Azerbaycan zaferine Erdoğan’ın katkısı

Özellikle… Gerek mevcut Suriye ve gerekse mevcut Irak yönetimlerine karşı mezhepsel dış politika yürüten AKP iktidarı, Azerbaycan konusunda Özal'dan farklı politikaya neden sarıldı? Öyle ya…

Sovyetler Birliği dağılmak üzereydi…

Ermeniler ile Azeri Türkler arasında kanlı boğazlaşma başladı.

Tarih: 15 Ocak 1990.

Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov bölgede olağanüstü hal ilan etti. Çoğunluğunu Ermeni askerlerin oluşturduğu İçişleri Bakanlığı MVD birliklerini gönderdi. Bakü'de Gence'de sokağa çıkma yasağı kararı alındı. Karara direnen 134 kişi öldürüldü.

Amaçları, Azerbaycan Halk Cephesi'nin Dağlık Karabağ'daki Ermenistan işgaline karşı direnişlerini önlemekti.

Sovyetler Birliği parçalanıyordu; Azeri Türkler sadece can kayıplarına uğramıyor, evlerini, topraklarını kaybediyordu…

Özellikle 20 Ocak 1990'da yaşanan Karabağ katliamı/ Kara Ocak ardından Azerilerin gözleri-kulakları Türkiye'den gelecek yardıma çevrildi…

Tarih: 15 Şubat 1990

O gün… ABD'de bulunan Cumhurbaşkanı Turgut Özal gazetecilerin karşısına geçip şu demeci verdi:

“Onlar Şii, Biz Sünni'yiz. Onlar İran'a daha yakın!”

“Onlar” dediği Azeri Türkler idi…

Türk dış politikası böyle bir mezhepsel değerlendirmeye ilk kez tanık oldu.

Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebulfez Elçibey yanıt verdi: “Sayın Cumhurbaşkanı yanılıyor. Biz Şii de olsak önce Türk'üz. Bizim Türkiye'den beklentimiz, Ermeniler karşısında verdiğimiz haklı mücadelemizi desteklemesidir…”

Özal benzeri açıklamaları hiç dikkate almadı. ABD'nin, Ortadoğu'da (Saddam'dan Hafız Esat'a kadar) Şii karşıtı politikalarına destek verdi…

Özal'ın mezhepçi tavrı ABD emperyalizminin bölgedeki çıkarlarına uygundu.

Ve:

23 Ağustos 1990'da bağımsızlık ilan eden Ermenistan, katliamlar yaparak 1991'de Hankendi'ni, 1992'de Şuşa ve Hocalı'yı işgal etti. Daha sonra Laçin, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere'yi de ele geçirdi. 1993'te Ağdam'a girdi.

Ağdam'ı, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgali izledi…

Bugüne gelmeden önce size birini tanıtmalıyım:

YAŞAR DEMİRBULAK

Tarih: 25 Haziran 1992.

Ebulfez Elçibey… Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak Karadeniz Ekonomik İşbirliği zirve toplantısı için İstanbul'a geldiğinde bir emekli Türk komutanının kendisiyle görüşmek istediği bilgisini aldı.

O Türk komutan, Yaşar Demirbulak idi…

Demirbulak Paşa ilk görüşmede kendini tanıttı:

-Bugünkü Ermenistan'ın başkenti Erivan'ın Demirbulak mahallesinden Kars'a göç etmiş bir ailenin çocuğuydu…

-Hava Kuvvetleri Komutanlığı istihbarat dairesi başkanlığı gibi Türk Ordusu'nun kritik bölümlerinde görev yapmıştı…

-Emekliliği ardından Erdal İnönü'nün SHP'sinden 1991 seçimlerinde Trabzon ikinci sıradan milletvekili adayı olmuş kazanamamıştı…

Şimdi, düzenli ordusu olmadığı için Ermeniler karşısında sürekli yenilen Azerbaycan'ın milli ordu kuruluş sürecine yardım etmek istiyordu.

Elçibey tereddütsüz kabul etti.

Temmuz başlarında Bakü'ye giden Demirbulak Paşa, Cumhurbaşkanı askeri başdanışmanı olarak göreve başladı. İlk işi, Milli Güvenlik Doktrini'ni hazırlamak oldu. Fakat… Elçibey darbeyle iktidardan uzaklaştırılınca görevinden alındı…

Yaşar Demirbulak, 2014'de vefat edene kadar yakın dostlarımdan oldu. Kızı Dilara aracılığıyla hasta yatağında telefonla moral konuşmaları yaptım. (Hiç unutamam, hasta döneminde bile FETÖ kumpasıyla açılan davalara karşı yapılan “Sessiz Çığlık” eylemlerine katıldı.)

Demem şu ki:

Bugün… Azerbaycan haklı davasını zaferle taçlandırdı ise bu mücadeleye gönüllü destek veren Yaşar Demirbulak gibi (hemen hepsi de FETÖ'nün hedefinde olan) komutanların çabası unutulmaz…

ERDOĞAN'I KUTLAMAK

Hakkaniyet…

Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, dürüstlük demektir.

Gazeteciliğin ölçüsüdür, hakkaniyet.

Bu sebeple, gazetecinin görevi “kuyumcu terazisinde” tarttığı gerçekleri halka ulaştırmaktır.

Gazeteci “toptancı” bir anlayışla, bir iktidarın yandaşı ya da karşıtı ol(a)maz; gazetecinin tek safı olur, halka hakikatleri ulaştırmak.

AKP iktidarına yönelik ağır eleştiriler yönelten bir gazeteciyim. Ki bu konuda kitaplar yazdım. Peki…

Özellikle… Gerek mevcut Suriye ve gerekse mevcut Irak yönetimlerine karşı mezhepsel dış politika yürüten AKP iktidarı, Azerbaycan konusunda Özal'dan farklı politikaya neden sarıldı? Öyle ya…

Erdoğan'ın da “onlar Şii biz Sünni'yiz” sözünü tekrarlaması kimseyi şaşırtmazdı! Ama yapmadı. Aksine, bugün Azerbaycan zafer kazandı ise Erdoğan'ın katkısı göz ardı edilemez…

Bu kararlı Azerbaycan politikası Türkiye Cumhuriyeti'nin laik temelli kuruluş felsefesine uygundur. Alkışı hak etmektedir…

Evet gazeteci, ülkesinden, halkından, gerçeklerden yanadır; kör bir amigo olmamalıdır; hakkaniyet terazisinden şaşmamalıdır. Gerektiğinde yergisini, gerektiğinde övgüsünü yazmalıdır/ yazabilmelidir…

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

Azerbaycan zaferine Erdoğan’ın katkısı - Resim : 1

soner yalçın arşiv