Ya Donanım Ya Zorbalık

Ya Donanım Ya Zorbalık...

Zorbalığı, Otorite’nin marjinalleşmesi anlamına kullandım.

Pazar günü, seçmen böyle bir ikilem arasında tercih yapacak. Ya yasaklayan, emreden, itaat ettiren zihniyete oy atacak… Ya da bilgi ve görgü ile donanmış bir başka duruşta karar kılacak.

Otorite yerine niye zorbalığ dedim, açalım:

Genelde 3 üç tür otorite vardır: Geleneksel, karizmatik ve hukuksal (Max Weber)…

Gelenekler ve yerleşik inançların önem taşıdığı bir ülkedir Türkiye… Uyar.

Karizmatik otorite, lidere atfedilen, tamamen mantık dışı bir takım vasıflarla oluşur. Türkiye’de son dönemin ağır sancılarından biridir. Ne yazık ki bu da uyar.

Hukuksal Otorite denilen şey de acınacak bir haldedir Türkiye’de… Akıl ve hukuk kuralları birer birer çiğnenmekte ve yapay bir hukuk oluşturulmaktadır. Korkarım bu da uyar mı uyar.

Demokrasilerde en büyük tehlike ise bu üç otorite türüne, meşrû olmayan bir de dördüncünün eklenmesi… Baskı ve kaba gücün egemen olmasıdır. Sadece kâğıt üzerinde değil, pratikte de meşrû kılınmasıdır.

Türkiye’de yaşanmakta olan budur.

Cehalet, donanımın önüne geçmiştir.

Cumhuriyet tarihinde görülmeyen bir ilkellik, kurumları birer birer ele geçirmeye devam etmektedir.

EĞİTİM-KÜLTÜR-BİLGİ DONANIM’IN SACAYAĞI

Cumhuriyet tarihimize şöyle bir göz atın… Sevdiğiniz veya sevmediğiniz… Bugüne kadar Çankaya’ya çıkan - benimsediğiniz veya benimsemediğiniz bütün cumhurbaşkanları, eğitimlidir… Kültürel birikimleri vardır… Batı’yı da bilirler, Doğu’yu da…

Kişisel olarak zerre kadar sempati duymasam da, Abdullah Gül bile bu kategoriye dahildir.

Belirli bir Donanım’a sahip oldukları için otoritelerini dengeli tutar… Zorbalık aşamasına tevessül etmezler.

Pazar günü, işte bu konuda karar günüdür Türkiye için.

Ben, oyumu Donanım’a… Ekmeleddin İhsanoğlu’na vereceğim.

Ve hiç ama hiç tarzım olmayan bir konuyu dillendirerek noktalayacağım yazımı.

Dostlar – 1000 yılı aşkın bir zamandır bu ülkede yaşamaktadır insanımız.

Kültürler harman olmuş, doğal olarak etnik gruplar iç içe geçerek birbirine karışmıştır.

Fakat bu ülkenin adı TÜRKİYE, kimliği de TÜRKLÜK’tür.

Bu ülkeye cumhurbaşkanı seçiyorsak eğer, “BEN GÜRCÜYÜM… KARIM ARAP” diyen bir zihniyet, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Çankaya’ya çıkmamalıdır. Çıkamamalıdır.

Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm diyene…” ifadesinin – “Ne mutlu Gürcüyüm diyene” şeklinde değiştiğini şahsen ben, görmek istemiyorum.

İNTERAKTİF SOHBETLER

Misafir – Bence: O ülkelerdeki seçim adı verilen hokkabazlıklarla Türkiye’yi karşılaştırmak pek doğru olmasa gerek… Neye inanmak istiyorsanız, ona inanmakta elbette özgürsünüz. Tabii ki provokatif eylemci gruplar da vardı Gezi’de…

Misafir – tt: Hesabı ben yapmadım, bu bir… İster gidin ister gitmeyin, sizin tercihiniz sizi bağlar bu iki…

Şimşir Tarak: Size hakaret eden filan yok… Ağzınızı açmak hakkınız… Tabii haddinizi bilmek kaydıyla…

Misafir – Raskolnikov: Söylediğiniz gibi olsun…

Misafir – sauer: Hepsi değil… Bilinçsiz diyelim isterseniz…

Misafir – atamtürk: Vallahi karar sizin…

Misafir - usta mankurt: Dilerim verir de, ne zaman ve nasıl, onu merak ediyorum…

Misafir – Erhan: Öyle bir niyetim ve tavrım yok… Bu şekilde karşı çıkmak çözümse, buyrun boş ve geçersiz oy kullanın…

Misafir – makedonrcp: Bu mantıkla, umarım ileride pişman olmazsınız…

Misafir – nediyim: Zekânızla alay etmek aklımın ucundan bile geçmez… Farklı yaklaşımları bu şekilde algılamayın…

Misafir – Gazi: Yorumunuza katılmıyorum.

Misafir – kadirbirler: Öyle bir komplo teorisi üretmişsiniz ki, pes!..

Misafir – Gazi: Çerçeveli güzel bir yaklaşım…

babaFingo: Ne olur bu kadar kötümser olmayın…

Misafir – marjinal: Seviyesizliği terbiyesizliğe dönüştürmek de bir sanat… Gerçekten nickname’iniz gibi marjinalsiniz… ODATV, yerinde kalarak demokrasi mücadelesini sürdürecek… En iyisi siz, kokuşan fikirlerinize uygun bir çöplük bularak orada eşelenin.

oztrk1: Bundan sonraki yaşamınızda mutluluklar dilerim.

Misafir – dren: Doğru anlıyorsunuz.

Halit Kakınç

Odatv.com