Bakanlık ve belediye neden sessiz

Ahmet Müfit yazdı

İzmir’in Bayraklı İlçesinde bulunan ve depremde üç katı çöken Yılmaz Erbek Apartmanıyla ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yapmış olduğu açıklama, imar düzenimiz ya da düzensizliğimizle ilgili olarak çok temel bir gerçeği gözler önüne seriyor. Soyer’e göre, net olarak neresi olduğunu söylemediği, kolonu kesik apartmanlarda yaşanan dramların en önemli nedeni zemin kata mağaza yapmak için kolon kesilmesi yani binanın taşıyıcı sisteminin binayı taşıyamaz hale getirilmesi. Farklı bir şekilde, azıcık kamu düzeninin olduğu bir ülkede yapılamayacak, yapılması dahi düşünülemeyecek bir suç işlenerek onlarca masum insanın ölümüne neden olunmuş olduğunu söylemek de mümkün.

TAM ANLAMIYLA BİR FAİLİ MEÇHUL

Kolon kesilmesi tartışmalarının en yoğun yaşandığı binalardan birisi, Bayraklı İlçesinde bulunan Yılmaz Erbek Apartmanı. Depremde üç katı çöken binada faaliyet gösteren market zinciri, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 2001 yılından itibaren bu binada faaliyet gösterdiklerini söyler, “Mağazamıza Bornova Belediye ve Bayraklı Belediye Başkanlıkları tarafından yapılan denetimler sonrasında hiç bir olumsuz bulguya rastlanmayarak ruhsat verilmiştir” denilerek, Tunç Soyer’in iddiası yalanlanmış oldu. Daha da ileri gidilerek, “Bu asılsız iddia ve iftiraları öne sürenler hakkında tüm yasal haklarımızı kullanmakta kararlı olduğumuzu değerli kamuoyuna saygıyla duyururuz" denildi.

Sonuç olarak, yapılan açıklamalar, hangi binalarda kolonların kesildiğini, kimlerin bu işleri yapıp, kimlerin göz yumduğunu ortaya çıkarmak yerine daha büyük bir kafa karışıklığına sebep olmuş, benzer olaylarda çokça örneğini gördüğümüz şekilde tam bir bilinmezliğe sebep olmuş durumda.

İmar ve Belediye mevzuatına göre, konuyla ilgili olarak 1. derecede sorumlu olan, gerek yapıların imara uygunluklarını gerekse iş yeri olacak binaların, projeye uygunluğunu denetlemesi, eğer bir yanlış varsa gereğini yapması gereken ilgili ilçe belediyelerinden ise bu yazının kaleme alındığı an itibarıyla konuya netlik getirip, gerçek nedenleri, sorumluyu/sorumluları ortaya çıkaracak medyaya yansımış herhangi bir açıklama yapılmış değil. Yine yazının yazıldığı an itibarıyla yaşananların birinci derecede sorumlusu ilgili ilçe belediyelerinin internet sitesinden, depremle ilgili yapılan açıklamalarda da, konuya açıklık getiren bir bilgi bulunmuyor.

Kolon kesilmesi iddialarının söz konusu olduğu binaların durumuyla ilgili olarak, benzer bir sessizlik, gerek belediyelerin imar uygulamalarının mevzuata uygunluğunu denetlemek ve aykırılık tespit edildiğinde gereğini resen yapmakla yetkili/sorumlu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü yetkilileri açısından da söz konusu. İmar barışı adı altında yanlışın dokunulmaz kılınmasını savunmuş/sağlamış bir Bakanlığın, deprem hassasiyeti olmasını beklemek ne derece mümkün, o da başka bir konu diyerek devam edelim.

Sonuç olarak, kolonlar kesilmiş mi, kesilmemiş mi? Kesilmişse, kim kesmiş? Kesilmişse, bu durumu görmek, denetlemek, gereğini yapmakla sorumlu, yukarıda saydığım kamu kuruluşları ne yapmış ya da yapmamış? Kesilmemişse, niçin kesilmiş deniliyor? Ya da, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 11. Maddesi uyarınca, ilçe belediyelerinin imar uygulamalarını denetlemekle sorumlu -bence anayasaya aykırı olarak- Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu şekilde açıklama yapmasına neden olan bilginin kaynağı ne.

Anlamak, kamu yönetimi ciddiyeti ile bu kafa karıştırıcı durumu, sorumlu olması gereken sorumsuzların sessizliklerini açıklamak mümkün değil. An itibarıyla, tam anlamıyla bir faili meçhul durumunun söz konusu olduğunu söylemek de mümkün.

AYDA BEBEĞİN YAŞADIKLARINA ÜZÜLMEK SORUMLULARIN CEZALANDIRILMASINI DA SAĞLAMIYOR

Hepimiz biliyoruz ki, soruşturma açılmış olması, gerçeklerin ortaya çıkmasını -hele ki ivedi olarak- sağlamak anlamına gelmiyor her zaman. Nedenlerin ve sorumluların, net olarak ortaya çıkarılması, genel laflarla konunun geçiştirilmesinin önlenmesi için, öncelikle ve ivedi olarak Tunç Soyer’in hangi binalarda kolonların kesildiğinin tespit edildiğini söylemesi, ilgili ilçe belediyelerin de, konuya net olarak açıklık getirecek şekilde, yukarıda sorulan sorulara net yanıtlar vermeleri gerekiyor.

Ayda bebeğin yaşadıklarına hep birlikte üzülmek, Ayda bebeğin annesini geri getirmediği gibi, sorumluların cezalandırılmasını da sağlamıyor maalesef.

11 yıl önce “17 Ağustos’un Yıldönümünde Daha büyük Yıkımlara Tam Gaz Giderken Konuşmadıklarımız” başlığıyla yazmış olduğum yazıyı, yapılan, deprem sonrasında da sürdürülen yanlışları işaret ederek “Biz bunları konuşmadığımız için suçlular güçlü, suçsuzlar güçsüz olmaya devam edecek” cümlesiyle bitirmiştim. Amacım, suçun büyüğünün bütün bu yanlışları ihmalleri görmeyen, görse de görmezden gelip suskun kalan, hesap sormayan, yöneticileri yaptıklarıyla değil parti aidiyetleriyle değerlendiren bizlerde yani sıradan vatandaşta olduğunu ifade etmekti. Görülüyor ki, 17 Ağustos’un 21. Yıldönümünde de değişen bir şey yok. İstanbul’da, Van’da, Elazığ’da nasıl davranıyorsak, İzmir’de de aynı şekilde davranıyoruz. Ne zaman, ne de mekan davranış biçimimizi değiştirmiyor.

Ahmet Müfit

Odatv.com

Kaynaklar:.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/tunc-soyer-kolon-kesilmesi-iddiasini-dogruladi-1787885

https://www.haberler.com/yilmaz-erbek-apartmani-enkazindan-2-cansiz-beden-13709491-haberi/

http://www.buca.bel.tr/#2

https://www.bayrakli.bel.tr/HaberDetay/6066/baskan-sandal-3-gundur-uyumadan-yardima-kosuyor

https://izmir.csb.gov.tr/, https://webdosya.csb.gov.tr/db/artvin/webmenu/webmenu9039.pdf

http://www.yayed.org/id145-incelemeler/gozume-carpanlar-a-mufit-bayram-17-agustosun-10-yildonumunde.php#.X6I-L2gzbIV

arşiv