AKP’lilerin çocukları

Değişimi ve kırılmaları çok hızlı yaşayan, dünyayla rahat bağlantı kuran, teknolo­jiye bağımlı, aceleci, tüketi­ci bir nesil Z Kuşağı!

Bu sene…

Yeni bir dünya kurmanın mümkün olduğunu düşünen ve talep eden 68 Kuşa­ğı'nın 50'nci yılı…

Avrupa televizyonlarında 68 Kuşağı'yla ilgili belgeseller yayınlanıyor. Fransız TV­5Monde kanalında önceki gece bu ülkedeki 68 Kuşağı Gençlik Hareketi'ni ele alan belgesele bakarken şunu düşündüm:

AKP iktidarını, AKP'li ailelerin çocukları yıkacak!

İki konu birbirinden ilgisiz gibi görünüyor değil mi?

Oysa hiç değil!

Anlatmaya çalışayım:

Türkiye'deki 68 Kuşağı gençliği hangi sınıfa mensup­tu? Çoğunluğu orta sınıf ai­lelerine mensuptu.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyaya gelen; çoğu şehirli; Demokrat Parti'nin ekonomiyi alt üst ederek gö­receli zenginleşme yara­tan, tüketim artışının başladı­ğı döneminin çocuklarıydı.

Savaş sonrası Batı'da ol­duğu gibi Türkiye'de de yeni ekonomik/kapitalist düzen kaçınılmaz olarak “yeni kül­türel iklim” doğurdu.

Ülkemizde de modern kül­tür “yeni genç insanı” orta­ya çıkardı:

– Yeniliklere deneyimlere açık, dışa dönük birey…

– Bilim ve teknolojiye ina­nan, sorgulayan akılcı birey…

– Çevresiyle duygudaşlık/ empati kurarak demokratik tutum geliştiren adaletçi birey…

– Barış yanlısı hümanist, ba­ğımsızlık yanlısı, eşitlikçi, evrenselci birey…

– Kendinin sürekli kontrol altında tutulmasını iste­meyen özgürlükçü birey…

Uzatmayayım…

Kendine güvenen 68 Kuşa­ğı böyle ortaya çıktı.

Peki… Devrimci 68 Kuşağı ile, AKP'li ailelerin çocuk­larının ne ilgisi var?

SOSYAL MEDYA

Modernizm, yeni oluşan toplumsal yapıyı anlatır.

Sosyolojinin -Comte, Spencer, Weber, Durkhe­im, Marks- kurucu baba­ları, “modernleşme” adı verilen büyük dönüşüm na­sıl açıklanır ve, toplumsal değişim kanunları nasıl keşfedilebilir sorusuna yanıt aradı. (Latince bir kelime olan “modo” (son zaman­lar, tam şimdi anlamından) türetilen “modernus” terimin­den gelen sözcük. İlk defa MS 5. yüzyılda Hristiyanlığı, pagan kültüründen ayırmak için kullanıldı.)

Farklı modernleşme pratik­leri var. Örneğin…

Toplumsal yapıyı alt üst eden teknik-teknolojik ilerleme/sıçrama bu mo­dernizmden biri.

Ekonomiden siyasete, sağlıktan eğitime, haberleş­meden ulaşıma, mimariden spora kadar hayatın her alanında tekniğin-tek­nolojinin sağladığı bilgi, üretim, konfor vs. artışı var.

Her siyasal parti-düşünce-a­kım maddi ilerleme an­lamında modernleşmeden yanadır. Ama muhafazakarlar için sorun modernizmin, kültürel yaşamda köklü değişimler getirerek ahlaki değerler sistemini bozacağını düşünmesidir!

Fakat:

Kimi Müslümanların dün, “gavur icadı”- “ahlak bozucu” diyerek teknolojik ye­niliğe mesafeli duruşu taraftar toplayabiliyordu; ama bugün bu muhafazakar bakış an­cak komedi konusu olabilir!

Kim değişime karşı durabi­lir? Örneğin…

Türkiye'de akıllı telefon abone sayısı yaklaşık 50 milyon oldu. Akıllı telefon kullanma oran yüzde 84. Ortalama yılda 13 mil­yon akıllı telefon satışı var.

Türkiye'de 48 milyon kişi internete bağlanıyor. Her yıl 6 milyon kişilik artış var.

Türkiye'deki mobil kullanıcı sayısı 71 milyon iken, sosyal medyaya mobilden bağlanan kullanıcı sayısı ise 42 milyona ulaştı. Ülkemizde sosyal medyayı mobilden kullanan kişi sayısı ise son bir yıl içerisinde yüzde 17 oranında artmış durumda!

Ne demek istediğim aslında yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Z KUŞAĞI

Sosyal medya, modernizm ürünü…

Sosyal medya, yeni kül­tür ortaya çıkarıyor.

Yani…

Yeni değerler sistemi ya­ratıyor.

Suskunluk sarmalını parça­layıp yeni özgürlük alanla­rı oluşturuyor.

Birlik duygusunu artırıyor.

Enformasyon akışı çoğunluk­la sosyal medya üzerinden olu­yor. Bilgi/haber ambargosu kırılıyor. Görme biçimleri değişiyor.

Ne hakkında ne düşünülece­ğini- tavır alınacağını söyle­yen geleneksel medyanın yerini, ne düşündüğünü nasıl tavır aldığını gösteren -söyle­yen “bireyin iktidar alanı” sosyal medya alıyor. (Er­doğan'ın son dönemdeki, geleneksel medyanın etkisini kaybettiğini göremeyip, –ken­disine biat etmiş, her seçim­de sözleriyle dövdüğü- Aydın Doğan'ı medya dışına çıkar­ması stratejik hatalarından biridir.)

Devlet- toplumsal baskı açısından gözetimi- dene­timi güçleşen yeni kuşaklar ortaya çıkıyor. Ama bir türlü AKP -Gezi'deki Y Kuşağı gibi-bu (2000'den sonra doğan) Z Kuşağı'nı da kavrayamıyor. Tıpkı, İmam Hatip'te artış gösteren “deizm” olgusunu sağlıklı değerlendiremediği gibi.

Artık devletleşen AKP “suç­lama metaforundan” kendini kurtaramıyor.

Oysa:

– Hurafeleri reddeden akıl­cı kuşak geliyor.

– Özgürlük isteyen, adalet yanlısı idealist kuşak geliyor.

– Haksızlıkları görmezlikten gelmeyen romantik kuşak geliyor.

– Sanata, estetiğe, modaya meraklı kuşak geliyor.

Değişimi ve kırılmaları çok hızlı yaşayan, dünyayla rahat bağlantı kuran, teknolo­jiye bağımlı, aceleci, tüketi­ci bir nesil Z Kuşağı!

Toparlarsam:

68 Kuşağı'nın çoğunluğunun anne-babaları Adalet Parti­si'ne oy veriyordu.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Odatv.com

AKP’lilerin çocukları - Resim : 1

soner yalçın odatv arşiv