Cüneyt Ülsever: Başbakan siyasetten men mi edilecek

Ne kadar hiddetli, ne kadar şiddetli bir görünüm verse de esasen Başbakan RTE mayıstan beri muazzam bir korku ile yaşıyor. Başbakan siyasetten men...

Ne kadar hiddetli, ne kadar şiddetli bir görünüm verse de esasen Başbakan RTE mayıstan beri muazzam bir korku ile yaşıyor.

Başbakan siyasetten men edilmekten korkuyor. Hem de çok! Katiyen bir askeri darbeden bahsetmiyorum. RTE 2014’te yapılacak “Cumhurbaşkanlığı seçimi”ne aday olamamaktan korkuyor. Aday olamaz ve siyasetten çekilmek durumunda kalırsa zor günler yaşayacağını da pekala biliyor.

RTE ABD’nin kendi önüne “adaylık engeli” çıkarmasından korkuyor. Katakulliye gelmekten çekiniyor. Gezi direnişinin arkasında “faiz lobisi”ni ararken, “Koç Holding’e bodoslama dalarken”, “dış mihraklar”dan şikayet ederken beyninin arkasında hep ABD var. Süleyman Demirel’in muhteşem tespiti ile kendisini bir konjonktürün getirdiğini, yine bir konjonktürün götüreceğini hepimizden iyi o biliyor.

Dünyada konjonktürleri ayarlama merkezinin ABD olduğuna iktidara gelirken RTE bizzat şahit olmuştu. Onun için iktidardan nasıl gidibileceğini de aramızda en iyi bilen kişilerden birisi o!

***

Onu iktidara getiren konjonktür 11/09 saldırısı (2001) sonrası İslam dünyası için biçilen “laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi” modeli idi.

Onu iktidardan götürecek olan konjonktür de “laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi” modelinin 12 yıl içinde çökmüş olmasıdır.

İş esasında bu kadar basittir!

Model sadece Mısır’da çökmedi, sadece Suriye’de bataklığa saplanmadı. Uygulanmaya çalışıldığı nerede ise tüm ülkelerde; Fas, Cezayir, Libya’da v.s. da hüsrana uğradı.

İslamcı iktidarlar (Müslüman Kardeşler) “laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi”den sadece kendi “ideolojik İslamcı yönetimlerini” anlıyorlar. İktidara geldikleri ülkelerde dengeleri koruyamıyorlar, sürekli kaos yaratıyorlar.

***

Türkiye’de de “Gezi Parkı Nümayişleri” RTE’nin bütün apoletlerini kopardı attı.

RTE katılabilirse seçimleri yine kazanacağını biliyor ama seçimlere katılmaktan men edilmekten korkuyor!

***

RTE NEREDE YANLIŞ YAPTI

Çok iddialı olduğu dış politikada “reel politika” ile “idealist politika”yı birbirine karıştırdı. İkisini harman etti. Ortaya bir kakafoni çıkardı.

Dış politikada “reel politika” gerçekçi olmayı, pragmatist davranmayı, ülkesi ve hatta şahsı adına çıkarları gözetmeyi ön plana alır.

“İdealist politika” ise belirli idealler/ilkeler uğruna, belirli bir ideoloji adına kavga vermeyi ön planda tutar.

RTE ne tam anlamı ile “reel olabildi, ne de “idealist”!

Ortadoğu’da “bölgesel güç” olmak için vizeyi ABD’den alması gerektiğini “gerçekçi/pragmatist” bir yaklaşımla çözdü.

Ancak, “laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi”yi ABD’ye dikte etmeye kalkınca ve önemle sadece “İslamcı siyaset ideali/ideolojisi” güdenler adına yorumlayınca ABD ile, Batı ile arayı bozdu, hem de fena halde bozdu.

***

RTE’nin “reel politika” ile “idealist politika”yı birbirine karıştırmasına en iyi örneklerden birisi “darbe sonrası Mısır politikası”dır.

Mısır’da darbeci Sisi’ye karşı çıkarken, kendi insanını vahşice katletmesini kınarken “idealist politika”nın ilkeli yönlerine sarılıyor. “Mısır politikası” bu yönü ile çok doğru.

Ancak, “idealist politika”nın ideolojik yönü ise devrik Mursi’ye karşı çıkan 14 milyon göstericiyi, 22 milyon imzayı, Mursi’nin “kendinden olmayanları yok sayan” İslamcı politikalarını görmezden gelmesine neden oluyor. Orantısız saldırı karşısında orantısız kayıplar veren Müslüman Kardeşlerin mağduriyetine haklı olarak acıyor ama Müslüman Kardeşlerin de Mısır ordusuna ateş açtığını, “ne kadar çok adamımız ölürse o kadar çok prim toplarız” telaşı içinde kendi insanlarını ateşe attığını görmek istemiyor.

Mısır’da “reel politika” güden ABD ve AB’nin bu ülkede kendi çıkarları gereği Mursi’ye oy vermeyen kitleleri de kucaklayacak bir gelecek aradığını da göremiyor.

ABD “reel” gözle “laiklikte ısrarlı olmayan demokrasi” modelinin çöktüğünü görüyor ama RTE “idealist” gözle bu gerçeği kavrayamıyor.

RTE’nin idealist/ideolojik gözü Türkiye’de sadece kendisine, Mısır’da sadece Mursi’ye oy verenleri ülkenin sahibi addediyor.

“Reel/gerçekçi/pragmatist/çıkarcı” gözü de açık olsaydı oy vermeyenleri de hem kendisinin, hem Mursi’nin dikkate alması/kucaklaması gerektiğini bilir, bu hallere düşmezdi!

Dr. Cüneyt Ülsever/ Yurt gazetesi

Odatv.com

cüneyt ülsever Tayyip Erdoğan arşiv