Sherlock Holmes'dan kurtulmak isteyen yazarının başına bakın neler geldi

Yanlış anımsamıyorsam, “Kurtlar Vadisi” dizisinin kahramanlarından biri, artık her nedense, diziden çıkartılmak istenince, senaryo gereği...

Yanlış anımsamıyorsam, “Kurtlar Vadisi” dizisinin kahramanlarından biri, artık her nedense, diziden çıkartılmak istenince, senaryo gereği öldürülmüştü.

Millet öylesine üzülmüş, öylesine perişan olmuştu ki, ölen kahraman için kimi yerde mevlût okunmuş, kimi yerde gazetelere ölüm ilanları verilmişti.

Buna benzer bir çok örnek yaşadı bu ülke…

Ben bunu “şarka ait bir duygusallık” olarak gördüm o sıralar. Ortadoğu coğrafyasından başka yerde de bu tür şeyler olmaz diye düşündüm.

Hele Avrupa’da.

Mümkün değil.

İşte “alafranga” olmak böyle bir şey herhalde. Biri gelse de bana, “İngilizler bizden de kuş,” dese, mümkün değil inanmazdım. Ne biçim bir “batı” etkisi bulaştırılmışsa üzerime.

Kahramanı yazarını aşan birçok roman vardır. Mesela “Oblamov”u herkes bilir de, kimin yazdığını sorduğunuzda çoğu insan hatırlamaz. Don Kişot da Cervantes’ten daha ünlüdür. Faust, Goethe kadar isim yapmıştır. “Alice”, Lewis Carol’dan daha çok tanınır. Frankestein’ın yazarını çoğu insan bilmez bile.

Sherlock Holmes da bunlardan biridir işte. Yazarının ününü geçen roman kahramanlarının en ünlülerinden biri. Sir Arthur Conan Doyle bu olağanüstü kahramanını yaratırken, aklına onu bir gün öldürmek isteyeceğini hiç getirmemişti herhalde.

Sherlock Holmes, kabul edin ya da etmeyin, dünyanın en ünlü dedektifidir. Ian Flaming’in 007 James Bond’u bile onun kadar ünlenmemiş, ardından onun kadar ağıt yakılmamıştır.

Zavallı Conan Doyle, başlarda altı kitaplık bir dizi olarak düşündüğü Sherlock Holmes kahramanını yaratırken yanına da kendini Dr.Watson olarak eklemeyi de uygun bulmuştu. Aslında öykülerini Edgar Allan Poe’nun ünlü kahramanı Auguste Dupin’den etkilenerek yazdığı öne sürülür.

Ama biz yine konumuza dönelim. Yani Sherlock Holmes’u öldürmeye karar veren Conan Doyle’un başına gelenlere…

Tıp doktoru olarak edindiği birazcık şöhret ve buna eklemlenen yazarlıkla birlikte Conan Doyle, Sherlock Holmes’u yaratana kadar çok mutsuz sayılmazdı. Ne zamanki Sherlock Holmes kendi ününü fersah fersah geçip de bir kimlik olarak bütün dünyada benimsenmeye başlayınca, Doyle annesine şunu yazmıştı: “Holmes'u öldürmeyi düşünüyorum... hikâye bitsin gitsin istiyorum. Aklımı daha iyi şeylerden çeliyor anne."

Annesi, sanki başına gelecekleri daha önceden bilirmiş gibi, “Sana nasıl uyuyorsa öyle yap, ama insanlar bunu pek hoş karşılamayacaktır," diye cevap verir.

Ama Doyle kafasına koymuştur ve “Son Olay” adlı Sherlock Holmes öyküsünde, ezeli düşmanı Moriarty ile boğuşurken Holmes ile birlikte ikisini şelaleden aşağı atar. Böylelikle de Sherlock Holmes maceralarının bittiğini düşünür.

Holmes’tan çok şikayetçidir, çünkü herkes Sherlock Holmes’u tanımakta, ama onu kimin yazdığı konusunda en ufak fikir yürütememektedir.

Sir Conan Doyle, Holmes’u şelaleden atıp öldürmeden önce de birçok yol denemiştir. Önce yayınevlerine yeni bir Holmes hikayesi yazmak için büyük telif ücreti talebinde bulunur. Ama sonuç beklediğinden de korkunç bir hale dönüşür. Yayınevleri birbiriyle yarışırcasına Conan Doyle astronomik ücretler teklif ederler.

Bu kez Doyle, çok hasta olduğunu ve artık yazamayacağını söyler yayınevlerine. Yayınevleri bunu isteksiz de olsa kabul ederler. Doyle tam Holmes’tan kurtulduğunu düşünürken, piyasaya bir yığın sahte Sherlock Holmes romanı sürülür. Conan Doyle çaresiz yeniden kahramanı ile ilgili hikayelerini yazmayı sürdürür. Kurtuluşu yoktur Holmes’tan ve bunu başaramayacağını düşünerek onu yukarıda belirttiğim şekilde şelaleden aşağı atar ve öldürür.

Ama asıl iş bundan sonra başlar. Sherlock Holmes’un öldüğünü belirten Son Olay öyküsü piyasaya çıkar çıkmaz Londra’da büyük bir karışıklık olur. Binlerce insan Holmes’un yaşadığına inandığı Hindheat’taki evini basar. Protestoların ardı arkası kesilmez. Sherlock Holmes’un ölümü üzerine Londra’nın birçok mahallesinde ulusal yas ilan edilir, binlerce insan kollarına siyah bantlar takarak olayı protesto eder, Londra’da ulaşım aksar, Sir Conan Doyle’un yaşadığı evin duvarlarına “sadist, katil, vatan haini” gibi sloganlar yazılır.

Sonunda Conan Doyle pes eder ve yeni bir Holmes öyküsü yazarak, kahramanını yeniden hayata döndürür. Holmes şelaleden düşmemiş, bir süre gizlenmek için dağlarda oyalanmıştır.

Londra’yı allak bullak eden, protestolara sebep olan ve neredeyse Sir Arthur Conan Doyle’un hayatına mal olacak derecede tehlikeli hale gelen Londra halkını düşününce, bizimkilerin bazı dizi film kahramanlarına mevlût okutması sıradan bir olaymış gibi geldi.

Dedim ya, alafrangalık oldu mu, böyle oluyor.

İş sadece Sherlock Holmes ile bitseydi, diyecektim ki “münferit” bir olaydır.

Kesinlikle değil.

En azından Elvis Presley ve Michael Jackson ölünce yaşananları hatırlasaydım, hiç “Kurtlar Vadisi”ne bulaşmazdım.

Gerçi bulaşmadım, yalnızca düşündüm. Ama bu bile AKP yasalarına göre düşünce suçuna giriyor.

Yoksa değil mi?

Mümtaz İdil

Odatv.com

arşiv