AKP Hazreti Ömer konusunda gerçekten samimi mi

Aydın Tonga yazdı

Büyük demiryolu patronu James J. Hill, Katolik bir papaz okuluna bir milyon dolar bağışta bulunur ve akabinde şöyle der: “Roma Katolik Kilisesi’nin kendilerinde korku ve saygı uyandıran tek otorite olduğu şu milyonlarca yabancıya bir bakın. Onları kontrol eden yegâne kuvvet ortadan kalksa, toplumsal görüşleri siyasi eylemleri ve ahlaki durumları ne hale gelirdi?" Patron Hill’in dediği gibi milyonlarca insanı kontrol eden tek başına Kilise miydi bilmiyorum. Bildiğim tarih boyunca dini kurumlarla siyaset arasında yakın bir bağ olduğu ve iki kurumun da birbirini karşılıklı olarak kullandığı gerçeğidir. Ondandır yer yer siyasi yapılar ve isimler dini kurumlarla ilişki kurar, sahiplenilen din adamlarına atıf yapar, onları bir biçimde konuşmalarına dahil ederler.

DOĞRU İLE YANLIŞI AYIRABİLEN KİŞİ

Bu konuşmalardan birini geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptı. Kurtulmuş, partinin geleceğinde kişisel hesapları bulunan insanların değil Hz. Hatice ve Ömer gibi isimlerin bulunacağını söyledi. Çünkü, Ömer’in bir ismi de Faruk’tu ve Faruk “doğru ile yanlışı ayırabilen kişi” anlamına geliyordu. O halde diyordu Kurtulmuş, “Bizim de doğru ile yanlışı ayırabilen arkadaşlarla yola çıkmamız lazım.”

Halife Ömer Müslümanların büyük bir kesimi tarafından “adaletle” özdeşleştirilir. Bununla ilgili İslam tarihinde kayda değer bir külliyat da söz konusudur. O külliyattan kimi satırları birazdan aktaracağım. Fakat ondan önce Kurtulmuş’un geçmişte söylediği kimi sözleri hatırlatmak istiyorum. O tarihlerde kendileri AKP’den şikâyet ediyor ve “Bizim en büyük sıkıntımız aramızdaki gizli ve sinsi AKP’lilerdir” diyordu. Dahası ona göre 2023 yılında Başbakan’ın arkadaşlarından başka kimse milletvekili olmayacak, zenginlerin yaşadığı sitelerin etrafında dilenen yoksullar ve onlara biber gazı sıkan polisler olacaktı. Zaten Partinin adını da Adaletsiz Kalkınma Partisi olarak değiştirmek lazımdı. Bütün bu sözlerin sahibi Numan Kurtulmuş. Düşünsenize bu sözlerin başka biçimlerinin kapalı kapılar ardında dile geliş biçimlerini. Nereden nereye diyelim. Şimdilerde O, partinin en üst yöneticilerinden biri ve Ömer, Hatice gibi isimlerden, “doğru yolu bilen” partililerden bahsediyor.

ADALET

Gelelim Kurtulmuş’un da sözlerinde ifade ettiği tarihteki Ömer b.Hattab anlatısına. Yukarıda da ifade ettiğim gibi İslam tarihi Ömer deyince yanına “Adalet” kelimesini de ekler. Zaten Kurtulmuş’un konuşmasının içerisinde Halife Ömer’in adının geçmesinin bir nedeni de bu. Zira kendisi hem o ismin tarihsel yerini biliyor hem de Ömer’in tabanda, kitledeki karşılığı görerek özellikle onu anıyor.

Peki, konu ile ilgili tarih neler anlatıyor, hangi örnekleri sunuyor bize? Birkaçını aktaralım isterseniz.

Bu örneklerden biri Halife Ömer’in çocukları ile ilgilidir. Şöyle ki, halifenin oğulları Abdullah ve Ubeydullah, bir ordu ile Irak seferi dönüşünde Basra’ya uğrar ve vali Ebû Musa el-Eş'arî'nin ganimet mallarından kendilerine verdiği parayla ticaret yapıp kâr ettikten sonra, ana parayı da devlet hazinesine ödemek isterler. Bunu duyan halife çok kızar ve onlardan kârlarının yarısını da alıp hazineye koymasını ister ve akabinde ailesine şu uyarıyı yapar: “İnsanlar sizi, yırtıcı kuşun eti gözetlediği gibi gözetlerler. Allah'a yemin ederim ki, sizden birinizin bu yasakları yaptığını görürsem, onun cezasını kat kat veririm.” [i] O vakit soralım: İktidar partisi bu düsturla mı hareket ediyor.? Marifet bir ismi anmak değil, o ismi fikirleri ve tavrı ile yaşatmaktır değil mi?

LÜKS VE ŞATAFATTAN UZAK DURMALARI İSTENİR

Ömer ile ilgili kayda geçen anlatılardan biri de, Halifenin yönetici atamalarında verdiği tavsiyelerle ilgilidir. Buna göre valilerinden lüks ve şatafattan uzak durmalarını, kapılarını ihtiyaç sahiplerine açmalarını ister Halife. Ayrıca kazanılmış paranın da lüks ve israf olarak harcanmasını hoş görmez. Valilerin mal varlıklarını da sürekli kontrol ettiren Ömer, olağan dışı durumlarda bürokratlarını ya görevden alır ya da mal varlıklarına el koydurur; valilerinin zenginlik artışı ile ilgili “hediye” ya da “ticaret” açıklamalarını da kabul etmez. Daha doğrusu İslam tarihinde Ömer ile ilgili söylenenler bunlardır. Peki, bu uygulama ve ilkeler iktidar partisinde hâkim mi? Takdir sizin.

O tarihe dair ilginç bir anekdot ise Sa’d b.Ebi Vakkas ile ilgili. Sa’d, Kufe’de kendisine bir köşk yaptırır. Akabinde köşkün kapısı için bir sarayın kapısı söktürülür ve bu kapı Sa’d’ın köşkünün kapısı haline getirilir. Üstelik kendisi ile görüşmeye gelenlere de kapılarını açmaz Sa’d. Olayı duyan Ömer ona şöyle yazar: “Kisra’nın köşküne benzer bir köşk yaptırdığın haberini aldım. Kisra’nın köşkünün kapısını da getirip kendi köşkünde kullanmışsın; kapına da adamlar koyup ihtiyaç sahiplerini menetmek için Hz. Peygamber’in yolunu bırakıp Kisra’nın yolunu tutmuşsun. Köşk Kisra’ya vefa etmedi, zira onu köşkten mezara indirdiler.”[ii] Saray, köşk ve halkına kapılarını kapatan idarecilere yönelik uyarılar..Ders alınıyor mu sizce..?

Ömer ile ilgili bir diğer anlatı ise devletteki kadrolaşma ve atamalarla ilgilidir. Yine tarihi kayıtlara göre Halife, “yönetici atamada akrabalarına karşı oldukça kesin çizgilerle karşı çıkmış ve hiçbir akrabasını devlet yönetiminde görevlendirmemiştir. O halifeliği boyunca kendi kabilesi Adiy’den hiç kimseyi vali, vergi memuru veya kâdı olarak tayin etmedi.”[iii] Tarihi malumat böyle diyor. AKP iktidarını konuşmaya gerek var mı..? Ben “Devlet yönetiminde AKP’li eş, dost, akraba atamaları listesi” deyim, gerisini siz anlayın.

Hem halife Ömer’e hem de tarihe dair böyle “olumlu” örnekleri çoğaltabiliriz. Şu açık bir hakikat ki; sahip çıktığınız isimlere, olaylara ve ilkelere dair böyle olumlu özellikler atfediyorsanız, onun gereğini yerine getirmeli, geleneğinizi bu çerçevede yaşatmalısınız. Aksi takdirde yaptığınız isim ve değer sömürüsüne girer. Bu bağlamda yaptığınız çağrılar da anında yüzünüze çarpar. Öyle ki cümleleriniz bitmeden daha, politikalarınız sizi tekzip etmiş olur. Nitekim sözü samimi kılan yaşamda bıraktığı izdir. İzi olmayan sözün kıymeti de yoktur.

Yazıyı Ömer’e ait olduğu ifade edilen şu dizelerle bitirmek istiyorum. Bakın günümüz “dindar” gerçekliğini de sorgulatacak biçimde neler söylüyor Halife: “İnsanın ağzının laf yapmasına aldırmayın. Kim emaneti koruyor ve insanların namusuna saygı gösteriyorsa ona değer verin, işte insan O’dur. Kişinin namaz ve orucuna değil, onun aklına ve sadakatine bakın. Ben imanını ortaya koyan müminden ve küfrünü ortaya koyan kafirden korkmam. Lakin imana bürünmüş münafıktan ve onun başkası adına çalışmasından korkarım.”[iv]

[i] H. İbrahim Hasan, İslam Tarihi, 1: 316; Kandehlevi, Hayatu’s-Sahâbe, 3: 202.

[ii] Murat Akarsu, Hz. Ömer döneminde yönetim ve yöneticilerin uygulamalarından kesitler

[iii] A.g.e

[iv] A.g.e

Aydın Tonga

Odatv.com

AKP Hazreti Ömer konusunda gerçekten samimi mi - Resim : 1

aydın tonga AKP hazreti ömer arşiv