Tüm Türkiye’nin telefon konuşmaları MİT ve Emniyet’in elinde

Erdal Aksünger, CHP İzmir Milletvekili. Milletvekili olmadan önce, bilişim alanında Türkiye’nin en büyük birkaç firmasının ülke distribütörlüğünü...

Erdal Aksünger, CHP İzmir Milletvekili. Milletvekili olmadan önce, bilişim alanında Türkiye’nin en büyük birkaç firmasının ülke distribütörlüğünü yaptı. Aynı zamanda bu alanda önemli demokratik kitle örgütlerinin yöneticiliğini de yıllarca sürdürdü. Başka bir ifadeyle bilişim ve teknoloji konusunda uzman bir isim. Şu an kamuoyunda Dinleme ya da Böcek Komisyonu olarak bilinen, “Haberleşme Özgürlüğüne ve Özel Hayatın Gizliliğine Yönelik İhlallerin Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”nun CHP’li üyelerinden biri. Aksünger, “ülkemizin şu an en önemli sorunlarından biri” dediği, “özel hayatın gizliliğinin, ifade özgürlüğünün ve özgürlüğün ihlal edildiğini” belirttiği bu önemli konuda Odatv’ye özel açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklamalar uzun süre gündemi meşgul edeceğe benziyor. İşte o açıklamalar…

ODATV: Komisyonun çalışmaları devam ediyor mu? Süre bitiminde ek süre istenmesi söz konusu olacak mı?

ERDAL AKSÜNGER: Komisyonun çalışmaları şu an kitlenmiş durumda. Zeyid Aslan’ın Meclis Genel Kurulu’nda Kamer Genç için söylediği sözleri kabul etmemiz mümkün değildi. Kendisinin başkanlığındaki bir Komisyonda bulunmayacağımızı söyledik ve istifa etmesi için demokratik tepkilerimizi ortaya koyduk. Etti de. Yalnız, bir süredir Komisyonu kaçırma gibi bir tutum var. Kitlenmiş derken bunu kastediyorum. Zeyid Aslan’ın istifa ettiği gün, Komisyon çalışması için 1 aylık ek süre onayı gelmişti. Şöyle yanlış bir davranış var: Bu 1 aylık sürede Komisyon raporunu yazsın, diyorlar. Halbuki yazım ayrı bir süreçtir. Öncelikle çalışmalarımızın bitmesi lazım. Rapor yazımı için ek süreye gerek yok. Net ifadeyle söylemem gerekirse Komisyon fiilen çalışmıyor.

KURUMLAR KOPYALA YAPIŞTIR YANIT VERDİ

O: Komisyon üyeleri olarak BTK, MİT, Emniyet, Jandarma gibi kurumlara sorular sordunuz, yerinde ziyaretler gerçekleştirdiniz. Özellikle gelen yanıtlar ele alındığında, bu yanıtlar tatmin edici oldu mu?

EA: Aldığımız yanıtlar hiç de tatmin edici olmadı. Komisyon olarak görüşlerine başvurduğumuz kişilerden daha net yanıtlar aldığımız oldu. Kurumlar daha çok bize yasalarda yazan görevlerine ilişkin kısımları kopyala yapıştır yapıp gönderdiler. Zaten kurumların özellikle illegal dinlemeler üzerine doğru düzgün işlevi olmadığını gördük. İllegal dinleme var mı ülkemizde, var. Kim yapıyor bunu? Dışarıda ya da kurumlarda çeteler var deniyor. Fakat bunlarla mücadele edilmiyor.

HERKESİN KONUŞMASI MİT VE EMNİYET’TE

O: İllegal dinlemeler dediniz, bu konuda kamuoyunun bilmediği herhangi bir bilgiye ulaşabildiniz mi?

EA: Biz MİT’e ya da Emniyete soruyoruz; illegal dinleme yapıyor musunuz diye. İhtiyacımız yok diyorlar. Gerçekten de böyle. İstedikleri kişileri zaten dinleyebildiklerini kendileri söylüyor. Ancak; sıkıntı bizdeki kurumlarda işleyişin mevzuata uygun olmaması. Size çok ilginç bir şey söyleyeyim; 2005’ten beri ülkemizin nüfusunun tamamının, yani 70 milyondan fazla kişinin her 3 ayda bir iletişim trafiği kolluk güçlerine veriliyor. Yani her yurttaşımızın iletişimde olduğu telefon numaraları 3 ayda bir GSM şirketleri, operatörler ve Telekom tarafından kolluk güçlerine veriliyor. 2008’de TİB buna itiraz ediyor. Bu itiraz üzerine sadece Jandarma’nın bu hakkı iptal ediliyor. İşte burada çok garip durum var; MİT ve Emniyet’in bu yetkisi iptal edilmedi. Bu durum devam ediyor.

BAŞBAKAN DİNLENEN KİŞİLERİ ARADI

O: Mevzuata uygun olmayan dinleme dediniz…

EA: Normal bir hukuk devletinde ve mevzuatımıza göre dinleme en son yoldur. Tüm yöntemler tükenince, suçun takibi için dinleme kararı alınır. Bizde tersi adet olmuş. Hemen dinleme kararı alınıyor. E tabi bu yöntem özel yaşamın gizliliğini de ihlal ediyor. Birini dinlemek mi istiyorsunuz, hemen katalog suçlardan biri yapıştırılıyor ve daha önemlisi, buraya dikkat çekmek istiyorum, kod adlarla net bilgiler olmadan dinleme kararları alınıyor. Bu yapılamaz. Taraf Gazetesi yazarları aynı yöntemlerle dinlenmedi mi? İtiraf ettiler zaten. Kafadan bir kod adı veriliyor, telefon numarası ekleniyor net bilgiler olmadan savcılık kanalıyla hâkimlerden dinleme izni alınıyor. Ben size başka bir örnek vereyim. Biliyorsunuz yandaş basın daha önce birkaç kez “Cihaner Başbakan’ı dinletmiş” başlıklarıyla çıktı. Oysa İlhan Cihaner’in cemaatte kimi isimlere ilişkin aldırdığı dinleme kararı mevzuata uygundur. İsimler, telefon numaraları açık ve tek tek ayrıntılı bilgiler verilerek izin alınıyor. Yalnız, bu isimler dinlenirken Başbakan’ın bu isimlerle görüşmeleri dinlemeye takılıyor. Cihaner ne yapıyor? Bunları tutanak altına aldırıyor. Yani, yandaş basının dediği gibi, Cihaner Başbakan’ı dinletmiyor. Dinlenen kişileri Başbakan arıyor.

İHALELER DİNLEME YOLUYLA YÖNETİLİYOR

O: Kamuoyunda, Komisyon’daki kimi görüşmeler yeterince yer bulmadı sanki. Örneğin; Sabri Uzun ya da Emin Arslan çok çarpıcı ifadelerde bulundu.

EA: Hem Uzun’u hem de Arslan’ı dinlerken tüylerim diken diken oldu. Bu kadar olamaz dedim. Bakınız, A15 ve A25 tipi cihazlar vardır. Arslan da bahsetti bunlardan. Bunlar aslında bir operatör gibi çalışır ve sahte baz istasyonudur. Buraya bir cep telefonunun IMEI numarası kopyalanırsa o telefon dünyanın neresine giderseniz gidin bir dinleme cihazıdır artık. Sadece konuşma değil, o telefonla ortam dinlemesi de yapılabiliyor. E bizde bu cihazlardan var. Nerede nasıl kullanılıyor? İstihbarat ve terörle mücadele amaçlı satın alınmış cihazlar ki sonradan suiistimal doğuyor. Arslan’a dinleme amaçlı olan, kamuoyuna da daha önce yansıyan kayıp 11 mobil aracı sordum. Nasıl kayıplar, o da ayrı tartışmalı. Bu araçlar kayıp değil. Ülkemizin herhangi bir yerinde iş yapmaya devam ediyor. Uzun da Arslan da özellikle Emniyet içindeki “malum örgütlenmeden” başka ifadeyle çetelerden bahsettiler. Hrant Dink cinayetini aydınlatacak bilgilerin nasıl silindiğini, konunun araştırılmasının o dönemin Emniyet Genel Müdürü tarafından “Bakan istemediği” gerekçesiyle engellendiğini açıkça anlatıyorlar. Ben bilişim sektöründen gelen biriyim. Yanlış ya da eksik bilinen diyelim, başka bir olayı söyleyeyim: Bu yaşananların tek amacı teknik takip, dinleme falan değil. Borsada, ihalelerde milyarlarca lira para bu yollarla yönetiliyor. Yani bu işlerin çok ciddi bir iktisadi boyutu da var.

O: Arslan ve Uzun’un açıklamalarına tepkiler nasıldı?

EA: AKP’li milletvekilleri, sahiplenme ve koruma refleksiyle olaya yaklaşıyorlar. Hükümet biziz, bunlar da bizim kurumlarımız anlayışı var. Bu nedenle kurumlara toz kondurmuyorlar. MHP ise tepkili. Kendileri de dinleme, takip gibi olaylarda ciddi mağduriyetler yaşadılar. Bu tepkilerini de dile getiriyorlar.

PEKER, ŞENER VE AVCI DİNLENECEK Mİ

O: Komisyona çok sayıda başvuru yapıldı. Mağduriyet yaşayanlar, görüşlerine başvurulmasını istediler. Örneğin; Dursun Çiçek, Sedat Peker, Avukat Serdar Öztürk dilekçe verdi. Nedim Şener ve Hanefi Avcı’yı da siz önerdiniz. Neden dinlenmediler?

EA: Biz bu konuda mağduriyetleri açık olan kişilerin dinlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ben Sedat Peker’in dinlenmesi gerektiğini de düşünüyorum. Örneğin; Nedim Şener’in yaşadığı mağduriyet ortada. Komisyon ısrarla dinlemekten kaçınıyor.

O: Peki, bu kişilerin görüşlerine başvurulmayacak mı?

EA: Komisyon buna niyetli değil; ama, ben böyle yapmayacağım. Sedat Peker, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Dursun Çiçek, Serdar Öztürk hepsiyle tek tek konuşup görüşlerini alıp, hem basın açıklaması yapacağım hem de bunları Komisyona ileteceğim.

BİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ ELİNDE DİNLEME CİHAZLARI VAR

O: Yurttaşlardan da Komisyona gelen dilekçeler var. Toplumsal psikoloji açısından bunlar önemli örnekler olsa gerek. Siz nasıl görüyorsunuz bu psikolojiyi?

EA: Simitçiden milletvekiline kadar herkes dinlendiğini düşünüyor. Ülkede öyle bir paranoya oluşturdular ki kolay kolay son bulmaz bu kötü psikoloji. İnsanların kuşkucu duruma düşmesinin somut nedenleri de mevcut. Dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar hepsi bir dinleme cihazına dönüştürülebiliyor. Girdiğimiz sosyal medya sitelerinin tamamı kişilerin profilini süzerek fişliyor. Hatırlarsınız, bu konunun üzerine gittim ve daha önce basın açıklaması da yaptım. Bilgilerimiz internet sağlayıcısı firma tarafından satılıyor. Müşterileri ise gizli servisler. Dediğim doğrulandı Bilgi teknolojileri ve İletişim Kurulu firma hakkında soruşturma başlattı. Halk bunları görüyor. Sadece bunlar mı oluyor. Hayır. Daha ilginç bir iddia var. İsmini şimdi veremeyeceğim bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın elinde, az önce anlattığım A15 ve A25 cihazlarından olduğu ve bu yolla teknik takip, dinleme yaptığı iddia ediliyor. Bu neden araştırılmıyor?

“SÜREÇ” İLERLEDİKÇE KOMİSYON GERİ PLANA İTİLİYOR

O: Sayın Aksünger, Komisyon’dan pratik olarak ne gibi sonuçlar bekliyorsunuz?

EA: Komisyon’dan pratik olarak çok bir sonuç beklemiyorum, zaten fiilen durmuş halde. Şu an üzerinde çalıştığımız konu, aslında ülkemizin en önemli sorunlarından biri. Son dönemde ise geri plana itilmeye çalışılıyor. Halktan bir şey kaçırılmak isteniyor. Açıkçası, zaten AKP’nin Komisyon’un kurulmasını isteme nedenini de anlamış değilim. Belki de başka amaçları vardı ki zaten bu “barış, açılım” gibi isimlendirdikleri süreç ilerledikçe Komisyon çalışmaları daha geri plana atılıyor. İki durum arasında bir ilişki olduğunu düşünüyorum.

O: Komisyon olmasa da bu konuların üstüne gitmeye devam edecek misiniz?

EA: Ben Komisyon kurulmadan önce de bu konularla uğraştım. Uğraşmaya da devam edeceğim. Örneğin; İçişleri ve Gümrük Bakanlarına yazılı soru önergesi verdim. Size de bu önergelerimi vermek istiyorum. Çok kritik sorular sordum. Dinleme yöntemlerinden, bunları yapan araçların ithalatına kadar çok sayıda noktaya değindim. Verdiğim cihaz isimlerine, bunları satan firmalara dikkat ediniz. Çift sim kart gibi yöntemlerle yapılan dinlemeleri de konu edindim. Ne yanıtlar geleceğini ben de merakla bekliyorum.

ODATV DAVASI: PANDORANIN KUTUSU

O: Aklınızda kalan ilginç olaylar neler?

EA: Daha önce de belirttim. Sabri Uzun ve Emin Arslan’ın ifadeleri tüylerimi diken diken yaptı. Bir de yine önemli bir olaya tanıklık yaptık. İmzasız bir mektup ve yazan kişi istihbaratçı olduğunu iddia ediyor. Dinlemelerin nasıl yapıldığını, izleme ve dinlemelerin amirlerinin bilgisi dahilinde olduğunu ayrıntıyla anlatıyor. Odatv ile bu mektubu paylaşmak istiyorum. (Mektubu aşağıda okuyabilirsiniz – Odatv)

O: Komisyon kamuoyunda daha çok dinleme ya da böcek komisyonu gibi isimlerle anıldı. Odatv Davası bu anlamda nasıl değerlendirilebilir?

EA: Aslında bizim işimiz sadece dinlemeler değil, olmamalıdır da. Özel hayatın gizliliğinin ihlali, özgürlüğün ihlali, yaşanan mağduriyetlerin hepsine neden olan dijital veriler de Komisyonumuzun konusudur. Bir anlamda Odatv Davası aslında “pandoranın kutusudur”. Tıpkı Balyoz, Ergenekon Davaları gibi. Komisyon bu davalara ışık tutabilir. Odatv Davası’ndaki virüslü e-postalar ve diğer dijital verilerin üzerine gidilirse Odatv Davası’nın şifreleri çözülür. Bahsi geçen mağduriyetleri yaşatan çeteler ortaya çıkarılabilir.

O: Değerli açıklamalarınızdan dolayı teşekkürler.

EA: Ben teşekkür ederim.

Ali Mert Taşcıer

@alimerttascier

İŞTE KOMİSYON’A GÖNDERİLEN O İMZASIZ MEKTUP:

“Sayın Komisyon üyeleri,

Yürüttüğünüz çalışmaları bir istihbaratçı olarak takip ediyorum. Ancak ne yazık ki umut ettiğim düzeyde sonuç alacak bir gelişmeyi yakaladığınızı düşünmüyorum.

Bu nedenle sizlere yardımcı olabilmek açısından bildiğim bazı hususları sizlerle -tabi ki yasaların elverdiği ölçüde, şahsıma bir zarar gelmeyecek şekilde- paylaşmak gereğini hissediyorum.

Sayın üyeler,

Türkiye'de yasadışı dinlemeler her dönemde ve değişik amaçlarla olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Yalnız şunu belirtmek gerekir ki bazı dönemlerde bu gizli dinlemelerin gerçekleştirilmesi ve uygulanması fütursuzca yapılmıştır.

Hangi amaçla, neden/niçin yapıldığı tam belli olmayan ve aslında görev niteliği kavramı içersinde de yer almayan bu dinlemelerin büyük kısmı tensip alınmadan, keyfi ve bireysel tasarruflarla gerçekleştirilmiştir. Ancak bunun yanı sıra, yine aslında görev kapsamına girmeyen ve devlet çapında skandal özelliği taşıyan dinlemeler bir operasyon planı çerçevesinde ve sıralı amirlerin tensip/onayları alınarak uzun süreli gerçekleştirilmiş ve yürütülmüştür.

İşte ben bunların sadece birisinden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu bu uygulamanın deşifre edilerek demokrasimize katkı sağlanması amacıyla sizlere bazı ipuçları vermek istiyorum. Bunları değerlendirirsiniz veya dikkate almazsınız. Sizin bileceğiniz konudur. Ama gün gelecek bu hususun sizlerin dikkatine sunulduğu ve ne yazık ki değerlendirilmediği, sümen altı edildiği gerçeği de kamu oyuna yansıyacaktır.

Sözünü ettiğim uygulama MİT tarafından, demokrasinin vazgeçilmez yapılarından olan legal siyasi bir kuruluşa (örgüte demiyorum) yönelik yapılmıştır. Kod adı: IŞIL - IŞIL-1'dir. Bu konudan Emekli Başbakanlık - - - Müsteşarlığı mensubu H.K’nın (Hukuki nedenlerle iddia edilen ismin sadece baş harflerini yayınlıyoruz – Odatv) bilgisi bulunmaktadır. Bu şahıs sizi çok şaşırtacaktır.Şahsın birlikte çalıştığı grup arkadaşlarının öğrenilerek, bu şahıslara da yönelinmesi sonucu konu rahatlıkla daha da detaylandırılabilinir.

Bu konunun deşifresiyle Türk Demokrasi gelişmesine büyük katkı sağlanacağını, daha olayın başlangıcında göreceksiniz. Önemli hassasiyetlere haiz kurumların, hangi siyasi oluşumlarca, nasıl ve ne derecede riskler göz önüne alınarak kullanıldığını tespit etmiş olacaksınız.

Belki bu olayın ortaya çıkarılması , bundan daha mühim nice olayların ilgili kurumun yeni müsteşarınca mümkün olabilecektir. Türk Demokrasisinin kurumlarına yapılan müdahalelerin ne boyutta olduğu da bu sayede anlaşılacaktır.”

Odatv.com

böcek komisyonu dinleme Erdal Aksünger arşiv