Başka yol yok

Soner Yalçın yazdı: Ülkeye yapılan her dış saldırıda emperyalizme destek çıkmaktan geri durmadınız. Ülkeyi bölecek her küresel projenin baş destekçisi oldunuz. Türkler ile gönül bağını kopardınız.

Yine karşımızda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı var…

Yine karşımızda parti kapatma istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açılan dava var…

Yine alkışlar var…

Yine tepkiler var…

Benim ise kafamda tek sorum var:

HDP özeleştiri yapacak mı?

Yoksa… Dönüp dönüp aynı yere gelinmenin politik değerlendirmesini, -otuz yıldır söylediği- tepkisel cümlelerle mi ifade etmeyi sürdürecek? Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç mu elde edeceğini sanıyor?

Yıllardır sürekli milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılıyor, belediye başkanlarının yerine kayyum atanıyor ve partileri kapatılıyor ise bu durumu salt iktidar/devlet bahanesi yerine defalarca ortaya çıkmış yanlışları üzerinden de düşünmesi gerekmiyor mu?

HEP, 1993'te niye kapatıldı?

ÖZDEP, 1993'te niye kapatıldı?

DEP, 1994'te niye kapatıldı?

HADEP, 2003'te niye kapatıldı?

DEHAP, kapatılma davası sürerken 2005'te kendini feshetti.

DTP, 2009'da niye kapatıldı?

BDP, DBP, HDP derken geldik yine bir parti kapatma sürecine…

Benzeri partilerin kapatılmalarının temel sebebi, legal bir partinin, şiddet/terör yanlısı illegal yapıyla kurduğu ilişki. Buna hiçbir devlet izin vermez.

O halde…

Aynı ilişkiyi sürdürüp farklı sonuç elde edeceğini sanmak tuhaf değil mi?

MAĞDURİYET SİYASETİ

Benzer hatalar niçin tekerrür ediyor?

Hatalardan niçin tecrübe kazanılmıyor?

“Tecrübe” sözcüğü şu soruyu akla getiriyor:

-Akil Kürtler nerede?

“Öldürüldüler”, “hapse atıldılar”, “sürgüne gitmek zorunda bırakıldılar” gibi yanıtlar verileceğini tahmin ediyorum. Haksız değiller. Soruma tam yanıt vermiyor ama bu tür gerekçeler… (Şunu da belirtmeliyim; sürekli kendini mağdur gösterme hâli, soruna dair özgün kalıcı çözüm üretmiyor. Sorunu derinleştiriyor; kamplaşmayı körüklüyor. Bu da siyasal alanı çölleştiriyor; insanlara söz söyleme ortamı bırakmıyor.)

Bir de şu serzeniş var:

-“Bize politika yapma olanağı verilmedi!”

Bu çemberden de bir türlü çıkılamıyor. Aksine, her fırsatta siyaset yapma olanağı verildi:

-Kaç parti kurdunuz.

-Kaç kez tüm ülkede örgütlendiniz.

-Kaç seçime girdiniz; milletvekilliği, belediye başkanlığı kazandınız.

-Cumhurbaşkanı adayı bile çıkardınız.

Bu süreçten tecrübe elde ederek çıkmadınız. Aksine bir türlü Türkiye partisi olmayı denemediniz! Bu ülkenin “Kürt” dışında sorunu yokmuş gibi davrandınız. İşçiler, işsizler, köylüler, memurlar, esnaflar, zanaatkârlar, öğrenciler hep lafta kaldı…

Her seferinde PKK-Kandil arasına sıkışıp kaldınız…

Sorun olmaktan, sorun çözemediniz…

Siyaseti hep tıkadınız maalesef…

Hele… Ülkeye yapılan her dış saldırıda emperyalizme destek çıkmaktan geri durmadınız. Ülkeyi bölecek her küresel projenin baş destekçisi oldunuz. Türkler ile gönül bağını kopardınız.

“Tecrübe” meselesi önemli, atlamayalım:

KISKAÇTAN ÇIKAMIYOR

Örnek vereyim, unutuluyor:

SHP, bu çevrelere iki kez kucak açtı; 1987 ve 1991 seçimlerinde Meclis'e girmesini sağladı. Ama. Ülkenin toplumsal hassasiyetini ve beklentileri umursamayan sekter/ katı politik tavırları SHP'nin de yok olmasına sebep oldu…

Benzer tavır parti iç işlerinde gösterildi. Partideki “tecrübeli siyasetçiler” niçin köşelerine çekilmek zorunda kaldı?

İlk genel başkanınız Fehmi Işıklar nerede?

İlk genel sekreteriniz İbrahim Aksoy nerede?

Murat Bozlak'tan Feridun Yazar'a genel başkanlar -parti içi kısır çekişmeler sonucu- kahırlarından ölmedi mi?

Keza:

Tecrübeliler “ev hapsine” yollanınca her yeni parti kuruluşuyla siyaset meydanına deneyimsiz kadrolar çıktı. Ve her şey en baştan başladı! Her yeni gelen kadro Kandil'e boyun eğmek zorunda kaldı. Aynı stratejiyi uygulayanları sadece yenilginin beklediği hiç kavranamadı…

İşte… HDP ve kadroları -hukuk eliyle- tavsiye edilirse süreç yine en başa dönecek. Bunu değiştirmenin yolu az çok tecrübe kazanan HDP'nin köklü özeleştiri yapmasıdır. En büyük zaferin, kan dökmeden kazanılacağını öğrenmeleri gerekiyor artık.

-Parti kapatmayla ilgili senelerdir söylenen bilindik lafların faydası yok artık.

-PKK payandası olmaktan çıkmaları gerekiyor.

-Ülkemize ve insanımıza bedel ödetmekten vazgeçmeleri gerekiyor.

-Yenilgiyi ve ölümü yüceltmeyi bırakmaları gerekiyor.

-Öfkeli-kızgın, öç alma peşindeki tavırlarına son vermeleri gerekiyor.

-Sorumluluktan kaçmamaları gerekiyor.

-Çuvaldızını kendilerine batırmaları gerekiyor.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

soner yalçın arşiv