Pervin Buldan’ı tanır mısınız

Soner Yalçın yazdı: Görev Pervin Buldan gibi politikacılara düşüyor. Görev HDP'ye düşüyor; mazeret üretmeyi bırakıp terörle arasına mesafe koymalıdır.

Diyeceklerimi sona saklayıp eski yazımı anımsatmak istiyorum:

Tarih: 7 Haziran 2009.

Hürriyet gazetesinde şu satırları yazdım:

-“Adı, Pervin Buldan…

Kaçırılıp öldürülen Savaş Buldan'ın eşiydi. O da Yüksekovalıydı. Teyze çocuklarıydılar.

Savaş 1961, Pervin 1967 doğumluydu. Öldürüldüğünde Savaş 33, Pervin 27 yaşındaydı.

Bir çocukları vardı: Neçirvan.

Savaş Buldan öldürüldüğünde Pervin Buldan ikinci çocuğu Zelal'e hamileydi. Ölüm haberini alınca bayıldı. Erken doğum yaptı.

Dünyaya küstü. Bir yıl sonra Cumartesi Anneleri'ne katıldı; her cumartesi kayıpların bulunması ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması amacıyla Taksim'deki Galatasaray Lisesi önünde eylem yaptı.

Mağdur Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kuruluşunda yer aldı. Polis, derneği kapatınca, Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni kurdu.

HADEP'te görev aldı; iki dönem parti meclisi üyesi oldu. 1999'da milletvekili adayı oldu. Partisi barajı aşamadığı için meclise giremedi.

HADEP kapatılınca DEHAP'tan 2002'de milletvekili adayı oldu; parti barajı aşamadı.

2005'te Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi Pervin Buldan…

2007'de Iğdır'dan bağımsız milletvekili seçildi. DTP'ye katıldı. (Ekleme yapayım: Bu parti kapatılınca BDP'ye geçti. Bu parti de kapatılınca HDP'ye geçti. Halen HDP Eş Genel Başkanı ve milletvekili olarak TBMM'de görev yapıyor.)

Bu bilgileri niye verdim?

KIZACAKSINIZ BİLİYORUM

-“Şimdi sizden bir talebim olacak:

Unutun, tüm kimliklerinizi, bildiklerinizi, önyargılarınızı… Sadece düşünün. Kucağınızda beş yaşında bir oğlunuz ve karnınızda bebeğinizle öğreniyorsunuz ki eşiniz kaçırılıp öldürülmüş.

Kim neden öldürmüş? 15 yıldır yanıtı yok bu sorunun. (Ki 27 yıl geçti, katiller yakalanmadı!)

Ne yaparsınız? Bırakınız şimdi ‘ama' ile başlayan cümleler kurmayı. Ya da kim haklı, kim haksız tartışmalarını. Sadece düşününüz. Ne yaparsınız? 15 yaşındaki kızınız Zelal'in yıllardır bitip tükenmeyen sorularına ne yanıt verirsiniz? (…)

Biz empati kurmayı unuttuk. İçimizi, beynimizi kinle doldurduk.

Gelin yüzleşelim bu acı gerçeğimizle; hani nerede eşinin; çocuklarının babasının katilleri?

Bunları sorduğum için çoğunuz kızacaksınız.

Biliyorum; bunları yazdığım için neyle karşılaşacağımı. Bu ülkede içten olmanın tehlikeli olduğunu bilecek yaştayım. Ama yazmak zorundayım. Bu topraklara olan borcum bu.

Herkes aklını yitirmiş gibi; herkes bir düşman belirlemiş, savaşıyor! Toplumlar için bundan daha büyük yıkım olabilir mi? Teröre yenik düşmektir bu.

Kaba güce katlanılır; kaba akla değil.

Gerçekle yüzleşmek zorundayız. Kendini devlet sanan birileri, Savaş Buldan'ı öldürdü. Savaş Buldan'ın işi/mesleği, siyasal düşüncesi ve hangi nedenle olursa olsun öldürülmesi bağışlanamaz. Devlet, bu katillerin yakasına yapışmak zorunda.

Bunu yapmayacaksınız… Pervin Buldan'ın milletvekili olarak dokunulmazlığını kaldıracaksınız, sözlerinden ötürü cezaevine tıkacaksınız.

Bunlar sorunu çözebilecek mi? Bugüne kadar halledemediği ortada.

Bunca yıldır hamasetle bir yere varılamadığı görüldü.

Bakınız… Mehmetçik dağdaki teröristin hakkından gelir; bundan hiç kuşkum yok.

Asıl tehlike; Kürtlerin içindeki kardeşlik duygusunun; ülkeye olan inancının körelmesidir. Ne pahasına olursa olsun kardeşlikte ısrar edeceğiz…”

KESKİN DÖNEMEÇ

11 yıl önce Hürriyet gazetesinde yazdığım yazı buydu…

Bugün… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Kobani” olaylarına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın da bulunduğu dokuz HDP milletvekili hakkında fezleke tartışılıyor…

Teröre destek veren kim olursa olsun hukuk yakasına yapışır; bunda hiçbir hata yok.

Hata, devletin aynı hassasiyeti faili meçhul cinayetlerde göstermemesidir. Hukuk devletini askıya almasıdır.

Ahmet Kaya'ya dün yapılanların hatalı olduğunu bugün söylemeyen çevre kalmadı. Bizim ülkemizde siyaset hep “dün dündür” pragmatist anlayışla yapılıyor. İktidar çevrelerinin PKK övgülerini anımsatmama gerek var mı?

Toparlarsam:

Terör sorunumuz var. Mehmetçik dün olduğu gibi bugün de destan yazmayı sürdürecek kuşkusuz. Peki, siviller- siyasetçiler ne yapacak? Tüm sorumluluğu askerin sırtına yükleyip hamaset yapmayı mı sürdürecek?

Görev Pervin Buldan gibi politikacılara düşüyor.

Görev HDP'ye düşüyor; mazeret üretmeyi bırakıp terörle arasına mesafe koymalıdır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Odatv.com

soner yalçın arşiv