ekonomisinin temel prensiplerinden taviz verilmeksizin “dengelenme, disiplin ve değişim” olarak açıklandı.

Programın içeriği incelendiğinde;

· “Dengelenme” başlığı altında, 2018 sonunda yüzde 20’yi aşacağı belirtilen enflasyonun düşürülmesinin ve TL’nin değerinin “oynaklıklardan” korunmasının,

· “Disiplin” başlığı altında “bütçe disiplininin” sağlanmasının yani kamu harcamalarının azaltılmasının,

· “Değişim başlığı altında 3. Çeyrek itibarıyla ciddi şekilde düşmesi kesinleşen büyüme oranının kısmen de olsa artırılmasını, işsizlik oranının ise cüzi de olsa düşürülmesini öngören programın, piyasa ekonomisinin temel prensiplerinden taviz verilmeksizin gerçekleştirilmesinin amaçlandığı özellikle belirtilmiş.

Programın rakamsal hedeflerini, Programın eki olarak yayınlanan Temel Ekonomik Büyüklükler Tablosunda toplu olarak görmek mümkün. Söz konusu tablodan yararlanarak hazırlamış olduğum tabloyu aşağıda bilginize sunuyorum.

Berat Albayrak’ın planı Kemal Derviş’i hatırlattı - Resim : 1

Program eki tabloda kamuoyuyla paylaşılan TL ve Dolar cinsi büyüme (GSYH) rakamları esas alınarak tarafımca hesaplanmış olan, program dönemine ilişkin dolar kuru rakamları, Programı hazırlayanların, program döneminin başlangıcında, TL’nin değer kazanmasını ve 2021 yılında yeniden günümüzdeki değerine yani, 6,20 seviyesine ulaşmasını öngördüklerini ortaya koyuyor.

2001 KEMAL DERVİŞ PROGRAMIYLA BÜYÜK ÖLÇÜDE BENZER

Program ekinde, 2019-2021 dönemine ilişkin olarak açıklanmış olan rakamsal hedefler ile programın dolar kuru öngörüsü arasındaki doğrudan ilişki dikkate alındığında, TL’nin değer kazanması öngörüsündeki herhangi bir sapmanın program hedeflerinin de başta büyüme, istihdam ve cari açık olmak üzere tutturulamaması, anlamına geleceği açıktır.

Programın gerçekçiliği ve hedeflerinin tutturulmasının, TL’nin değerine ilişkin varsayımlara bağımlı olması, TL’nin değerlenmesi varsayımının geçerliliğinin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkeler merkez bankalarının faiz artırmasının, dolayısıyla bizim gibi ülkelere gidecek paranın azalmasının beklendiği bir dönemde, ülkemize yönelik sermaye girişlerinin artacağı beklentisine dayandığı anlaşılan bu öngörünün, söz konusu programın uluslar arası mali sermaye tarafından oldukça olumlu bulunacağı varsayımına dayandığı anlaşılıyor.

Bu durum bizi, bu beklentinin geçerliliğini sorgulamaya yöneltiyor. Söz konusu sorgulamanın, programın içeriği ve İktidarın uluslararası mali sermaye ve hegemon güçler nezdinde ki algısıyla ilişkili olarak iki farklı yönden yapılması gerekiyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan metnin bütünü incelendiğinde, programın açıklanması sonrasında piyasacı cephesinden gelen açıklamaların da gösterdiği gibi, gerek hedefler gerekse bu hedeflere ulaşmak amacıyla uygulamaya konulacağı belirtilen politikalar yönünden, piyasacı beklentileriyle de uyumlu, yabancı sermayeye ülkeyi vadeden bir metnin söz konusu olduğunu söylemek mümkün. 2001 Kemal Derviş Programıyla büyük ölçüde benzer şekilde, özellikle mevzuat değişiklikleri ve teşvikler yönüyle sermaye açısından son derece cömert vaatler içeren programın, sosyal harcamalar yönüyle oldukça cimri olduğu görülüyor.

Sonuç olarak, Yalnızca ekonomiyle ilişkiliymiş gibi görünse de, gerçekte uluslar arası mali sermaye açısından vaatlerle dolu bir program söz konusu. Bu programın, iktidarın küresel mali sermaye ve emperyalist güçler nezdindeki algısını değiştirip değiştirmeyeceği ise ülkenin, başta “Kürt sorunu”, İran ve Suriye olmak üzere önümüzdeki dönemde izleyeceği politikalarla doğrudan ilişkili.

Not: 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin olarak üye ülkelerin büyüme tahminlerini yine dün itibarıyla revize eden OECD’nin, ülkemiz için 0,5 büyüme öngördüğü 2019 yılında, Programda 2,3 büyüme öngörülüyor olması, TL’nin gelecek yıllardaki değerine ilişkin öngörülerin/tahminlerin farklı olmasından kaynaklandığını düşündürmektedir.

Kaynaklar:

https://www.dunya.com/uploads/content/indexpdf_Teyrn.pdf

http://www.oecd.org/newsroom/oecd-sees-global-growth-moderating-as-uncertainties-intensify.htm

https://www.haberturk.com/yep-te-dolar-kuru-tahmini-5-60-tl-2149414-ekonomi

Ahmet Müfit

Odatv.com

berat albayrak kemal derviş arşiv