Alevi düşmanlığı gözlerini öyle kör etti ki bunu göremediler

Irak ve Suriye coğrafyasında Şii-Sünni, Müslim-gayrı Müslim gibi farklı din ve kültürler yüz yıllardır birlikte yaşıyorlar. İlaveten Suriye...

Irak ve Suriye coğrafyasında Şii-Sünni, Müslim-gayrı Müslim gibi farklı din ve kültürler yüz yıllardır birlikte yaşıyorlar. İlaveten Suriye Şam-Halep, Lazkiye bölgesinde laik yaşam tercihi olan unsurlar var… Buradaki farklılığın boğazlaşma potansiyeli taşıdığını keşfeden ABD ve Batı, bölgeye dair projelerini yıllar öncesinden netleştirdiler ve zamanın ruhunu beklediler.

Emperyalizmin bu projeyi yıllarca bekletip, bu süreçte sahneye koymasının nedeni; “AKP Hükümetinin, dış politikayı mezhep farklılığı parametresine göre dizayn etmesi, bu sebeple tüm komşularıyla ilişkilerin bozulması ve Batı’nın bu durumdan yararlanması” biçiminde açıklanabilir.

Batının, ‘uykuda’ olan Sünni-Selefi yapıları uyandırıp- kışkırtması, Suriye’ye en uzun sınıra sahip olan Türkiye Hükümetinin Suriye devletine karşı isyana kalkan Selefilere yardım konusunda aktif rol almaya teşne olması, onları silahlandırması bugün yaşanan gerçekliğin en belirleyici nedeni olmuş, emperyalizm elini kolaylaştırmıştır.

TÜRK DEVLETİ TUZAĞA DÜŞMÜŞTÜR!

Sonuç itibarıyla Batı, AKP’nin mezhepçi tavrını fena halde ve aleni olarak kullanmış, Türk Devletini tuzağa düşürmüştür. Kürt devletinin Suriye ayağının şekillenmesi beklentisini tereyağından kıl çeker gibi çözmüş, Kürtleri, İsrail’i ve Batılı lobileri rahatlatmıştır.

***

Mezhep kavgasının kökü cehalettir! Dolaysıyla, kopkoyu bir cehalet içinde olan İslam dünyasında her farklılık bir boğazlaşma potansiyeli taşıdığından, Bu zihniyette insan malzemesi bulmak her dönemde gayet kolay olmuştur… İslam ülkelerinin istisnasız tamamında, mezhepçiliği meslek edinen, yaşamını, mezhep nefreti ekerek idame ettiren, dolaylı ya da direkt devlet tarafından finanse edilen çok sayıda odak ve kurum vardır.

BİRİNCİSİ DE DİYANET’TİR

Devletin Diyanet’e gözü gibi bakmasının, “ne isterse vermesinin” nedeni budur.

Yüz binlerce kadrosuyla mezhebi fay hatlarını tetikleme “görevini” layıkıyla yerine getiren, Alevileri devlet olanaklarından uzak tutan, inançlarını gayrı meşru-gayrı ahlaki sayan Diyanet’in, evrensel insan ahlakına, çoğulculuğa, farklılığın zenginlik olduğu ilkesine dair tek olumlu çabası bulunmamaktadır.

Nefreti çoğaltmak, fay hatlarını derinleştirmek ve ortamıza fitne ekmekle meşguldür.

Atatürk ilkeleri, laiklik, demokrasi gibi kavramlara şiddetle karşıdır. İslam ülkelerinde emperyalizmin kullanımına, alınıp satılmasına ve nefreti körüklemeye teşne olan böylesi yapılar, her türlü melanete hazır ve nazırdır.

Suriye coğrafyasında örneklerini gördüğümüz üzere mezhep ayrımcılığından beslenen odaklar, “öteki” ilan ettikleri anlayışlara karşı öyle bir öfke ve nefret beslerler ki, bu öfke üzerine şiddeti de narkozlandığınızda İnsan, insanlığını kaybedip vahşileşir. Kelle kesmeye, hemcinslerini yakmaya, öldürmeye başlar! Ölümler arttıkça kesimler arasındaki faylar derinleşir, karşılıklı boğazlaşmaya, bir süre sonra da iç savaşa dönüşür!

Suriye, Irak vb. İslam âleminde kurgulanan budur…

Batı dediğimiz “medeniyet”, çeşitli kurumları ve gizli servisleriyle bizdeki fay hatlarını beslerken, kendisi laikliği gözü gibi sakınarak, din işlerini devlet sisteminin dışında tutuyor. Anımsayalım; Fransa eski Cumhurbaşkanı Jack Shirack; “okul bizim mabedimizdir, dini simgeleri mabedimize sokarsak, birliğimizi koruyamayız” diyerek, okulda türban ve haç gibi simgeleri reddetmiştir. Kendi okullarında her türlü dini simgeyi yasaklayan Fransa, bizde okulda türbanın serbest bırakılmasını “demokrasinin zaferi” diyerek övüyor…

***

Konuya dönelim…

Emperyalist teoriye göre, “İslam dünyası bütün enerjisini kendi içinde tüketmeli, eğitim ve bilime uzak durmalı ki, Batının sömürüsü kolaylaşsın, İsrail rahat etsin, potansiyel tehdit kalmasın…”

Uzunca zamandır uygulamada olan teori bu…

Batı ve yedeklediği; Türkiye, Arabistan, Katar gibi ülkeler, Suriye isyancılarını bu nedenle desteklediler. Meşru Suriye Yönetimi, isyan çıkaran bu gruplara karşı çok sert tedbirlere başvurduysa da, başta Doğu ve Kuzeydoğu Suriye, Halep ve kısmen Şam olmak üzere ülkenin çok büyükçe bir bölümünün IŞİD ve diğer İslamcı çetelerce işgal edilmesini engelleyemedi.

Küresel güçler, teröristlere silah ve para yağdırarak Suriye’yi böldüler! “Mezhep” denilince ülkeyi, milleti, hakkı hukuku unutan başta AKP Hükümeti ve tüm Selefi hücreler, Suriye iç savaşına bütün güçleriyle müdahil oldular…

Hatta bu savaşı kendi savaşları kabul edip seferber oldular…

İç ve dış hukuk olmak üzere meşruiyeti bir yana attılar. “Alevi Esad gitsin de kim gelirse gelsin” diyerek IŞİD’le organik bağ kurdular…

Mezhepçilik gözlerini kör etmişti!

Öyle ki, Suriye’deki otorite boşluğunun bir Kürt devletinin kurulmasına neden olacağını, bu devletin Türkiye ve Irak’ın Kürt coğrafyasıyla birleşeceğini, esas amacın bu olduğu gerçeğini dahi ıskalamışlardı… Oysa bu amacı gösteren haritalar yıllardan beri havada uçuşuyor, ABD ve Batılı gizli servisler bu hayalin gerçekleşmesi için yıllardır çalışıyorlardı.

Mezhep manivelasını kullanma amaçlarının otorite boşluğu yaratmak olduğunu, bırakın “stratejik derinlik” gibi ‘derin’ bilgilere sahip olmayı, dağdaki çoban da biliyordu ama bunlar bilmiyor, duymuyor, görmüyorlardı.

Dedim ya, Alevi düşmanlığı gözlerini kör etmişti!

Günümüzün “stratejik derinlikli devlet adamları” salt Aleviliğe değil; demokrasi ve çoğulculuk gibi çağdaş değerlerin tamamına düşmanlık güdüyorlardı. Esad’ın otoritesini öteleyince, oradaki boşluğun bir şekilde doldurulacağını, en yakın adayın Kürtler olduğunu bile öngörememişlerdi…

Ne zaman uyandılar?

Suriye’nin kuzeyinde resmen bir Kürt Devleti kurulduğunda…

Şimdi kıvranıyorlar ama heyhat!!! Eski şartları geri getirmek için çok geç!

1 Kasım’dan sonra yargıya hesap verecekler…

Sadece hırsızlık, yolsuzluk, sahtecilikten değil…

Tarihe karışmakta olan mezhepçiliği güncellemek, dini siyasete alet etmek, mezhep kışkırtıcılığı yapmak da değil…

Daha beteri, hatta en beteri…

Demokratik Cumhuriyeti yıkıp, yerine mezhep devleti inşa etmeye çalışmak…

Şii hilalini delip, Sünni eksen oluşturayım” derken, ülkenin bölünmesine neden olmak!

VATANA İHANET!

Murtaza Demir

Odatv.com

arşiv