Aziz Nesin neden çok "cimri"ydi

Aziz Nesin dinsizdi… Aynı zamanda inanılmaz cimriydi. Murtaza Demir yazdı

İslam’da dindarlık ne kadar beleş değil mi? Dünyanın en ahlaksız, en hırsız adamı bile olsan oruç tutuyormuş, namaz kılıyormuş, gibi yap, Kıbleye bırak, “Külliye’ye” sap; parayı, makamı kap!

Bir de “Bakara-makara salladın” mı; namus, şeref, bilgi de istemez hani… İster vatan haini, ister savaş çığırtkanı, ister insanlık düşmanı ol, üçkağıtçılığı vicdanına kabul ettirebiliyorsan baş tacısın…

Tam da bu yüzden Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam coğrafyası, insanlığın en sefil bölgesi durumunda. Ama kime anlatacaksın; “çalıyor ama havaalanı, yol, liman da yapıyor” diyor benim güzel vatandaşım. Sanki her gün otoyollardaymış, Paris’e, Newyork’a, Havana’ya uçuyormuş, Teknesini Fenerbahçe yat limanına bağlıyormuş gibi…

***

“DİNSİZ”

Geçtiğimiz hafta “bilim adamımız” Halaçoğlu, CHP’ye ve oy verenlere “dinsiz” diyerek “karşı kampın” hislerine tercüman oldu… Bunca okuduğu halde değişmeyen, bilime ve tarihe ihanet eden bu adamın dahi hala o “malum ezberi” tekrar etmesi ve bir adım ilerlememesi elbette düşündürücü ve hüzün vericiydi.

Çünkü mesele biz Alevilere “dinsiz” denilmesi değil, bu sözcüğün hakaret “öteki ve kötü” anlamında kullanılması, Alevilere yönelik aşağılayıcı- ötekileştirici kampanyanın, cehalet ve akıl tutulmasının bin yıldan buyana hiçbir zayiata uğramadan devam ediyor olmasıydı…

CAHİLİYE DÖNEMİNİ YAŞIYORLAR

Cehaletin ve din üzerinden rant elde etmenin kolaycılığı Halaçoğlu cenahının gözlerini öylesine kör etmişti ki, Ebu Cehil’in, Muaviye ve (lanet olası) oğlu Yezid’in izinden gittiğini, dün Ehli Beyt’e uygulanan zulmün bugün Alevilere uygulandığını dahi göremiyordu. Ahlak denilen kavramı yok sayıyor, bu ahval ve şeraite “dindarlık” diyerek kendilerini kandırıyorlardı. Hal böyle olunca da karşı mahallenin Alevi algısı milim değişmiyordu…

“Halaçoğlu olayından” sonra “bizim mahalleden karşı mahalleye” gösterilen tepkinin büyüklüğü, “oha, hala mı orada otluyorsunuz” anlamındaydı. Dolaysıyla “bizim cenah” bakımından Halaçoğlu’nun ağzından dökülenler, MHP zihniyetinin AKP’den farklı olmadığı algısını bir kez daha teyit etti ve biz, hayal kırıklığı içinde tekrar eski zihinsel kampımıza döndük…

***

DİN, AHLAKI KAPSAMIYOR MU

Bülent Arınç’ın deyimiyle, ülkeyi “parsel parsel sattılar!” Oğullarını-kızlarını paraya boğdular, odalar, evler depolar dolusu paramızı çalıp stokladılar! Ahlakı dışlayan bir İslam algısı ihdas ettiler; inananları kandırdılar, soydular! Bunların hal-ü pür mealine bakıp şu karara vardım ve dedim ki; “din bu ise ve bunlar dindar ise ben kesinlikle dinsizim!

Çünkü hiç kuşkum yoktur ki, dinsizlik bütün dünyada bunların dindarlığından bin kere daha itibarlıdır, insanidir, saygındır…

Farkında mısınız; dinsizlik bizim “dindarların” sayesinde giderek daha itibarlı duruma gelirken, İslam dininden kaçış inanılmaz rakamlara ulaştı ve araştırmalara göre ülkemizde “dinsizim” diyenlerin sayısı beş milyonu aştı.

***

“GAVUR TOHUMU”

Anımsayalım; “Almanya acı vatan” olmadan önce kötü adamlara “gâvur” diyerek aşağılar, “gâvur tohumu” diyerek küfür ederdik… Gavurun ahlakını, temizliğini, çalışkanlığını, dürüstlüğünü görünce “gavur” algımız değişti ve “esas gavur biziz” demeye başladık ama “kafa aynı kafa.”

Oysa yaklaşık üçyüz yıl önce “gavur” da bizimkiler gibi “dindar” ve mezhepçiydi…

Habire kilise, sinagog inşa ederek birbiriyle yarışıyor, günah çıkarıyor, meleklerin cinsiyetini tartışıyor, Katolik, Ortodoks, Protestan vb. mezheplere bölünüyor, “benim mezhebim iyi-seninki kötü” diyor birbirinin boğazına sarılıyor, öldürüyor öldürüyorlardı. Üçyüzmilyon mertebesinde insan öldü, yoksulluk ve hastalıktan dolayı milyonlarca insan telef oldu.

Sonra Reform ve Rönesans (1789) dönemi başladı, düşünce önderleri toplumun uyanmasına rehberlik etti… Laiklik ilkesi bütün Batı toplumunda hararetle desteklendi, kabul gördü. Din tacirliği “out,” medeniyet “in” oldu…

Ve “ellik gavuru” dini alanı kiliseyle sınırladı… Laikliği tavizsiz olarak uygulamaya koydu, demokrasiyi geliştirdi, çoğulculuk, tolerans ve insan hakları kavramlarıyla zenginleştirdi, teknolojiye yöneldi varsıllaştı, hakça bir düzen kurdu…

***

Artık Hıristiyan’a “gavur” demiyoruz; küfür yerine kullandığımız, üzerine “ahlaksız, dinsiz-imansız, pis” imajı yüklediğimiz bu sözcük mazide kaldı.

ŞİMDİ SIRA “DİNSİZDE”

Soru şu; Ahlaklı dinsize mi, ahlaksız dindara mı “iyi” demeliyiz?

Aziz Nesin dinsizdi… Aynı zamanda inanılmaz cimriydi. Eskicilerden giyinir, dostlarına bir çay bile ısmarlamazdı. Neden “cimriydi” biliyor musunuz; “bir çocuk daha okuyabilsin, şeker de yiyebilsin” istiyordu… Bütün mal varlığını, kitaplarının telif haklarını, her şeyini Çatalca Aziz Nesin Kimsesiz Çocuklar Vakfına vakfetti. Mezar bile istemedi…

Dünyanın en ileri, çalışkan, temiz, vatansever ve dürüst toplumu olan Japonların ahlaklı ama genellikle dinsiz olduklarını biliyor muydunuz?

Murtaza Demir

Odatv.com

aziz nesin cimri murtaza demir arşiv