Başörtüsü gündemde yok

Siyasetin bir ürün gibi düşünülüp, tasarlanıp, propagandaya dönüştürülmesi...

Siyasetin bir ürün gibi düşünülüp, tasarlanıp, propagandaya dönüştürülmesi “politik pazarlama” kavramını doğurdu. Özünde bu, fikir pazarlamasıdır ve hitap ettiği kesim kuşkusuz seçmendir…

Son kırk yılda “ideolojiler çağı bitti” safsatasıyla çoğu partinin propaganda öznesi etnisite oldu. Bu dönemin “çocuğu” Ali Babacan bu sebeple bugün anayasadan “Türk” kavramını çıkarmayı teklif ediyor! Bu pazarlama yöntemiyle kendisi ve partisinin nasıl bir başarı hedeflediği ayrı yazı konusudur …

Ben başka bir konuya gelmek istiyorum: AKP politik pazarlamasının değişimi! Şöyle:

AKP'nin “pazarlamadaki” en değerli “satış ürünü” neydi; din! Seçim kampanyalarının olmazsa olmaz unsuru başörtüsü gibi kültürel konulardı.

Peki… 2023 seçim sürecinde gündemde başörtüsü var mı? CHP'nin verdiği fırsatla konu anayasa değişikliğine getirilmek istense bile kamuoyunda heyecanlı tartışmalara sebep olmadı/ olmuyor…

Baksanıza -eline fırsat verilen- iktidar partisi AKP bile başörtüsü merkezli anayasa değişikliğini ağırdan alıyor!

Çünkü, bu seçimin “pazarlama ürünü” başörtüsü gibi kültürel konular değil. Bu seçimin tek gündemi var; halkın geçimini etkileyecek ekonomik/ “promosyon” adımlar atmak! AKP iktidarı ancak bu pazarlama yöntemiyle seçimi kazanacağını düşünüyor.

Yani… “Başörtüsü ürünü” halkın dikkatini çekmiyor, seçmenden talep görmüyor itibariyle AKP'ye “kazanç” sağlamıyor!

Keza:

★★★

Din merkezli kültürel konulardaki değişim/dönüşüm sadece siyasetin konusu değil.

Tarikatlar, cemaatler yeni “imaj” oluşturma, önyargıları yanlış-olumsuz izlenimleri düzeltme gayreti içinde!

Son cümlemi tartışabiliriz. Ama şunu göz ardı edemeyiz: Ülkenin ortodoks/ geleneğe sıkı sıkıya bağlı cemaati İsmailağa geçen hafta açıklama yaptı:

-“Başta internet olmak üzere, çeşitli ortamlarda şalvar, cübbe, sakal, çarşaf ile ortaya çıkan bir kısım oluşum ve şahısların dil, anlatım, üslup ve bazı uygunsuz davranışları sebebiyle camiamız töhmet altında kalabilmektedir. Mahmut Efendi Hazretlerimizin usulü ve öğretmiş olduğu hassasiyetlere aykırı söz, fiil veya davranışlar, asla cemaatimize mal edilmemeli, bunların sadır olduğu şahıslar, kisvesi ne olursa olsun camiamızla ilişkilendirilmemelidir…”

Bu şahıslar hakkında hukuki işlem başlatacaklarını belirttiler. Ve bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundular!

Bakınız… Geçmiş dönemlerde din adına vaaz veren sakallı, cübbeli, çarşaflı kişiler hakkında kamuoyuna açıklama yapılmazdı. İnsanları imana davet edenler, dilinde ayet olan Ehl-i Sünnet sahipleri, kültürel belleğin aktarılması için vaaz verenler el üstünde tutulurdu. Hata yapılsa bile “kol kırılır yen içinde kalır” idi. Hele… Kamuoyu baskısı önemsenmezdi, laik ülkenin hukuk kurallarıyla çözüme gitmek ne demekti?
Hiranur Vakfı'nın kapısına polis dayanmasına bile ses çıkarmadılar…

Bu “dönüşümü” nasıl analiz etmek gerek?

★★★

Ya İslami medya?

Yeni Şafak gazetesinden Ersin Çelik, İsmailağa cemaatini uyarıp, yol göstermek için yazı kaleme aldı:

-“İsmailağa Cemaati yeni bir iletişim dili geliştirmeli. Önce mensuplarını, sonra da kamuoyunu kuşatan, bilgilendiren bir anlayış ve içerik üretme sürecine girmeliler. Mesela sosyal medyada sohbet videoları paylaşan cemaat hocalarının listesini yayınlayabilirler. Bir nevi hesaplardaki mavi tik, yani ‘onaylı hoca' gibi düşünebiliriz. Bu bir öneri. Geliştirilebilir. Ancak sosyal medyada olacaklarsa ve bazı isimlerin üzerlerine yapışmalarının önüne geçmek istiyorlarsa böyle bir uygulama elzem.”

Bu tür uyarılar, öneriler eskiden medya aracılığıyla olmazdı. Bazı konular tabu olmaktan çıkıyor artık…

İslam, “pazarlama ürünü” olmaktan yavaş yavaş kurtuluyor mu?

Bunları tartışmıyoruz…

Soner Yalçın
Odatv.com

Başörtüsü gündemde yok - Resim : 1