Muzaffer Ayhan Kara yazdı; AKP’nin kırdığı ceviz kırkı aştı

Yüksek lisans ve doktora tezi yazacak iletişim-medya öğrencilerine, akademisyen adaylarına medyada malzeme o kadar çoğaldı ki...

Her iktidar elindeki enstrümanları değerlendirerek medyayı kontrol etmek ister. “Medya” henüz Basın iken Demokrat Parti’nin (DP) gazete kağıdı tehdidi ile basını nasıl kontrolüne almaya çalıştığı, yargıyı yönlendirerek gazetecileri sudan nedenlerle hapse attırdığı ve ana muhalefet lideri İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in bile kodesle nasıl tanıştığı hatırlanacaktır. Radyonun ‘Vatan Cephesi’ haberleriyle nasıl DP borazanı yapıldığı da…

Fakat DP’nin yaptıkları ne ki!.. AKP’nin kırdığı ceviz kırkı aştı bu konuda. Medyanın kabaca üçte ikisini doğrudan kontrol eder hale geldi. İçeriden gazeteci eksik olmuyor. İçeri girmeyen de köşesinden ya da programından oluyor. Gazete ve televizyonlar, radyolar külliyen el değiştiriyor. Kamu reklamları yandaşa aktarılıyor tirajlar şişirilerek. Özel sektir de korkudan yandaşa hak etmediği reklamları vermek zorunda kalıyor. 14 yıldır bu operasyon aralıksız sürüyor.

NASILSA ONA YAZACAK YER ÇOK

Bu kısa değerlendirmede AKP’nin medya üzerindeki baskısının bir başka boyutuna değinmek istiyorum asıl. AKP’nin kontrolündeki gazetelerde AKP milletvekilleri köşe yazısı kaleme alabiliyor, televizyonlarda program yapabiliyor. Şamil Tayyar, Beyaz TV’de arz-ı endam eyliyor örneğin. Şu sıralar Cumhurbaşkanına ABD gezisinde eşlik eden ve mikrofonlara konuşan Başdanışman Cemil Ertem de Milliyet’te köşe yazıyor. Yiğit Bulut da bir yandan başdanışman bir yandan eski mesleği (askerlikten sonraki kaçıncı mesleğiyse) gazetecilikten geri durmamaya özen gösteriyor. Nasılsa ona yazacak yer çok.

AKP cenahında durum böyle… Peki öteki mahallede durum nasıl? Artık, ‘öteki’ cumhuriyetçi-laik demek! Bu yanda iki örnek verirsek durum netleşir. Aktif siyasete geçen gazetesinden, köşesinden şutlanıyor. Örneğin, geçen dönem Rıza Türmen CHP’den milletvekili seçilince Milliyet’e veda etmişti. Bu dönem de Mustafa Balbay (artık içeriden çıktığına ve aktif siyaset yaptığına göre…) Cumhuriyet’ten şutlandı. Yok aktif siyasete geçmiş yok vakıf senedi vb. Geçiniz bu bahaneleri; düpedüz iktidarın hoşuna gitmeyecek şeylerden kaçınıyorsunuz. İlkeli olsanız İktidar mensuplarına da yazdırmazsınız.

SORUŞTURMALAR, İTİBARSIZLAŞTIRMALAR TAM GAZ SÜRÜYOR

Merkez medya habire karşı mahalleden adam transfer ediyor ama soruşturmalar, itibarsızlaştırmalar tam gaz sürüyor yine de… Nafile çabalar bunlar, karşıdan adamlara yer vermek vb. (Hürriyet şimdi de Selvi’yi alıyormuş, hayırlı olsun!)

Bendeniz TBMM Danışmanı statüsünde CHP’ye katkıda bulunurken TBMM de bir genelge ile bırakınız medyayı, sosyal medyada dahi siyasi yorum vb. şeyleri yasaklamıştı. Bir elini parmaklarını bulmayacak birkaç kişi muhalif organlarda yazmayı sürdürdük. Ancak eminim ki yazmak ya da program yapmak isteyen, yapabilecek çok kişi muhalif kesimden, kendisini frenledi. Aynı şeyi iktidar kesiminde görmedik; onlar hep konuştu, hep yazdı. Genelgeyle, tamimle siyasi yorum yapılması yasaklanmak istenenlerin işi de siyaset zaten! Bunun için Meclis’teydiler. Tam bir garabet ama mühim olan iktidar kanadınca, “baskılamak”. Mühim olan karşı tarafı durdurmak.

Orası muhalefet, burası iktidar; çifte standart o biçim. Yüksek lisans ve doktora tezi yazacak iletişim-medya öğrencilerine, akademisyen adaylarına medyada malzeme o kadar çoğaldı ki son 14 yılda; nereye baksanız bir tez konusu. Derya deniz.

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

Muzaffer Ayhan Kara AKP demokrat parti CHP basın Medya sosyal medya arşiv