Atatürk'ten dış politika dersi: 24 saat

Soner Yalçın yazdı

Israr ediyorum; 30 Ağustos konusunda gerekli dersleri çıkaramıyoruz:

Örnek vereyim:

Avrupa'nın şımarık “çocuğu” Yunanistan, Osmanlı adası Girit'te Rumlarını kışkırtıp ayaklanma çıkardığı yetmezmiş gibi bir de adaya askerlerini yolladı. Osmanlı savaş ilan etti: 18 Nisan 1897.

Askeri öğrenci Mustafa Kemal, heyecan dalgasına kapılıp savaşa katılmak için okuldan firar etti. Öğrenci olduğu anlaşılınca okuluna gönderildi.

Otuz Gün Savaşı” adı verilen harp Osmanlı Ordusunun zaferiyle sonuçlandı.

Mustafa Kemal'in okulu Manastır Askeri Lisesinin tek konusu bu askeri başarıydı. Öğretmenler derslerde ordunun her an Atina'ya gireceğini anlatıyordu. Osmanlı bu zaferle yıllar sonra prestij kazandı. Moraller yükseldi.

Ama:

İkinci Abdülhamit, Avrupa güçlerini karşısına alacağından çekindi. Yabancılardan medet uman çözümü tercih etti. 19 Mayıs'ta Osmanlı Ordusunu durdurdu. Bir gün sonra da mütareke masasına oturttu. Aldığı Teselya'yı bile geri verdi!

Manastır Askeri Lisesi'nde kimi öğrenciler bu eziklik karşısında gözyaşlarını tutamadı.

O askeri öğrencilere bir gerçeği öğrendi:

-Askeri zafer tek başına yeterli değildir. Askeri başarı mutlak siyasi zaferle taçlandırmak şarttır…

24 SAAT İÇİNDE

Yıl, 1922.

Savaş kazanıldı.

İzmir kurtarıldı.

İngilizler, Türk Ordusu'nu durdurmak için körfeze savaş gemileri getirdi.

Padişah İkinci Abdülhamit ile Başkomutan Mustafa Kemal'in farkı burada ortaya çıktı. Mustafa Kemal kendi halk gücüne, cesaretine, bağımsızlık inancına güveniyordu.

Analitik zekaya sahip hesap adamıydı; düşmanın yeni bir savaşa giremeyeceğinden emindi. Masaya oturup İngiliz gemilerin komutanına mektup yazdı:

-“24 saat içinde sularımızı terk ediniz.”

Bu mektubun içeriği duyulunca kimileri rahatsız oldu:

– “Ne gerek vardı şimdi savaşa girecek sertlikte İngilizlere çıkış yapmaya? Gemileri bir süre görmezden gelmek daha iyi olmaz mıydı?”

Sonuç Mustafa Kemal'in düşündüğü gibi oldu; İngilizler çatışmaya girmekten çekindi ve gemilerini körfezden çekti!

Türk Ordusunu durdurmak için İtilaf güçleri devreye Fransızları soktu.

Fransızlar, Mustafa Kemal'e Türk Ordusu'nun tarafsız bir bölgede durup ateşkes yapmayı önerdi. Aksi durumda müdahalede bulunacaklarını ima etti.

Mustafa Kemal, Trakya'yı kurtarılmadan Türk Ordusu'nun durmayacağını söyledi. Ve kazandı:

Mondros'u imzalatan Sevr'i dayatan İtilaf güçleri Mudanya Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Askeri başarı siyasi zaferle taçlandı.

Ancak bu daha ilk siyasi zaferdi…

Asıl kıran kıran müzakere Lozan'da oldu. Her türlü Batı tehdidine rağmen Lozan masasından da zaferle kalkıldı…

YA BUGÜN

Gelelim yakın tarihe…

AKP iktidarı Mustafa Kemal'in deneyimlerine sahip olamadı. Zaten ders çıkarmak istemediler hiç!

Rol modelleri İkinci Abdülhamit oldu. Bu sebeple:

Irak işgalinde ABD'ye boyun eğdiler.

Suriye iç savaşında ABD'ye boyun eğdiler.

“Libya'da ne işleri var” diye önce işgale karşı çıkmak istediler, dediklerini yutup boyun eğdiler.

Denktaş'a bile düşman kesilip Kıbrıs'ta Batı'nın Annan Planı'na boyun eğdiler.

Ermenistan açılımı bile yapıp Azerbaycan'ı öksüz bırakacaklardı.

FETÖ darbesi akıllarını başlarına getirdi. FETÖ'den dönek liboşlara kadar bazı defolarından kurtuldu.

Ukrayna- Rusya krizinde ülke menfaatlerine uygun aktif tarafsızlığı benimsediler. Bu yanılgılardan ders çıkardıklarını mı gösteriyor? Şüpheliyim.

İsveç- Finlandiya konusunda NATO'ya efelendi. Çok sürmedi, geri adım attılar.

Bugünlerde ABD, TÜSİAD'ı tehdit ediyor, sesleri çıkmıyor.

Yani:

İkinci Abdülhamit'in Avrupa'yı karşısına almamak için sürekli taviz veren politikalarını benimsedikleri görülüyor. Türkiye'ye güvenmiyorlar.

Son örnekle bitireyim yazıyı:

18 Şubat 1935.

İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşmakta olduğu günlerde faşist Mussolini Antalya civarının kendisine verilmesini isteyen açıklamalar yapıyordu.

Atatürk, Gülcemal Vapuruna atlayıp Antalya'ya gitti. Ertesi gün bir muhribe binerek Cumhurbaşkanı forsuna çektirip Akdeniz'e açıldı.

Gemi komutanına sordu; “karşımıza İtalyan donanması çıkarsa ne yaparsınız?”

Kaptan şaşırdı, “derhal rotamızı değiştiririz!”

Atatürk kızdı, “o ne demek öyle, tam yolla İtalyanların en büyük savaş gemisine bodoslama gireceksin.”

Bu sözler ertesi gün dünya basınında yer aldı. Mussolini, Türkiye'nin vatanı koruma konusunda kararlılığını gördü.

Bu kararlılığı ne yazık ki artık iktidarlardan göremiyoruz. En son Ecevit-Erbakan Kıbrıs konusunda gösterdi bu baskı stratejisini…

30 Ağustos'tan çıkarılacak bir ders de budur.

Soner Yalçın

Odatv.com

Atatürk'ten dış politika dersi: 24 saat - Resim : 1
soner yalçın mustafa kemal atatürk