AKP seçmeni ve Emniyet bu oyuna alet olmasın

Türkiye’de yüzbinlerce insan, Berkin için tek yürek tek kalp olurken, bir üzücü haber de Tunceli’den geldi. Gaz bombaları nedeniyle kalp krizi...

Türkiye’de yüzbinlerce insan, Berkin için tek yürek tek kalp olurken, bir üzücü haber de Tunceli’den geldi. Gaz bombaları nedeniyle kalp krizi geçiren polis memuru Ahmet Küçüktağ kurtarılamadı. Küçüktağ, 30 yaşındaydı ve yeni evliydi.

Bu arada beklenmedik iki olay yaşandı… Her ne kadar fiil ve failleri birbirine karıştırdıysa da, içerik olarak doğru bir şey söyledi Egemen Bağış: “Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofillere de gereken cevabı milletimiz 30 Mart’ta verecek” diye tweet attı.

İkincisi bir sefâlet… Şamil Tayyar’ı okurken midem öyle bir bulanıyor ki, yazdığı son pisliği burada tekrarlamak bile istemiyorum.

Dostlar… “Allah şaşırttığı kulunu beygir gibi osurturmuş” diye bir Anadolu özdeyişi var… Bu tür ifadeler, bu Anadolu özdeyişine tam isabetle denk düşüyor.

Gelin yaşanan olayın adını netleştirelim: Nefret söylemi… Gerilim ve kutuplaştırma politikaları, Türkiye toplumunu ikiye böldü.

Hırsızlık, yolsuzluk iddiaları… Buram buram diktatörlük özlemi kokan müdahalelerle Yargı Erki’nin tarumar edilmesi… İktidara yetmedi.

Mısır’da, Suriye’de, İran’da kaybeden… ABD ile AB karşısında itibarı dibe vuran… Ne içeride ne dışarıda – tutunacak tek bir dalı bile kalmayan AKP İktidarı’nın Ölü Sevicileri’nin, korkarım geriye tek bir umutları kaldı: İÇSAVAŞ.

AKP SEÇMENİ VE EMNİYET BU OYUN’A ÂLET OLMASINLAR!

Tenzih ederim... AKP’ye oy atmış olan ülkesine-toprağına-demokrasiye bağlı Türk Seçmeni, elbette Nekrofilya göndermesinin dışında kalmaktadır.

Boğaz tokluğuna üç kuruş maaşa talim eden… Günah Keçisi rolüne soyundurulan ve olup bitenlerin bütün vebâli omuzlarına yüklenen polislerin de, aralarındaki az sayıda gözü kararmış provokatörler dışında, aslında doğrudan bir suçları yoktur bu tezgâhta.

Görüyorum… Duyuyorum… Biliyorum… Bir türlü beklenen tavrı koyma cesaretini gösteremeyen bazı AKP yöneticileri de rahatsızlar bu gidişattan.

Onlardan beklenen, bu tehlikeli oyun’a bundan böyle âlet olmamalarıdır.

Peki bu insanlar ne yapabilirler?

Çok basit… Polis, yukarıdan verilen talimat her ne olursa olsun, sokakları dolduran insanların bir parçası olduğunu unutmamalıdır. İtaat ve itaatsizliği değerlendirirken bir başka pencereden bakmalıdır olaylara.

Ünlü psikanalist ve toplum-bilimci Erich Fromm’un (1900-1980) İtaatsizlik Üzerine çalışmasını hatırlıyorum: “İtaatsizlik, isyan değil emirlere uyumdan vazgeçmektir ve uygarlık, itaatsizlikle başlar… Korkuya, nefrete, hırsa itaatsizlik… Bize sürekli yeni ihtiyaçlar dayatan ve neyi beğenmemiz gerektiğini empoze eden sisteme itaatsizlik…”

AKP’li yöneticiler, tarih önünde hesap vermemek için bir an önce bu kısır döngü’den uzaklaşmalıdırlar.

Menfaat için kendini satmamış… Normal bir AKP seçmeninin işi ise daha kolaydır. Gereken cevabı sandıkta verir… 30 Mart tarihinde, sandıktan çıkanı sandığa gömerek kapatabilir bu şaibeli dosyayı.

LEŞ KOKUSU DİNMEZ… DİPFİRİZLERE SIĞMAZ!..

Nedir nekrofili?.. En açık ifadesiyle cinsel sapkınlıktır. Cesetlerle cinsel ilişki kurma anlamına gelir. Hastalıktır… Ruhsal dengesizliktir. Nekrofili hastaları, cinsel ihtiyaçlarını ölüler üzerinden giderir.

Haydi biz işin bu cinsel taraflarına girmeyelim… Cinsel sapıklık öğesini budayalım… Olayı, dünyevî bir saplantı olarak tercüme edelim… Ağırlığını ve gücünü hepten kaybetmiş görüşlere bağlılık diye adlandıralım nekrofili’yi.

1993 yılında Türkiye’de kurulan ilk punk-rock gruplarından Rashit’i bilmem hiç dinlendiniz mi?.. Her şeyin bir bedeli var albümlerinin sekizinci parçasını hatırlıyorum. Nekrofili adını taşıyordu bu parça.

Şöyle akıyordu bir dörtlüğünün sözleri:

“Ah keşke leş kokunu bastırabilsem

Keşke seni dipfiriz’e sığdırabilsem

Sonsuza kadar beraber olurduk

Bu bizim kaderimiz, cehennem...”

Nekrofilya’nın herif-i nâşerif sakinleri... Mızrak çuvala, siyasî mevtâ dipfiriz’e girmez... Kendi kaderinizi kendiniz çizdiniz...

Geçmişler olsun.

İNTERAKTİF SOHBETLER

Misafir - usta bukelamun: Yılan benzetmesi çok denk düşmüş…

Misafir - kısa çöp: Yine çok güzel bir analiz, elinize sağlık.

Misafir - kısa çöp: Hem de bayağı fena…

Misafir - Çağatay Öztürk: Hoş…

keriziz ya biz: Merak etmeyelim, hızla uyanıyor.

carsida hayat var: Bir tek gazete ve bir tek yazarı suçlamayalım isterseniz… Olayları iyi niyetle değerlendirmek, sonunda ne yazık ki kollektif bir suç’a dönüştü.

Misafir – bebemurat: Değiştiklerini sanmıyorum. Gördüğüm kadarı ile çaresizce debelenip duruyorlar.

Halit Kakınç

Odatv.com

emniyet AKP arşiv