ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN NE BEKLİYORUZ?

Hazırlanışı, teklif edilme şekli ve Parlamentoda görüşülmesiyle, “sakatlık, kuşku ve güvensizlikle” karşılanan, Anayasa’da söylenenin tersine...

Hazırlanışı, teklif edilme şekli ve Parlamentoda görüşülmesiyle, “sakatlık, kuşku ve güvensizlikle” karşılanan, Anayasa’da söylenenin tersine aceleye getirilen, “katılım, görüşme ve uzlaşma” yolu uygulanmadan “bir parti hatta bir parti başkanı anayasası” olarak 7 Mayıs 2010 günü TBMM’de kabul edilen “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” (5982 sayısını alarak) 12 Mayıs 2010 günü Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Cumhurbaşkanının geri çevirmesini bekleyen zayıf “umut” bulutları, beklendiği gibi karalaştı.
Anayasa Değişiklikleri Hakkında Kanunun, Cumhurbaşkanının yayımlanmasını uygun bularak “halkoyuna sunulmak üzere” Resmi Gazeteye göndermesi ve Resmi Gazetede yayımlanmasıyla, artık iki önemli süre çalışmaya başlayacak: Birincisi, 110 milletvekilinin Anayasa Mahkemesine başvuru süresi olarak “10 günlük süre”; ikincisi ise halkoylamasının yapılmasına ilişkin 60 günlük süre… 110 milletvekili, anayasa değişikliklerinin şekil yönünden incelenip denetlenmesi için 10 gün içinde Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açabilecek, 10 günden sonra açamayacak.
Anayasa değişiklikleri, 330 üstünde, ancak 367 altında oyla kabul edildiğinden zorunlu olarak “halkoyuna” sunulacak. Bu süre, eski Yasada 120 gün iken, Mart 2010’da yapılan değişiklikle 60 güne düşürüldü. Hangi sürenin uygulanacağı konusunda tartışmalar yapılmakla birlikte, Anayasa’daki yazım şeklinden, 60 günlük sürenin uygulanacağı görüşü ağır basıyor. Buna da Yüksek Seçim Kurulu karar verecek. 60 günlük sürenin uygulanması durumunda, değişikliklerin Resmi Gazete yayımını takip eden altmışıncı günden sonraki ilk pazar günü halkoylaması yapılacak.
Şimdi gözler, iptal davası açılması durumunda Anayasa Mahkemesi’nde. Sıkça sorulan soru da, “Anayasa Mahkemesi’nin halkoylamasından önce karar verip vermeyeceği…”

İVEDİLİKLE KARAR BAĞLANMALI
Anayasa, “şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır” diyor. Yani, bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin çabuk davranmasının zorunlu olduğunu, inceleme, denetleme ve karara bağlama işleminin, diğer işlerin önüne geçerek hemen sonuçlandırılması gerektiğini söylüyor. İlgili maddenin gerekçesinde de; öncelikle görüşmenin, o yasanın yürürlüğe girmesini fazla geciktirmemek gereğine dayandığı ve şekil itirazı reddedilirse, yasanın bir an önce yürürlüğe girmesinin ulusal iradenin amacına uygun düşeceği belirtiyor. Bunun, şekil itirazının yerinde görülerek Anayasa Mahkemesi tarafından kabulü durumundaki anlamı ise şekil yönünden çıkacak iptal kararının da bir an önce topluma duyurulmasıdır. Böylece anayasal denetim, halkoylamasından önce amacına ulaşmış olacak, etkisini doğuracaktır. Anayasa değişiklikleri yönünden bu etki, “değişikliğin şekil yönünden sakat olduğu, Anayasa’ya aykırı olduğu, bu nedenle de halkoyuna sunulmaması gerektiği”dir.
Anayasa değişiklikleri, “ivedilik” (çabuk davranma, hemen yapılma, acele edilme) yönünden iki zıt süreci taşımaktadır. Birinci süreç, “anayasa değişikliklerinin görüşülme” sürecidir. Anayasa değişikliklerinin TBMM’de ivedilikle görüşülmez, sindire sindire, özümseyerek, katılımı artırarak, tartışılarak ve uzlaşarak görüşülmelidir. Bu koşula uyulup uyulmadığı hususu, Anayasa Mahkemesinin denetim alanı içindedir. İkinci süreç ise bunun zıttı bir süreçtir. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişiklikleri üzerinde yapacağı inceleme ve denetlemeyi ivedilikle yapmak zorundadır. Bu bir anayasal buyruktur.

BU HUKUK BAĞLAR
Anayasa Mahkemesi’nin çalışma programını yapan ve gündemini belirleyen Anayasa Mahkemesi Başkanı ile inceleme ve denetlemeyi yapacak olan raportör ve üyelerini bu anayasal buyruk bağlar. Aksinin, diğer bir deyişle geciktirme, süreyi uzatma, oyalama gibi durumların olması halinde, buna neden olanların sorumluluklarının, yalnızca anayasal değil, toplumsal ve ahlaksal olduğu da unutulmamalıdır. Hukuk devletinin, her işlem ve eylemde topluma güven sağlaması gerektiği, bu güvencenin, yasama, yürütme ve yargı organlarının tüm işlemlerinin hukuk kuralları içinde kalması ile gerçekleştirilebileceği, “iyiniyet”in hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Toplumun Anayasa Mahkemesi’nden ivedilik beklentisi, bu çerçevede hiç tartışmasız, haklı bir beklentidir.

Ali Rıza Aydın
Anayasa Mahkemesi Eski Raportörü
Odatv.com

referandum arşiv