Ali İsmail Korkmaz için olmayan hukuk Erdoğan’a topuk selamı veriyor

Tarih 12 Eylül 2010… Türkiye yeni bir 12 Eylül 1980 darbesiyle karşı karşıya kaldığının farkında bile değil. Farkında olanlar ise bütün güçleriyle...

Tarih 12 Eylül 2010…
Türkiye yeni bir 12 Eylül 1980 darbesiyle karşı karşıya kaldığının farkında bile değil. Farkında olanlar ise bütün güçleriyle Anayasa değişikliğine karşı çıkıyorlar. O güne gelinceye kadar tüm ülkeyi karış karış gezip, Anayasa değişikliklerinin bu ülke için ne büyük sıkıntılar yaratacağını açıklamaya çalışıyorlar.

Birine Çorum’da tanık olmuştum. Konuşmacılardan Ümit Kocasakal ve Emine Ülker Tarhan’ı tanıyordum, yalnızca isim olarak elbette. Yasanın Türkiye’deki yargı sistemine getireceği sıkıntıları bütün soluklarıyla, açıklıklıkla anlatıyor ve anlatıyorlardı.

Ama karşı lobi de boş durmuyordu. Adalet Ağaoğlu gibi aydın saydığımız insanlar bile “yetmez” diyorlardı, ama “evet”…

Türkiye 2011 yılına Anayasa’nın kuruluş yasalarındaki değişikliklerle girdi. AKP hükümeti söz konusu anayasa değişikliğinin 12 Eylül’den hesap sormak olduğunu anlatıyor ve bizim yetmezciler de buna destek veriyordu. Sonradan bir çoğu da ödüllerini aldılar ve “akil” insan oldular.

Bugün Milliyet gazetesinin manşetinden verilen ve AKP hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı temize çıkarmak için yeniden başvurmasının yolunu açan Haşim Kılıç’ın demecinden sonra, tartışmalar yeniden 12 Eylül referandumuna odaklandı.

O günlerin yılmaz savaşçısı durumunda olan CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’a sordum. Biliyordum ki, bu konuda en hassas olan aydın CHP milletvekillerinin en önde gideni oydu. Susmayacaktı. Anayasa’nın değiştirilmeye çalışan maddelerindeki en önemli değişikliğinin Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu yapısını değiştirmeyi hedeflediğini biliyordu ve bunu anlatmaya çalışmıştı.

Haşim Kılıç’ın açıklamasını sordum elbette, ama konunun AKP’nin aklanmaya çalışılmasından çok öte anlamlar taşıdığının da farkındaydım. “12 Eylül 2010 refrandumu öncesi yargıç olarak olabilecekleri öngörüp halkı bilgilendirmeye çalışmıştık,” diye söze başladı Tarhan, “Ancak olay siyaset tarafından öngörülerimiz ölçüsünde ele alınmamıştı ne yazık ki. O günlerde şunu söylemiştik: Bu değişiklikler halk için değil AKP için yapılıyor. Yargıyı yeniden yapılandırma adı altında, yargıyı sadece AKP’yi koruyacak bir parti yargısı, devleti de bir parti devleti haline getirmek ve tahkim emekti amaç. Üstelik hiç gitmemek üzere…

Tarhan, gerçekten demokrasiye inanların yalnızca iktidar partisine bağlı bir yargı yaratmaktan imtina ettiklerini, çünkü demokratik yöntemlerle gideceklerine inandıklarını ve gittiklerinde de yerlerine gelecek bir rakip partiye koşulsuz hizmet edecek bir yapıyı doğal olarak istemeyeceklerini belirterek, şunları söyledi:

“Oysa bizi yönetenler hiç gitmemek istiyorlardı. O yüzden de herşeyi tamamen yürütme oraganına bağlamakta bir sakınca görmediler. Diktatörlüğe gidişin yollarını döşemek, Başbakan’ın neredeyse kaydı hayat şartıyla yönetimde tutmaktı amaç ve her konuda olduğu gibi bu konuda da öngörülerimiz gerçekleşiyor. Anayasa Mahkemesi, iktidar tarafından tasarlandı. 17 üyesinden 14’ü yürütme organı tarafından seçildi. Önceki sabıkalardan kurtarmak üzere Anayasa değişikliğine uyum adı altında AKP’yi kurtarma ve aklama yasaları hazırlandı. Anayasa kuruluş ve yargılama usullerine ilişkin yasalarda da daha önce verilmiş kararları etkisiz kılmaya dönük düzenleme yapılarak, parti ve onun yargısı için yeni bir dönem ve yol açıldı. Kurguya dönük tiyatro oynanacak ve sözüm ona yeniden yargılama yapılacak. Ülkemizde sadece iktidar ve ona ram olanların hukuk güvenliği olduğu, onlar için her yolun mübah olduğu, onların korunup kollanacakları diğerlerinin ise ancak teslim oldukları takdirde bu korumadan yararlanacakları mesajı bir kez daha altı çizilerek verilecek. Ama tek kişi kalsak bile biz bunun da benzerleri gibi, aynı 12 Eylül yargılanıyor ilizyonu gibi bir aldatmaca olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Ali İsmail Kormaz için olmayan hukukun Erdoğan’a topuk selamı vermesi, gerçekten onun hukuk olmadığı anlamına gelir. Başka ülkelerin şehir meydanlarına özgürlük isterken, kendi ülkesindeki gençliğin çıkan gözlerinden, kırılan kemiklerinden, kopan kollarından, vurulan bedenlerinden kimin sorumlu olduğunu bulmaktan da, söylemekten de aciz yargı, hukuk sistemi gün olur hesap verir.”

Emine Ülker Tarhan’dan öğreneceği çok şey var bu ülkenin. Konulara soğukkanlı yaklaşımı ve nesnel-analitik çözümlemeleriyle her gün bir adım daha halka yaklaşıyor ve onları kucaklıyor. Hukuk bilgisinin aralarına “annelik” yumuşaklığını yerleştirirken, diğer yandan da en üst noktalara çıkıp beklenmedik “kreşendolarla” demir leblebi ünvanını hak eden sertliklere ulaşabiliyor. Ama sakince, ama usturupluca, ama akıllıca.

Mümtaz İdil

Odatv.com

ali ismail korkmaz emine ülker tarhan arşiv