Ayşe Böhürler Hanım o intihar eden kızın hikayesini biliyor musunuz

Adını, ismini, ailesini, babanın işsizliğini ayrıntılarıyla yazmak benim de ağrıma gidiyor, ancak, çok korkunç parçalayıcı bu gerçek intihar hikayesini, tek bir cümle anlatıyor:

Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler çoktandır bir ‘kültür elçisi’ olmuş, islamik bir sosyete içinden yazılar yazıyor, mesela, bugünkü yazısında Katar’daki kültür etkinliklerini ballandıra ballandıra anlatıyor.

Katar’ın başkenti Doha’ya ‘sanat’ dolu uçak gezisini anlatıyor.

Çok derin sevinçler meraklar içindeymiş çünkü anlam dolu hikmet dolu (tabi ki iman dolu) bir sergiye gidiyormuş.

Mehmet Çebi adında hat tespih koleksiyonları sahibi Müslüman bir adam varmış. İngiliz küratörler bile Doha’ya bu sergileri görmeye geliyormuş.

Bir sanat tutkusu ki sormayın tutku göklere çıkıyor, tutku ilahi anlamlar içre sema ediyor, insanın bir soluk Doha’ya gidesi geliyor.

Ayşe Böhürler’in sanat aşkı, Kuveyt aşkı, Doha aşkı ibreti alem okunmaya değer, hat, tespih koleksiyonları, uhrevi ilahi manevi duygularla tasvir etmesi, bir sanat şaheserinden çok öte ‘yüce’ anlamları var, yeni ‘kişiliklerinin serüvenini’ merak edenler için sosyolojikman(!) anlamları var.

Uçak, dolar, Doha, Kuveyt, sergi, koleksiyon kelimeleri yan yana gelince, insan sormadan edemiyor? O büyük ideal, dava, o genç kızları okul önlerinde toplayıp pankartlar yürüyüşler, ah Kemalist vesayetler, ah, orduya emniyete saldırılar, ah bu başörtülü bayanların ‘inanç’ sömürüsü…

Ayşe Böhürler’in sanat dünyası sınır tanımıyor, bir anda Ayşe Böhürler’in acaba kaç tane ipek eşarbı vardır diye merak ediyorum?

Bir anda bu geziye kaç dolar harcadı diye merak ediyorum!

Bir anda Ayşe Böhürler hanımın başörtülü genç kızların önderliğine soyunduğu o uzun yılları hatırlıyorum, Kanal 7’de arzı endam ettikleri o mazlum, o mağdur, o yoksul yıllar…

Başörtüm, inancım inancım inancım diye yırtındığı, o muhalif yıllar gözümün önünden gitmiyor.

Ayşe Böhürler Doha’da hangi lüks otellerde kalmış, bilmiyorum. AKP’nin kurucusu olduğunu ve Yeni Şafak yazarı olduğunu biliyorum, kendi yakın arkadaşlarının ağzından TRT’yle belediyelerle işleri çok bereketli olduğunu biliyorum.

Ah Nihat Genç, neden oturup bu saygıdeğer, Müslüman, imanlı, İslamcı teorisyen, sanat aşığı kadınla uğraşıyorsun?

Çünkü, bir sebebi var.

Çünkü, önceki gün.

Böyle tasvir etmeye mecburum annesi de ablası da ailesi de başörtülü liseli bir genç kız.

Mezuniyet balosunda giyecek ayakkabı alamadığı için, kendini beton zemine atıp, intihar ediyor.

Hikayemiz bundan sonra başlıyor, İslamcılar’ın elliye yakın ekran ve gazetesi var, ama, bu ‘haber’in ayrıntılarını ‘neden’ intihar ettiğini hiçbir gazete yazmıyor.

Kimse oralı olmuyor!

Sadece Ayşe Böhürler’e değil Emine Erdoğan hanımefendiye hatırlatmalı, bu yoksulluğundan utanan intiharı.

Pahalı jeepler içinde siyah gözlükle gezinen varlıklı başörtülü kızlarımıza da hatırlatmalı, bu ölümü.

Dün Odatv’de haberdir, bu AVM intiharları niye görmezden geliniyor diye.

Bu iman inanç sahibi ve başörtülü halkımızın, bu acılar içindeki kaderini, hayatını neden İslamcı TV’ler, gazeteler haber konusu etmez.

Bu derin yoksulluk yarasını ‘niçin’ imanlı inançlı bir İslamcı siyasetçi-yazar açmaz?

Beşinci kattan beton zemine atlamak?

Bu dünya güzeli genç kızımızı bu kadar utandıran nasıl bir yoksulluktu, bu genç kızımızı bu kadar utandıracak bir sevgilisi var mıydı, arkadaşları nasıldı, annesi babası ne iş yapıyordu, bilen var mı, duyan var mı?

Bu topraklarda bir genç kız hayalleriyle yaşayamayacaksa, bizler, sen-ben niçin yaşayacağız?

Bu satırlarda ne adına, kim adına, başka hangi amaç adına yazarlık yapacağız?

Yıkayın cesedini, okuyun duayı, koyun toprağa, unutun, görmeyin, gitsin..

Onaltı yaşında toprağa koyduğumuz o genç kız değil ‘bizleriz’, toprağa gömdüğümüz ‘dinimiz’, merhametimiz, toprağa koyduğumuz bunca zaman elinde büyüdüğümüz türkülerimiz, toprağa koyduğumuz başkasını düşünen geleneklerimiz, toprağa koyduğumuz bölüşümcü insancı Anadolu hümanizmasının bizi insan yapan değerleri.

Ne olur Allahım, o genç kızı, yoksulluğundan utanmayacağı bir dünyaya götür!

Bu acıklı ve dehşet hikayeyi çok da uzatmaya gerek yok, Ayşe Böhürler hanım uçağını kaçırmasın.

Her biri inşaat piyasasında milyar dolar sahibi olmuş, ey kara cübbeliler!

Ünlü büyüğümüz Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın o büyük dillere destan olmuş lafı neydi:

Nerden Nereye?

İnsanlık dersimize bir daha çalışalım, kendimize hakiki siyaset ve sosyoloji soruları soralım:

O genç kızın intihar etmeden bir önceki uykusuz gecesinde.

Yatağında ağlarken gören var mıydı?

Duyan var mıydı?

Ah merhamet, ah insaf, ah körlük!

İslamcılar gazete-ekran sahibi olmadan, İslamcılar iktidara gelmeden, böyle miydin?

Dün, tam da bu intiharın olduğunu AVM’nin önünde yirmi bin kişi ellerimizde bayrak toplanmış 19 Mayıs için Ata’ya yürüyoruz, haberi oracıkta öğrendik, başımıza yıldırım düştü! Elde bayrak göklere marşlar söyleyecekken yerin dibin girdik.

Siz nereye yürüyorsunuz biz nereye yürüyoruz?

Siz nereye yürüyorsunuz biz nereye yürüyoruz?

Siz nereye yürüyorsunuz biz nereye yürüyoruz?

Siz nereye yürüyorsunuz biz nereye yürüyoruz?

Yoksul genç kızlarımız, utancından, nereye yürüyor?

Adını, ismini, ailesini, babanın işsizliğini ayrıntılarıyla yazmak benim de ağrıma gidiyor, ancak, çok korkunç parçalayıcı bu gerçek intihar hikayesini, tek bir cümle anlatıyor:

“İntihar etmeden önce bir bardak çay içiyor…”

Bir bardak çay içiyor.

Bir bardak çay içiyor.

Bir bardak çay içiyor.

O bir bardak çayı neyin üstüne içti?

O bir bardak çayı ‘kuşlar mı içti?’

Namazını kıldıran hoca, bir daha hatırlat, cenazesinde kaç tekbir çekeceğiz?

Nihat Genç

Odatv.com

Ayşe Böhürler Hanım o intihar eden kızın hikayesini biliyor musunuz - Resim : 1

ayşe böhürler Katar intihar 19 mayıs Ankara arşiv