Bülent Serim yazdı: AKP'ye "Başkanlık sistemi" ile ilgili kötü haber

Anayasa böyle demektedir ama, “koyun mevzuatı bir kenara, kendi zihinsel inkılabınızı devreye sokun” derseniz, faşist yönetimlere özgü bir tutum içine girmiş olursunuz.

Sürekli ağızlarda bir referandum sözü dolaşıp duruyor. Önce, Başkanlık sistemini halka soralım; eğer kabul ederse anayasayı buna göre düzenleyelim” dediler; sonra, “Başkanlık sistemini anayasaya koyalım, nasıl olsa 330’u bulur halka gideriz” dediler; 330’u bulamayacaklarını anlamış olmalılar ki, “Meclis’i atlayıp, RTE/AKP anayasasını hazırlayıp halka sunalım” demeye başladılar.

Akıllarınca halkın doğrudan anayasayı değiştirme yetkisi varmış “gibi” davranıyorlar.

Odatv’de 18 Şubat günü yayımlanan yazımda, halkın ön referandum yoluyla anayasayı değiştirme yetkisinin olmadığını açıklamaya çalışmıştım. Bu yazıda da, Meclis atlanarak bir anayasa değişikliği yapılamayacağını, halkın doğrudan bir anayasa değişikliğini kabul edemeyeceğini, böyle bir yetkisi olmadığını açıklamaya çalışacağım.

Şimdi gelin hep birlikte Anayasa’nın 6. maddesini okuyup, çözümleyelim.

Önce “Egemenlik” başlıklı maddeyi görelim:

“MADDE 6. Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”

Şimdi maddeyi çözümlemeye çalışalım.

Birinci çözümleme: Maddeye göre, hiç kuşkusuz egemenlik Türk Milleti’nindir.

Ancak Millet, egemenliğini doğrudan kendisi kullanamaz; yetkili organları eliyle kullanır. Yasama yetkisini kullanacak organ TBMM, yürütme yetkisini kullanacak organlar Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu, yargılama yetkisini kullanacak organ ise bağımsız mahkemelerdir.

Egemenlik kayıtsız-koşulsuz Millet’e verilmiştir. Ancak egemenliğin sahibi Millet de, egemenliği kullanan organlar da anayasal kurallarla bağlıdır.

6. maddede, “Anayasanın koyduğu esaslara göre” denilerek bu sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, Anayasa’nın 11. maddesinde, anayasal kuralların “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri” bağladığı açık biçimde belirtilmiştir. Anayasal kurallarla bağlı olan “kişiler”, gerçek ve tüzel kişilerdir. Yani tüm yurttaşlar ve şirketlerdir.

İkinci çözümleme: Maddede, “Hiçbir kimse ya da organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” denildiğine ve anayasayı değiştirmek hiç tartışmasız bir “devlet yetkisi” olduğuna göre, değişiklik yapma yetkisinin Anayasa’da hangi organa verildiğine bakmak gerekir.

Öncelikle vurgulamak gerekir ki, anayasayı değiştirme yetkisi başka, kimi koşulların gerçekleşmesiyle yapılan değişikliği yürürlüğe koyma yetkisi başkadır. Bunun ikisinin birbirine karıştırılması iktidar ve yandaşlarının yanılgısına ortak olmak demektir.

MİLLET DEĞİŞİKLİK YAPAMAZ

Anayasa’da değişiklik yapma yetkisi yalnızca TBMM’ye verilmiştir. (m.175) TBMM dışında hiçbir kişi ve organ anayasada değişiklik yapamaz. Anayasa ile bağlı olan Millet de değişiklik yapamaz. “Vekilde olan yetki asilde haydi haydi olur” kuralı anayasa hukukunda geçerli değildir. Anayasa’nın 6 ve 11. maddelerinin yukarıda açıklanan kuralları buna engeldir.

Dolayısıyla, halka peşinen anayasal hükümet rejimini değiştirecek sorular sorup, ön referandum yapılamayacağı gibi, RTE/AKP anayasasını doğrudan halka sunmak da anayasal yönden olanaksızdır.

Anayasa’da halka yalnızca yapılan değişiklikleri yürürlüğe koyma yetkisi verilmiştir. Bu yetki de Cumhurbaşkanı ile halk arasında paylaştırılmıştır.

Yürürlüğe koyma süreci şöyle işlemektedir:

Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliğine ilişkin yasaları, bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderebilir. Geri gönderilen yasaların Meclis’te aynen kabul edilmiş sayılabilmesi için 367 ve üstünde oy alması gerekir.

330-366 oyla kabul edilen anayasa değişikliklerinin, Cumhurbaşkanınca halkoyuna sunulması zorunludur.

367 ve daha çok oyla kabul edilen anayasa değişikliklerini ise Cumhurbaşkanı isterse yayımlatarak yürürlüğe koyar. İsterse bu değişiklikleri de halkoyuna sunabilir.

Halkoyuna sunulan anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girebilmesi için, kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir.

Anayasa böyle demektedir ama, “koyun mevzuatı bir kenara, kendi zihinsel inkılabınızı devreye sokun” sözleri doğrultusunda “biz yaparız olur” derseniz, faşist yönetimlere özgü bir tutum içine girmiş olursunuz.

Ya da “Biz darbe yaptık, hukuku sildik, yeniden hukuk yaratıyoruz, bunun için de 1980 askeri darbesinde olduğu gibi işe anayasadan başlıyoruz” derseniz de sorun kalmaz. Ki bugüne kadar anayasal kurallar bir yana bırakılarak fiilen yapılanlar da bunun göstergesidir.

Bülent Serim

Odatv.com

başkanlık sistemi anayasa referandum arşiv