“APO’STROF”LU ADAŞIM BENİM

Apostroflu bir adaşım var... Türkçesi “kesme işareti” de, “apostrof”un çok daha derin anlamı var. Öncelikle insanın aklına apoleti getiriyor. Sonra...

Apostroflu bir adaşım var... Türkçesi “kesme işareti” de, “apostrof”un çok daha derin anlamı var.
Öncelikle insanın aklına apoleti getiriyor.
Sonra da “apo”yu...
Ne kötü...
Bu yüzden Türkçe’yi sevenlerden özür dileyerek ve istemeyerek de olsa kesme işareti yerine “apostrof”u kullanacağım (Dara Çolakoğlu aklıma düşürdü aslında).
Hem de “apo’strof” olarak...

Adaşım, “askeri vesayeti” diline dolamış, ülkemde kendi ordusunu “işgal kuvveti” olarak gören bir akademisyen...
Eşi AKP milletvekili olduğu için, tarafsızlığı da “hanım köylü” ister istemez...
İyi asker ile kötü askeri ayırmasını da biliyor. Ne bileyim, eski genelkurmay başkanlarından bazıları “iyi” askerken, bazı ordu komutanları “kaka”...
Geçen televizyonda yeri göğü inletiyordu: “Komutanı terör örgütünün başında olduğu iddiasıyla sanık olan 3. Ordu’nun terörle mücadele ettiğine kargalar bile güler...”
Ardından ekliyordu: “Ben de gülerim...”
Kılavuzu karga olanın...
Tartışmaya katılan hukukçular, özellikle de Doç. Dr. Ümit Kocasakal apo’stroflu adaşımın üzerine gitti ve biraz da üzdü.
Adaşım dedi ki, “3. Ordu komutanı açığa alınmalı. Açığa alma, devlet memurluğu görevinde vardır.”
Kocasakal da dedi ki, “Madem hakkında iddianame olanları açığa almayı bu kadar önemsiyorsunuz, neden TBMM’de hakkında dünya kadar dosya ve yolsuzluk iddiası bulunanların açığa alınmasını istemiyor, gündeme bile getirmiyorsunuz?”
Deniz Feneri güruhundan isimler söylemek aklına gelmedi zahir...
Adaşım Mümtaz’er bir an duraksadı. Ağzını açacak gibi oldu da, açsa ne diyecek? Sustu.
Zaten programın ikinci bölümüne de katılmadı.
Yandaşı Yiğit Bulut’un çırpınmaları da onu kurtarmadı.
Üzüldüm...
Adaşımı böyle sıkıştırmaları ağırıma da gitti hani.
Aramızda bir “apo’strof” fark var nihayetinde...
Sonra da aklıma geldi: Mümtaz’er adaşıma sormak isterdim bugün...
Şöyle “Poyrazköy” taraflarına doğru bir tur atıp da, “denizden babam çıksa yerim,” tribine girer mi?
O kadar yaklaşmışken yani...
Üstelik de “babalar günü”yken hazır.
Lağvedemiyorsan, yiyeceksin; di mi ama?

Bir şey daha dikkatimi çekti son günlerde, bilmem odatv okurları da farkında mı?
Birden bire bu “iktidara yakın” tayfanın üzerine dinginlik, sakinlik, “akil” adamlık çöktü.
Mehmet Metiner de dün, “kuşatma altında” olduğu halde pek sinirlenmedi.
Savunacak şey kalmadı oysa. Aslında tam da sinirlenecek durum. Gökçek ortamı yani...
Ama sakinler... Tuhaf bir şekilde huzura ermişler gibi...
Beş-altı senedir ekran ekran dolaşıp aynı şeyleri tekrarlıyorlar...
Tıpkı “ağa babalarının” her şehit töreninden sonra “kanları yerde kalmayacak,” dediği gibi.
Yalan da değil, hemen silip süpürüyorlar kanlı toprakları...
Ama, artık bir “savunma avukatı” edalarını bıraktılar. Sakin sakin söylemeye ve sanırım kendilerini de inandırmaya çalışıyorlar.
Ya da daha korkuncu: Gemiyi terk etmeye hazırlanıyorlar.
Ne bilelim biz? Bir pazar günü hem de özelliği olan bir pazar günü. PKK ve işbirlikçi tayfası tabancasının kabzasına bir çentik daha atmıştır, ucuz kovboy ayaklarıyla.
Şehit sayısı 11’di, 12 oldu çünkü...
Ama AB’den sorumlu Devlet Bakanımız Egemen Bağış onlara “oynayabilecekleri” bir alan daha yaratmakta gecikmedi.
Van’da bir toplantıya katılan Başmüzakerecimiz, “Bu sabah saatlerinde maalesef sekiz askerimiz şehit edildi, bu topraklarda doğmuş, büyümüş 12 gencimizin de yaşanan çatışmada hayatını kaybettiğini öğrendik. 20 eve ateş düştü, 20 ailenin acısını paylaşıyorum,” deyiverdi.
Aklı sıra iki tarafa da ve bu arada tabii AB’ye de şirin görünmek.
Ama demezler mi adama, “kör karanlıkta, evini-barkını, sevgilisini, babasını düşünürken ateşe düşen ile, teammüden saldırıya geçenin evi bir olur mu?”
Saldırıyorsan, bedelini ödeyeceğini bilirsin de, saldırıya uğrayan ne yapsın?
Aynı şey mi?
Egemen Bağış’ın (varsa) oğlu, “kolejinde” sınıfın kabadayısından dayak yediğinde, Bağış dayak atanı “bağış”lıyor mu, sormak lazım.
Geçiniz bunları Bakan Bey, bunlar ucuz “mavi boncuklar”...
Eğer, saldıranı da korumak gibi yüce bir amaç içindeyseniz, yolu “açılım” saçmalığını yeniden pişirip sunmaktan daha farklı yol olmalı.
Gelen ekibin içinde Suriyelisi de var, Filistinlisi de...
Onlara mı sesleniyorsunuz şu cümlenizle: “Bu ülkede bütün vatandaşlarımızın anayasal vatandaşlık eşitliği platformunda kardeşliğini sağlama konusunda kararlıyız.”
Kardeşe bak, ağır silahlarla saldırıyor...

Ama “apo’stroflu” adaşımdı benim konum.
Egemen Bağış, kendiliğinden girdi araya...
Hem de bu “babalar” gününde... Niyeyse...
Sen aldırma “apo’strof”lu adaşım...
Kesme işareti yalnızca bir işarettir, insanı “kesmez”...

Mümtaz İdil
Odatv.com

arşiv