Anadolu Ajansı'nın son rezaletinden daha beteri de vardı

Halit Kakınç yazdı

1957 Seçim Zaferi, Demokrat Parti için sonun başlangıcı olmuştu.

Çok zaman geçti aradan. Hatırlatalım:

1957 Seçimleri’nde Demokrat Parti, yüzde 47,9’luk oy oranı ile birinci parti olarak Meclis'e girerken sandalye sayısı 79 azalmış ve 424’e inmişti. Cumhuriyet Halk Partisi ise yüzde 41’ik oran ile sandalye sayısını 147 artırarak 31’den 178’e çıkarmıştı.

Demokrat Parti ve Adnan Menderes için tam bir hezimetti aslında bu sonuç.

Neden?

Çünkü 1950’lerin başında -aynen bir dönem AKP’nin yetmez ama evetçileri türünden- kimi sol aydınları da cezbeden Demokrat Parti, giderek otokratik bir çıkmaza sapmıştı. Ekonominin motoru teklemeye başlamış… Türkiye, tarımda bile ithalatçı olmuştu.

Basın baskı altına alınmış… Gazetecilik yapmak neredeyse suç haline getirilmişti.

30 Ağustos 1956’da Anıtkabir’e çelenk koymak isteyen Hürriyet Partisi yöneticilerinin Anıtkabir’e girişleri yasaklanmıştı.

Yargıtay Birinci Başkanı dahil, pek çok üst düzey yargıç emekliye sevk edilmişti.

CMP’nin lideri Osman Bölükbaşı, dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanmıştı. 1954 seçimlerinde bütün milletvekilliklerini kazanan Bölükbaşı’na hınç duyan Menderes, 1954’te ilçe haline getirttiği Kırşehir’i yeniden il yapmış, Bölükbaşı’nı da hapse yollamıştı.

Demokrat Parti, devlet medyasını muhalefete kapatmış... O günlerin tek ortak medya aracı Radyo, Demokrat Parti’nin propaganda aracına dönüşmüştü.

Seçmen kütükleri meselesi düğüm olmuştu… Kütüklerle oynanmıştı. Pek çok vatandaş kütükte ismini bulamazken, bu kişiler yerine Demokrat Parti’yi destekleyeceği kesin isimlerle karşılaşılıyordu.

HÜKÜM YERİ, SANDIKTIR

Anadolu Ajansı’nın yaşadığımız son rezaletinden daha beteri de vardı… Oy kullanma süresi sabah 08.00 akşam 17.00 olan 27 Ekim seçimlerinde oylama sürerken saat 14.00’te Radyo’dan seçim kanununa aykırı şekilde Demokrat Parti’nin seçimleri açık ara kazandığı ilan edilmeye başlanmıştı.

Bu arada bir noktanın önemli altını çizelim… Sakın yanlış anlaşılmasın T.C tarihinin en acı ve en yanlış sayfalarından biridir 27 Mayıs.

Askerî darbeler, gerekçeleri her ne olursa olsun, demokrasi açısından lânetlenmelidir. Bu, bambaşka bir konudur.

Demokrat Parti’den miras kalan siyasî geleneği mağdur ve mazlum kılmıştır halkın gözünde faşizan 27 Mayıs Darbesi. Bu partinin iktidar dönemlerindeki hatalarını, yanlışlarını ve anti-demokrat fiillerini unutturmuştur.

Halk, hükmünü sadece ve sadece sandıkta vermelidir normalde.

Sanırım 23 Haziran bunun göstergesi olacaktır.

CEVABA CEVAP

Bu arada, bir başka konu:

Cuma günkü çok ama çok kötü bir yazı yazdı Hürriyet gazetesindeki köşesinde Ahmet Hakan dedi ki:

“Öyle soruya böyle cevap.

Soru: Kürt seçmen ne yapacak?

Cevap: Elinin körünü yapacak.

Öyle sıkıldım ki bu sorudan, sorana böyle diyorum.”

Ahmet Kardeşim… Seni okurum… Benim ölçülerime göre eğitimin ve kültürün yeterli değildir, ama yeteneklisin.

Bu yazı yakışmadı hiç.

Ben sormuştum o soruyu Odatv’deki yazımda.

Yani, cevabın muhatabı da ben oluyorum bu durumda.

Bir soru daha sorayım mâdem.

O el, suratlarda şaklarsa, ne olacak?

Halit Kakınç
Odatv.com

halit kakınç seçim arşiv