Başbakan Doktorlardan intikam alıyor

Başbakan Erdoğan kendisi için neden özel sektörden kamu hastanesine doktor çağırdı

CHP Antalya Milletvekili Arif Bulut, TBMM Genel Kurulunda yaptığı üç ayrı konuşmada, kendi mesleği olan sağlık sektörünün sorunlarını gündeme taşıdı. Bulut, Kanun hükmünde kararnameler ve tam gün uygulamasını da içine alan torba yasalarla, sağlıkta yaratılan değişim ve dönüşümün kamu yararı gözetmediğin net bir şekilde ortaya çıktığını öne sürdü. Sağlıkta ‘dönüşüm’ adı altında sektörün piyasalaştırıldığını ve devlet kontrolünde özel sağlık kartelleri oluşturulduğuna dikkat çeken Bulut, söz konusu kartellere uluslar arası sermayenin de ortak olduğunu dile getirdi.

Sağlık özelleştirilmiştir. Ancak hekimler ve diğer sağlık çalışanları, baskı altında, dayatmalarla, otoriter bir yönetim anlayışı ile neredeyse tek tip bir üniforma giydirilerek kamu hastanelerine mahkûm edilmişlerdir” diye konuşan Bulut, bu torba yasanın içindeki tam gün uygulaması ile de sağlık sisteminin içine bir köle düzeni yerleştirildiğini ileri sürdü.

CHP’nin hekim kökenli milletvekillerinden olan Arif Bulut’un TBMM Genel Kurulu’nda sağlık sektöründeki köklü dönüşüme ilişkin yaptığı konuşmaların bazı önemli satır başları şöyle:

-Tam gün uygulaması ile kamu hastanelerine zincirlediğiniz hekimden vatandaşa fayda gelmeyecektir. Dünyada bir hekime 2 defa, 3 defa ayrı ayrı mecburi hizmet yaptıran hiçbir ülke yoktur. Pratisyenken, uzmanken ve yan dal uzmanı olduktan sonra ayrı ayrı mecburi hizmet yükümlülüğü getirilmiştir. Hiçbir meslekte de birden fazla mecburi hizmet yoktur.

‘BAŞBAKAN SEKTÖRDEN İNTİKAM ALIYOR’

“Kimsesizlerin kimsesiyim” diye böbürlenen Sayın Başbakan kendi özel hayatında yaşamış olduğu olumsuz uygulamaların sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm hekimlerine karşı intikam duyguları içinde yaklaşmış ve 11 yıllık iktidarı boyunca da gerçekten ciddi bir intikam almıştır. Sayın başbakan artık bu kartvizit sendromundan kendini kurtarmalı, sağlık çalışanlarına karşı gerekli değeri verdiğini göstermelidir. Hukuk devletinde her suçun bir cezası, bir karşılığı vardır. Suçu kim işlerse yaptırımı da ona olur.

TAM GÜN ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN DÖNDÜ

Anayasa Mahkemesi’nin uygulanmasında yarar görmeyerek iptal ettiği bir metodu, yeniden ve tekrar tekrar getirerek yasalaştırmanın, ne çalışanlara, ne de hizmeti alanlara bir şey kazandırmayacağı, hatta her iki tarafa da zarar vereceği göz önüne alınmalı, ülkemiz gerçeklerine uygun bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasa çıkarılırken 20 bin nitelikli hekim açığı olduğu da unutulmamalıdır.

SAĞLIK SEKTÖRÜ AKP ELİYLE PİYASALAŞTIRILDI

Organ ve doku transplantasyonları, yoğun bakım hizmetleri ve buna benzer çok ödeme yapılan hizmetler, bu uluslararası ortaklı sağlık kartellerine peşkeş çekildi. Kamu hastaneleri yavaş yavaş bu alanlardan çekilmeye başladı. Üniversite hastanelerinde bu hizmetleri yapan kadrolar bu karteller tarafından transfer edildi. Bunların hepsi AKP tarafından planlandı ve yapıldı ve de yapılmaya devam ediliyor. Anayasal bir hak olan sağlıklı olma hakkı; “ötelenemez” bir hizmet olmaktan çıkarılarak serbest piyasa koşullarına terk edildi.

BAŞBAKAN KENDİ AMELİYATI İÇİN ÖZELDEN DOKTOR ÇAĞIRDI

Organ ve doku naklinde dünyada ön sıralarda olan üniversite hastaneleri sıralarını kartel hastanelerine kaptırdılar. Başbakan ameliyatını yaptırmak için bunlardan birini, kamu hastanesine çağırdı. Sağlık bakanı bir başkasını çağırdı ve ameliyatları yapıldı. Ama bu ülkenin normal vatandaşı bunu yapamaz, yapacak gücü olana da yaptırmazlar. Neden bunları çağırıyorlar? Nedeni şu; kamu hastanelerinde artık böyle kişiler çalışmıyor. Tam gün dayatması var, çalışanlar tehdit altında, korku içinde, darp ediliyorlar, öldürülüyorlar.

11 yılda adım adım bir meslek grubunun tüm hakları nasıl elinden alınır, nasıl serbest çalışma özgürlükleri yok edilir, doktorların ortaya koyduğu özel girişimleri nasıl engellenir bunu gösterdiler ve doktorları sistemdeki en değersiz halka haline getirdiler. Doktorlar amele oldular. Doktorların çalışanına da, emeklisine de nasıl yokluk ve yoksulluğa mahkûm edilir bunu gösterdiler.

‘TAM GÜN’ SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN ÖLÜMÜDÜR

Tam gün dayatması esas olarak bu uygulamadaki son halkadır. Can çekişmekte olan, çene atan, sağlık sistemine vurulan son darbedir. Bundan sonrası ölümdür. Sizlerde, bu uygulamadan her biriniz mutlaka nasibinizi alacaksınız, ya da en yakınınızdakiler alacaktır. Hiçbirimiz ölümsüz değiliz. Bir gün ambulansa ya da sedyeye bindiğinizde veya hasta yatağına sizi koyduklarında sağlıklı olma hakkının ne demek olduğunu anlayacaksınız. Neyle oynadığınızı, neleri bozduğunuzu anlayacaksınız, ama geç kalmış olacaksınız.

BIÇAK PARASI YOK EDİLEMEDİ, YASALAŞTI

Geldiğiniz noktaya bir bakın. Her poliklinikte doktor var. Ama hastayı tedavi edecek doktor yok. Doktor performans için orada bulunuyor. Doktorun kendi sağlığı yerinde olmadığı için hasta güvende değil. Hizmet kalitesi düşmüş ama SGK’nın ödediği fatura giderek artıyor. Ayrıca vatandaşın ödediği faturada giderek artıyor. Katılım payları artıyor. Bıçak parası yok edilemedi, yasallaştı, giderek artıyor. İlaçta yokluklar dönemi başladı. Özellikle önemli ilaçlar bulunamıyor. Daha yapılmadan özelleştirilmiş şehir hastaneleri geliyor. Bırakınız doktor seçme hakkını, doktora ulaşmak bile giderek zorlaşıyor. Katılım paylarının arttırılması ya da tamamlayıcı sigorta ücreti adı altında yeni ücret tarifeleri geliyor. Kamu yararı olmayan, sağlık serbest bölgeleri oluşturma çabaları devam ediyor. Kırsal kesimde sağlık ocaklarının ortadan kalkması ile oluşan sorunlar giderek derinleşiyor. Aile hekimlerinin sorunları giderek artıyor. Sağlık Bakanı olan doktor arkadaşımız aile hekimlerine zorla nöbet tutturmaya hazırlanıyor.

DOKTORLARIN BAĞIMSIZ ÇALIŞMA HAKKI YOK EDİLDİ

Şu anda doktorlara poliklinik açma, hastane açma izni verilmemekte, SGK anlaşması yapmak istemese bile, tamamen özel sektöre yönelik çalışsa bile, özel sağlık işletmesi açtırılmamaktadır. Doktorların bağımsız çalışma hakları bu yasa ile yok edilmiştir. Doktorların emekleri ve alın terleri sömürülmekte, amele haline getirilmektedirler. Bu yasa tasarısı bu haliyle yasalaşmamalıdır. Bu yasa taslağında yer alan maddelerin çoğu, mecburi hizmet düzenlemesinden, serbest çalışma haklarının yok edilmesine kadar, geri çekilmelidir. Bunların yasalaşması halinde birçok sorunu beraberinde getirecektir. Bu sorunları düzeltmek için yeniden yasa tasarısı hazırlanacaktır. Ama sorun giderek derinleşecek ve vatandaş gerçek bir mağduriyet yaşayacaktır.

BİZİM GÖREVİMİZ SORUNU ÇÖZMEK

Bizim görevimiz sorun yaratmak değil, sorun çözmektir. Üniversite hastanelerinde çalışan hekimlerle diğer kamu hastanelerinde çalışan hekimler arasındaki farklı uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır. Evrensel hukuk kurallarına uygun, anayasal hakları koruyan, meslek onurunu ve saygınlığını zedelemeyen, adil ve hakkaniyetli, hasta hakları ile çalışanların haklarını aynı ölçüde koruyan, hekimlerin çalışma özgürlüğünü kısıtlamayan, insan haklarına uygun bir yasa yapılmalıdır.

Yusuf Yavuz

Odatv.com

başbakan erdoğan arşiv